17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük depreminde, İstanbul Küçükçekmece'de annesiyle birlikte yaşayan Ömür Kınay'ın oturdukları 8 katlı bina da yıkıldı. Annesi enkaz altında kalarak hayatını kaybeden Kınay, enkaz altından 4.5 saat sonra kurtarıldı.
Olay yerinde yapılan incelemeler sonucunda, 'binanın taşıyıcı sisteminde hatalı ve eksik malzeme kullanıldığı, işçiliğin yetersiz olduğu' bilirkişi tespit raporuyla ortaya çıktı. Binanın müteahhitleri hakkında kamu davası açıldı ancak sanıklar aramalara rağmen bulunamadı. Ardından zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davası ortadan kaldırıldı.
ZARARININ KARŞILANMASI İÇİN DAVA AÇTI
Açılan davada 2 yıl bina müteahhitlerinin açık adreslerinin tespiti ve gerekli tebligatların yapılması için çalışıldı. Süreçte, davalı belediye de görev itirazında bulunarak, davaya idare mahkemesinin bakacağını öne sürdü. Dava sürecinde 2003'te bilirkişiye keşif yaptırılması kararı verildi. Gelen keşif raporunda, binanın projesiz, ruhsatsız ve kaçak inşa edildiği, taşıyıcı sistemde hatalı ve eksik malzeme kullanıldığı tespit edildi.
Ancak Mahkeme, 9 Eylül 2003'teki duruşmada, müteahhitler hakkında açılan kamu davasının bekletici mesele yapılmasını, destekten yoksun kalma tazminatı için ayrıca bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi.
ADLİ TIP RAPORU BEKLENDİ
Belediyeye karşı açılan dava yönünden verilen görevsizlik kararı, başvurucuya 2015'te tebliğ edildi. Ömür Kınay da tebliğin ardından Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Bireysel başvuruda bulunulmasının ardından, yargılamaya devam eden yerel mahkeme, başvurucuya 25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti, maddi tazminata ilişkin talepleri ise reddetti. Davanın temyiz incelemesinin Yargıtay'da sürdüğü anlaşıldı.
Belediye hakkında açılan ve ayrılan davanın ise İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nde karara bağlandığı, yapılan itirazların ve temyiz sürecinin ardından dosyanın halen idare mahkemesinde açık olduğu belirtildi.
AYM: YAŞAM HAKKININ İHLALİ VAR
Tüm hukuki süreçleri değerlendiren Anayasa Mahkemesi, davada, makul özen ve hızda hareket edilmediği kanaatine vararak, Kınay'ın, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi, ihlal tespitiyle giderilemeyecek manevi zararları karşılığında Kınay'a 27 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.