Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ESİAD tarafından düzenlenen ESİAD SÜR'19: Sürdürülebilir Tarım ve Teknoloji Konferansı'na katıldı.
Konferansta, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol Celep de hazır bulundu.
Tarımın kıyıda köşede kalmış bir konu olduğunu ifade eden Pakdemirli, "Herkesin, muhalefet liderlerinin sürekli eleştirdiği bir konu. Durum gerçekten böyle mi bakmak lazım. Algıyı biraz düzeltmemiz lazım. Tarımda kavga edip bir noktaya varamayız. Gerçekleri rakamlarla ortaya koyup bundan sonra ne yapacağımızı konuşmalıyız. Gerçekler düşündüğünüz kadar kötü değil ama bugün yaptığımız, 25 yıl içerisinde bizi başarıya ulaştırmaz. Bu zor ev ödevini birlikte yapmamız lazım. STK, devlet, muhalefet bir olursa bu zor ödevin altından kalkarız. Yapısal problemlerimiz var. Düzeltmemiz gereken taraflarımız var ama Türkiye samana, buğdaya muhtaç değil. Türkiye'de iki günde bir muhalefet liderleri ‘Türkiye'yi samana muhtaç ettiniz' diyor. İthal edilen saman 10 binde 4. İthal etmenin günah olduğu bir ülkede mi yaşıyoruz? Buğday üst üste Türkiye'de 21.5 milyon ton üretiliyor. 19 milyon ton tüketim var. Her gün ağzımızda tarımı sakızla çiğneyerek başarıya ulaşamayız. Eleştiri olacak ama yapıcı eleştiri ve rakamlar konuşulmalı" diye konuştu.
'TÜRKİYE İTHALAT DA YAPABİLMELİDİR'
Geçen yıl Avrupa'da patatesin tonunun 20 euro olduğunu, bu sene ise 360 euroya çıktığını kaydeden Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Orada da yağış, rekolte sorunu yaşanabiliyor ama hiçbir muhalefet arkasında animasyonlu film çekmiyor. Tarım, savunma sanayinden önemlidir. En temel ihtiyacımızdır. En temel ihtiyaç maddemiz üzerine her gün sakız gibi ağzımıza alıp konuşamayız. Eleştirilmeyecek diye bir şey yok ama eleştire hesaplı kitaplı, doğru veriler üzerinden gitmemiz lazım."
Birlikte üretimin en önemli unsurunun kooperatifler olduğunu dile getiren Bakan Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"14 bin 200 kooperatif var. Dünya klasmanına giren bir tane var mı, yok. İlk 10'a, ilk 50'ye, ilk 100'e giren yok. Kooperatifte başarılı modellerine alışmamışız. Bir elin parmaklarını geçmiyor. Kooperatifin görevi, üretici ile tüketiciyi yan yana getirmek. Tanzim satışları gündemde. Devlet sahaya iner mi? İnmemesi lazım ama buradaki görev kooperatiflerin görevi. Üreticiyle tüketiciyi birleştirecek. Zinciri kısaltarak tüketiciye ulaşılabilir fiyatlar, üreticiye de maksimum fayda sağlayacak fiyatlar olmalı. Bugün en büyük şikayet; tarlada 1 lira, tüketicide 4 lira. Dengeye gitmemiz lazım. Kooperatifler görevlerini doğru yapmıyorlar. Dağınık ekosistem olamamalı. Bunu başarmış ülkeler var. Her ilçe köyde dört kooperatif var. Vatandaşın elini sıkıyorsun cebinden başkan kartı çıkarıyor. Gerekirse bir ilçede bir tane tarım hayvancılık kooperatifi olacak. Kooperatifin biri bin para."
'TÜRKİYE GDO'SUZ ÜLKE'
Tohum hakkında konuşan Bakan Pakdemirli, "Tohum işinin Türkiye'de kalmasında fayda var. 150 bin ton tohum üreten ülke, bugün 1 milyon tohum üretir haldeyiz. Türkiye GDO'suz ülke. Bunun avantajını ihracatta yaşamamız lazım. Türkiye'nin toprak kaynakları sınırlı olduğu için GDO'suz ülke olarak kalmak lazım. GDO ile ilgili teknolojileri de takip ediyor olmamız lazım. Türkiye, tüm teknolojileri etmek zorunda" görüşünü dile getirdi.
Hayvancılıkta Türkiye'de zaman zaman ithalat yaşandığını belirten Pakdemirli, "Bakanlığın başından beri doğru dürüst ithalat yapmadık. Tedbirler, 3 yıl içinde Türkiye ithalattan bağımsız hale getirebilir. Türkiye bugün; 80 milyon nüfus, 5 milyon mülteci, 40 milyon da turist. 80'lerin 40 milyonluk ülkesi değil. Nostaljik ‘kendi kendine yeten ülke' deyip de gerçeklere bakmadan yürümemek lazım. Küçükbaş ve büyükbaş ile ilgili; küçükbaşta Türkiye yeterli bir ülke ama büyükbaşta da yeterli ülke haline gelecek" açıklamasında bulundu.
Tarım ürünlerini sadece üretip satmanın, tüketmenin ötesinde; işlenmiş gıdaya çevirip marka yüklememiz gerektiğini ifade eden Bakan Pakdemirli, "Bir şeylere anlam yüklememiz lazım. Tarımdaki başarımızın işlenmiş gıda sanayinde aynı olmadığını söyleyebilirim. Daha yürüyecek çok yerimiz var. Özel sektörün büyük ve yeni markalar oluşturması büyük sermaye gerekiyor. Bir çatı Türkiye markası oluşturup altına lokum, incir, zeytinyağı, ürettiğimiz ürünleri koyalım. İyi çerçeve ile hızlı dünyada pazarlamaya gidebiliriz, atma değerini artırırız" dedi.
Lisanslı depoculuğun önemine vurgu yapan Bakan Pakdemirli, tarımın finansal enstrümanlara ulaşması açısından son derece önemli olduğunu, bir şekilde finansal enstrümanlara ulaşılması gerektiğini söyledi. Bakan Pakdemirli ayrıca, "Ürünleri denetlenmesi ile ilgili; 'ALO 174' hattımız var. Bir hanımefendi bir ürünü açmış, sıcak suya atıp ‘renk verdi' diyor sosyal medyada. Kıyma sıcak suya atıldığında renk verir. Üründen şüphelenmek normal ama şüphe varsa 174'ü arayın" ifadelerine yer verdi.
Bakan Pakdemirli, Türkiye'nin ürettiği elektrikli traktörün prototipinin de hazır olduğunu belirtti.