Sözlerine "Hepinize merhabalar. Az önce baktım büyük bir dikkatle sayın Genel Başkanı dinlediniz. Meral Hanım çözümleri çok iyi ortaya koyan saygıdeğer bir genel başkan. Bursa, mükemmel bir kent. Tarihi ile, üniversitesi ile, doğası ile mükemmel bir kent. Osmanlı'nın başkentliğini yapmış bir kent. Bursa sıradan bir şehir değildir. Bursa köklü tarihi derinliği olan görkemli bir kenttir. Bursa'da yaşamak bir ayrıcalıktır" diye başlayan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde:
Bozbey Nilüfer'de yaptığını bütün Bursa'da hayata geçirecek. 5 yıl içinde beton bursa değil, yeşil Bursa olacak.
İnegöl neden Türkiye'nin en güzel mobilya merkezi olmasın? Ne eksiği var? Ustalar var, çalışanlar var… Neden Avrupa'nın haberi yok? Orada uluslararası bir fuar düzenleyecek, dünyanın her yanından tasarımcılar gelecek.
Mustafa Bozbey seçildikten sonra siz de denetleyeceksiniz ben de denetleyeceğim. Beraber, birlikte güzel bir Bursa'yı inşa edeceğiz. Diyorlar ki 'beka sorunu' var. Beka sorunu var demek, Türkiye'nin geleceği yok anlamına gelir demektir. Sizin Türkiye'den haberiniz bile yok. Türkiye bölgesinin en güçlü devletlerinden birisidir. Çalışkanlığıyla, nüfusuyla, her şeye rağmen ekonomisiyle en güçlü devletidir. Başka bir beka sorunu var.
Muhtar seçilecek, muhtarın ne beka sorunu var? Belediye meclis üyesi seçilecek, belediye başkanına görüşler getirecek. Ne beka sorunu olabilir? İl genel meclis üyesi, başkanı kim? Vali. Ne beka sorunu var? Valiyi zaten sen tayin ediyorsun.
Sorun şu; Türkiye'nin beka sorunu yoktur. Türkiye üretimden koparılmadığı sürece hiçbir beka sorunu yoktur. Bunu söyleyenler vatandaşları korkutarak oy almak istiyorlar.
Gideceğiz Mustafa Bozbey'i başkan seçeceğiz. Görecekler Bursa'yı, güzel işler nasıl yapılır öğrenecekler. Beka falan hepsi hikaye.
Dolayısıyla sandığa giderken benim sizden isteğim elinizi vicdanınıza koymanız. AKP'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum; 17 yıl tek başına iktidar yaptınız. Devleti 500 milyar dolar borca soktu. AKP'ye oy veren kardeşlerim vicdanlarına şu soruyu sormak zorunda; 70 milyar dolar fabrikaları sattın, 500 milyar dolar borçlandın. Bizi neden soğan kuyruğuna mahkum ettin?
17 yılın sonunda her türlü oyu aldın, Keçiören'deki evden çıktın, Saray'da oturuyorsun, 17 yılın sonunda vatandaş soğan kuyruğunda. Döndü dedi ki "Bunlar varlık kuyruğu" Vatandaşın aklı ile alay ediyor. Vatandaşla dalga geçilir mi? Oraya giden insanlar fakir fukara insanlar. 1 kilo daha ucuz soğan almak için yola düşen insanlarla dalga geçip varlık kuyruğu diyorsun. Ben seni bilmez miyim, o kuyruk varlık kuyruğu olsa en başında sen olurdun.
Saray'da oturanlar ve onların çevresinde elektrik, su, doğalgaz, işsizlik sorunu yok. Bir elleri yağda bir elleri balda. Vatandaşta da bunlar yok sanıyorlar. Vatandaşın buzdolabı bomboş. İşsizliği anlayamazlar. Büyük ihaleler alıyorlar, hepsi köşeyi döndü.
