Antalya'nın Serik ilçesi gerçekleştirilen NATO Parlamenter Asamblesi (PA) 99. Rose-Roth Semineri ve Akdeniz Ortadoğu Özel Grubu Ortak Toplantısı'nda konuşan TBMM Başkanı Şenotp, toplantının bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlayacak önemli istişarelere zemin hazırlayacağını söyledi.
NATO'nun 70. yıldönümünü kutlayan Şentop, kuruluşundan bu yana Avrupa-Atlantik bölgesinin, güvenliğinin ve istikrarının korunması bakımından önemli bir aktör olduğunu ifade etti.
"Bu örgüt, soğuk savaşın sona erdiği 1990'ların başına kadar sadece askeri bir savunma paktı olarak değil, liberal ve özgürlükçü değerleri, demokrasiyi savunan bir ittifak olarak da öne çıkmıştır. Soğuk savaşın sona ermesi, birçok kimseyi umutlu bir iyimserliğe sevk etmişti. Ne yazık ki beklenen olmadı ve 1990'lar kanlı çatışmalara, etnik boğuşmalara sahne oldu. 2000'li yıllar da kanlı çatışmalar bakımından 1990'ları aratmayacak bir tablo olarak karşımıza çıktı. Şimdi yeni bir yüz yılın, hatta daha geniş bir perspektifle yeni bir bin yılın ve yeni bir dünyanın, yeni arayışların, yeni paradigmalar inşa etmenin eşiğindeyiz."
Türkiye'nin her zaman ittifaklarına sadık, dostlarına karşı güvenilir bir ülke olduğunun altını çizen Şentop, soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliği'ne sınırı olan tek NATO ülkesi Türkiye'nin, ittifak üyesi olarak üzerine düşen her sorumluluğu yerine getirdiğini belirtti.
'TÜRKİYE, TERÖRİZMLE MÜCADELESİNDE HAK ETTİĞİ DESTEĞİ GÖREMEDİ'
"2000'li yıllar büyük bir trajediyle başladı. 11 Eylül 2001'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne yönelik saldırı, yeni çağın tehdidini işaret ediyordu. Bu yeni tehdit küresel terördü. Bugün, kuruluşunun 70'inci yıl dönümünde NATO'nun temsil ettiği dayanışma ruhu ve kolektif güvenlik olgusu çok daha büyük bir önem taşır hale gelmiştir. İnsanlık, tarihte benzeri görülmemiş sınamalarla karşı karşıyadır. Terör, şiddet, bölgesel istikrarsızlıklar, savaş, düzensiz göç, gelir adaletsizliği, yoksulluk, bulaşıcı hastalıklar ve daha nice başka tehditler artık üstesinden gelmek zorunda olduğumuz meydan okumalar olarak karşımızda durmaktadır. Türkiye olarak, bilhassa terörizmin, ittifakın güvenliği için en ciddi tehditlerden birini teşkil ettiğini düşünüyoruz. 11 Eylül saldırısı karşısında NATO üyelerinin verdiği tepki, ittifak hukukuna uygun örnek bir davranıştır. NATO üyeleri, ABD'ye yönelik saldırıyı ittifakın bütününe yapılmış saymıştır. Üstelik saldırıların sorumlusu konvansiyonel bir düşman olmamasına rağmen... 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirdiği terör saldırılarında ABD'nin ve genel anlamda Avrupa-Atlantik ittifakının ve değerlerinin yanında durarak dayanışma sergileyen Türkiye, bu tarihten itibaren terörizmle uluslararası mücadeleye yoğun ve güçlü destek vermiştir. Ancak, Türkiye, terörizmle mücadelesinde ittifak üyesi ülkelerden hak ettiği destek ve dayanışmayı çoğu zaman görememiştir."
'S-400 SİSTEMİ, NATO SİSTEMLERİYLE BÜTÜNLEŞMEYECEK VEYA ÇATIŞMAYACAK'
"Rusya bize çok iyi bir teklif sunmuştu. Bu teklif, teknik kabiliyetler, teslimat ve zaman çizelgesi ve fiyat açısından beklentilerimizi karşılayan bir mahiyetteydi. Sonunda, acil ihtiyaçlarımızı karşılamak için S-400 sistemini satın almaya karar verdik. S-400 sistemi, NATO sistemleriyle bütünleşmeyecek veya çatışmayacaktır. Daha önce S-300 sistemi satın alan ve konuşlandıran diğer bazı NATO ülkeleri olmuştur. Onlara karşı herhangi bir NATO üyesinden ciddi bir itiraz gelmemiştir. Şimdi, bizim bu sistemi satın almamıza gösterilen bu tepki, Türkiye için, diğer NATO üyelerine uygulanandan farklı ikinci bir standart mı, sorusunu aklımıza getiriyor. 'Bazı NATO üyelerinin Rusya'dan S-300 almasında sorun yok ama Türkiye'nin Rusya'dan S-400 almasında sorun var' diyen bir mantık samimi ve dürüst kabul edilemez. Şu noktayı da üstüne basarak vurgulamak istiyorum ki, S-400 sistemini satın alma kararımız, Türkiye'nin NATO'ya bağlılığından sapma olarak asla görülemez.