Yerel seçimlerin sonuçlanmasından bugüne tartışmalar bir türlü bitmedi. Tekrar sayımda geçerli hale gelen geçersiz oylardan kısıtlı seçmenlere, sandık başkanlarının kamu çalışanı olmamasına kadar uzanan bir yelpazede birçok başvuru Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) onayını bekliyor. Bu hafta alınması beklenen kararlarla nihai sonuçların belli olacağı dile getiriliyor. Gazeteci Muharrem Sarıkaya, Seyr-i Sabah programında yapılan tüm itirazların son durumu ve geldiği noktayı anlattı. Sarıkaya, YSK’nın tüm tutanakları partilerin tümüne gönderiliş ve alınış şekilleriyle Türk seçim tarihinin en şeffaf seçimlerinden birinin hayata geçirilmiş olabileceğini dile getirdi:
“İlçe seçim kurullarının bugün bir karara bağlaması gerekiyor sonucu ve YSK’ya verilen süre dolduğu için bütün araştırmaların sunulması gerekiyor. AKP önce geçersiz oylarda usulsüzlük yapıldığını söyledi. Ona ilişkin 300 küsur bin oy sayıldı. Ardından bazı ilçelerde problemler olduğu söylendi. Onlardan bazıları sayıldı, onlara ilave yenileri yapıldı. Maltepe’de 300 bin oy sayıldı. Fark 200 kadar çıktı. Sonra 2308 kısıtlı var denildi, bunların oy kullanıp kullanmadığına bir daha bakıldı. İlçe seçim kurulları bunlara bakacak. Geçersiz oylar var neden sayılmadı, neden AK Parti ambleminin üstüne basılan oylar geçersiz sayıldı bunda usulsüzlük var iddiası dile getirildi. Büyükçekmece’de evlere gidilip seçmenlerle konuşuldu. Kanuna bakmak gerekiyor. 2972 sayılı mahalli idareler seçimlerini düzenleyen yasanın 19. madde var. Bu yasada bir değişikliğe gidilmedi. Milletvekili seçiminde ötekine taşmamak kaydıyla kabul edilirken mahalli idarelerde bu madde olduğu gibi kaldı. Bağımsız adaya veya partiye ait özel dairenin içine basılması gerekiyordu. YSK bütün gündeme hakim olduğu için ötekinin hanesine basmamak kaydıyla geçersizlerin de kabul edilmesi gerektiğine hükmetti. Bu sayım sonucunda amblemin üstüne basılmış 6 bine yakın oy ortaya çıktı. Çünkü reklamcılar ampule mührü bas demişti.
Asıl itirazları oluşturan kamu görevlileri ve engelliler var. Kısıtlılar meselesi incelenmiş orada 3 kişiye rastlanmış. Listeler asıldıktan sonra kısıtlı hale gelmiş olabilirler ki bunun düzenlemesini adalet bakanlığı yapıyor. Burada ne YSK ne de bir parti buna dahil olabiliyor. Zihinsel engelliler meselesinde oy kullanıp kullanmayacağına mahkemeler karar veriyor. Sandık kurullarının oluşumunda kamu görevlilerinin olması gerekiyordu. Bu hüküm hiç uygulanmadı iddiası ortaya çıktı. Yasanın bir cümlesi okunup devamı okunmayınca kafalar karışıyor. Bu düzenleme 2018 Mart ayında değişti. Sandık kurulu başkanlarının belirlenmesinden bahsediliyor ki üstüne dip not kondu. Bu notta yukardaki fıkralar gereğince göreve gelmeyenin yerine öncelikle yedeği alınır. Ad çekme işlemleri ilçe seçim kurulu başkanlığında yapılır. Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa eksikler ilçe seçim başkanlığı tarafından sandık kuruluna seçilmesi sakıncası olmayan kişiler tarafından yapılır deniyor. 24 Haziran seçiminde oluşan sandık kurullarının birebir aynısı bu seçimde de görev aldılar. YSK hafta içinde önemli bir karar aldı Bursa ile ilgili. Bursa’da İYİ Parti başvurusuna cevap verdi ve Mustafa Kemal Paşa başvurusuna YSK kanun içinde kalarak ve kendi yayınladığı genelgesine dayanarak şunu söyledi: Sandık kuruluna ilişkin itirazların seçim takvimine göre. 2 Mart’ta kesin karara bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk talebinin reddine karar verilmiştir. Bütün partilerin üyeleri çağrıldı, birbirlerini tanıdılar, 2 Mart’a kadar bana itiraz yapmadıysan bu tarihten sonraki başvurunu dikkate almıyorum dendi.
‘İBB MECLİS DAĞILIMINDA ÇOK AZ BİR FARK VAR’
İBB bir seçim çevresidir. İlçe belediyeleri de kendi içlerinde seçim çevresidir. Fakat bu seçim çevrelerinde pusulalar tek zarfın içine kondu. Eğer sandık kurullarının oluşumunda bir usulsüzlükte bir hata söz konusuysa zarfın bütününü ilgilendirir. O ilçeyi kapsayan bir sorun görmüyorsunuz da o zarfın içinde İBB’nin oluşumunu belediye meclisinin pusulası da var. O zaman bütünündeki belediye meclis üyelikleri de yeniden dikkate alınmalı. Buradaki durum Ankara gibi değil 180’e 130 gibi bir fark var CHP ve AK Parti arasında. Anlaşılan şu ki AK Parti daha önce yaptığı başvurular dikkate alındığında sonuç elde edilememesinin de getirdiği bir şeyler seçim iptal edilemese bile şaibe algısı yaratmaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyor.