Habertürk yazarı Serdar Turgut'un bugün tarihli 'Çok şükür bunu da atlattık' başlıklı yazısı şöyle:
"7 saat avantajım olmasına rağmen bu yazıyı seçim sonucunu görmeden yazmaya karar verdim. Çünkü düşüncelerim sonuçtan bağımsız. Yaşadığımız yerel seçim değil, yönetimi değiştirecek bir seçim de olsaydı tavrım yine aynı olacaktı. Çünkü ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunlar için bilimin, mantığın gösterdiği galiba sadece tek doğru çözüm bulunuyor; bu da siyasi tavır farklılıklarından bağımsız bir çözüm formülü.
'ANA MESELEMİZ EKONOMİ'
Washington’daki hazine kaynaklarına yakın çevrelerde ve IMF’in iç işleyişini bilen insanlarda Türkiye’nin bu yeni dönemiyle ilgili hayli yüksek bir beklenti var. IMF ile bir anlaşma yapılsaydı uygulayacağımız sıkı, sağlam politikaları Türkiye’nin bir anlaşma olmadan kendi özgür iradesiyle uygulayacağını bekliyor bu çevreler. Washington’daki hazine çevreleri ve IMF’i bilen insanlar, Türkiye bunu yaptığı takdirde IMF’in manevi desteğini global piyasalarda Türkiye’ye vereceğinden bahsediyorlar.
Bunların bugüne kadar net açıklanmamış olmasının da normal olduğunu çünkü bir seçim atmosferinde tartışmaya uygun konular olmadığını da ekliyorlar.
Ben onun için çok şükür bu seçimi de atlattık ve seçimsiz uzun bir zaman dilimine girdik diyorum. Ülkemizin gerçekten kurtarılması için atılması gereken adımlar, uygulanması gereken politikalar var. Ve şanslıyız ki başımızda bunları kararlılıkla uygulayacak bir yönetim de bulunuyor..
'YENİ GİRİŞİMLER'
Bu toplantıya son olarak Başkan Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile Jared Kushner de davet edildi. ABD Hazine Bakanı'nın da toplantıya katılması için çalışmalar yapıldığını biliyorum ama henüz net bir sonuç alınmadı. Dışişleri Bakanı Pompeo’nun ve ABD Ticaret Bakanı'nın da toplantıda bulunması bekleniyor.
'KRİTİK DÖNEMDE DIŞ ÇELME GELMEMESİ LAZIM'
Bugünden itibaren girdiğimiz yeni dönemde uygulanması gereken zorunlu ekonomi modeline dışardan hiç bir çelme girişimi olmaması da gerekiyor.
Kapitalist dünya sistemi içindeki gücü nedeniyle istediği takdirde Türkiye’ye bu çelmeyi takmaya girişebilen Amerika ile ilişkinin bu kritik dönemde nispeten iyi tutulması gerektiğini de söylüyor buradaki uzmanlar.
Tabii en üst düzeyde anlatım ve diyalog için başkanların bir araya gelmesi gerektiği düşüncesi de ifade ediliyor burada.
Şimdi yazıyı bitirirken seçim sonuçlarına da göz attım. Tahmin ettiğim gibi beni şaşırtan bir şey yok. Bu sonucun tamamen tersi de olsaydı yine bir şey değişmeyecekti. Yine aynı ekonomi politikaları uygulanacaktı ve atılması gereken zorunlu mantıki adımlar atılacaktı.
Taviz vermeden yürünürse ülkemizin, Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2023 yılındaki seçimlere başı dik dünyada hak ettiği yere oturmuş olarak ulaşacağına eminim ben."