Bir annenin çocuğunu aç yatırması ne demektir? Onlar bilemezler. Bir kibir abidesi oturuyor Saray'da. Herkesi aşağılıyor, herkese kızıyor, herkese bağrıyor. Sizin o kibir abidelerine bir ders vermeniz lazım.
AKP'ye oy veren kardeşlerime şunu söylemek isterim; Bizim büyükdedelerimiz savaştan sonra tarım ürünü satıp fabrika yaptılar. Şimdi tam tersini yapıyoruz. Fabrika satıp patates alıyoruz. Nasıl oldu Türkiye bu hale geldi?
Bütün kardeşlerime söylüyorum sandığa gideceksiniz vicdanınıza soracaksınız. "Yeter artık" demeniz lazım. İntihar eden gencecik çocuklarımız var, yıllardır iş bekliyorlar. İşsizliğin ne kadar acı olduğunu bilmiyorlar.
Ülkücü kardeşlerime sesleniyorum; Milliyetçilik bayrağını sevmektir, vatanını sevmektir, vatandaşlar arasında ayrım yapmamaktır. Milliyetçilik hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi düşlemektir. Milliyetçilik Tank Palet fabrikasını yabancı bir orduya satmak demek değildir. Tank Palet fabrikasının bugünkü değeri 20 milyar dolar. Alanında dünyadaki 5 büyük fabrikadan birisi. Devletin bütün bilgileri orada. Bunu 25 yıllığına Katar ordusuna sattılar. Kaça sattılar? Bir Allah'ın kulu bilmiyor.
Türkiye'nin Tank Palet Fabrikası Katar ordusuna 25 yıllığına kaça satıldı? 'Katar emirinin sana verdiği uçağın karşılığı olabilir mi?' diye sordum daha cevap alamadım. Bir memleketin silah fabrikası o memleketin haysiyetidir.
Önce inkar etti, Resmi Gazete'yi çıkardım. 20 Aralık 2018 tarihli Resmi Gazete'yi açın Tank Palet fabrikasının nasıl özelleştirildiğini göreceksiniz.
Kaça sattılar bilmiyoruz. 50 milyon dolar bulamadığımız için Katar ordusuna verdik diyorlar. Sen Suriyelilere 35 milyar dolar buldun. Silah fabrikasına 50 milyon dolar mı bulamadın?
Bu fabrikada çalışan işçiler dilekçe verdiler ayrılmak için bu fabrikadan. Bu suça ortak olmak istemiyorum dediler. www.gercekgundem.com un derlediği Kılıçdaroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti: O işçilerin tamamını alnından öpüyorum. İşte asıl milliyetçi onlar. Tank yapıp bize satacaklar. İşçiler bizim fabrikalar bizim arsa bizim. Neden biz Katar ordusundan tank alalım? Sayın Bahçeli'nin suskun kalmasını anlayamıyorum bütün bunlar olurken.
Mustafa Bozbey güzel çalışmalar yapacak, bütün Bursa'yı kucaklayacak. Çiftçileri de kucaklayacak. Kooperatif kuracaklar. Eskişehir komşunuz… İzmir demokrat bir şehir… Her doğan çocuğun kapısına süt konur, hiçbir ayrım yapılmaz İzmir'de.
Kriz çıktığında tanzim satış çadırları kurdular. Antalyalı bir grup iş insanı tırlarla yardım yaptı. Bedava aldıkları o sebzeleri fakir fukaraya sattılar. Defalarca söyledim inkar edemiyorlar. İnsanda biraz ahlak olur. Onlar bedava veriyorlar, sen fakir fukaraya parayla satıyorsun.
'Belediyelere para vermeyiz' diye laflar ediyorlar, bunların tamamı palavra. İzmir orada, Eskişehir, Tekirdağ var. Sanki onlara para mı veremiyorlar? Onlar yasal olarak aldıkları parayı doğru ve yerinde harcıyorlar. Onların kul hakkı yeme alışkanlığı bizde yok.
Huzurlu bir Türkiye istiyoruz, barış istiyoruz, beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kimsenin ötekileştirilmediği, kimsenin kavga etmediği bir ülke istiyoruz. Kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz.