Bu memleketin kavgaya değil, huzura ihtiyacı var. Bu memleketin insana hizmet eden siyasetçiye ihtiyacı var. İşsizliğe son veren siyaset anlayışına ihtiyacı var.
Biz Zonguldak deyince Ecevit'i, Ecevit deyince Zonguldak'ı hatırlarız. Alın terinin başkenti. Çalışan, üreten, örgütlenen bir kenti biliriz. Zonguldak'ta olmanın bir ayrıcalığı vardır. Zonguldaklı demek çalışan ve üretenler demektir. Ben Zonguldak'ı böyle bilirim.
Zonguldak'ın altında bir maden var, hazine var. Bu hazineyi kazanmak için binlerce insanımız çalıştı. Binlerce insanımız buradan kazandıklarıyla çocuklarını üniversiteye gönderdi. Zonguldak bir tarih yazdı. 17 yılın sonunda 20.000 kişinin çalıştığı kara elmasın yatağında bugün binlerce kişi çalışmıyor. Seçimlerden önce size söz verdiler, oylarınızı alıp arkalarını dönüp gittiler.
1 yılda işsiz kalanların sayısı 1 milyon 11 bin kişi. Yarın ne olacak kaygısı var, huzur yok, doğru dürüst tencere kaynamıyor evlerde. Çocuğuna pantolon alamadığı için bir baba intihar etti. Şu soruyu kendinize sorun; 17 yıldır omuzlarınızda taşıdınız, ne isterse yaptınız, istediği kişiyi tayin ettiler… 17 yıl bunları yaptın, 17 yılın sonunda beni neden soğan kuyruğuna mahkum ettin arkadaş?
O kuyruklar varlık kuyruğu diyor. Ben şimdi ne diyeyim? Almanya'ya, Japonya'ya üzülüyorum varlık kuyrukları yok diye. Varlık kuyruklarını görmek istiyorsanız gelin Türkiye'ye, görün bakalım varlıklı insanlar nasıl olur. O kuyruk gerçek bir varlık kuyruğu olsaydı en başında sen olurdun.
Zonguldak'ta kömür bitti, dışarıdan kömür geliyor. Pamuk geliyor, tütün geliyor, nasıl oluyor da bu cennet gibi ülkede deniz varken bereketli topraklar varken, nasıl oluyor da her şey dışarıdan geliyor?
Osmanlı üretmediği için battı, parasını basacak Merkez Bankası bile yoktu. 1930 yılında kuruldu bankamız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk üretime önem verdi, her yerde fabrikalar kurdu. Pamuk satarak, incir, üzüm satarak fabrikalar kuruldu. İlk şeker fabrikamız yumurta satarak kuruldu. Şimdi incir, üzüm, yumurta satarak kurulan fabrikaları satıyoruz, canlı hayvan alıyoruz, pamuk alıyoruz, patates alıyoruz. İşler tersine döndü. Tersine gidişi düzeltmek sizin elinizde. "Yeter kardeşim" diyeceğiz.
Tank Palet fabrikasının bugünkü değeri 20 milyar dolar. Bir silah fabrikası bir devletin haysiyetidir, ülkenin bekasıdır. Katar ordusuna neden bir silah fabrikasına satılır? Ülkücü kardeşlerime soruyorum; Dünyada hangi devlet kendi silah fabrikasının yüzde 49.9'unu yabancı ordusuna satmıştır?
Tank Palet fabrikasında çalışan işçi kardeşlerim için çağrı yapıyorum; 50 milyon doları bulamıyorsan, sözleşmeyi iptal et, bir hafta içinde 50 milyon doları bulmazsam siyaseti bırakacağım! 50 milyon doları bulabiliriz, kendi silah fabrikamızı başkalarına peşkeş çekmek istemiyoruz. Benden kurtulmak istiyorsun, 50 milyon doları bulamıyorum diyorsun, Suriyelilere 35 milyon doları buluyorsun, yeter ki sözleşmeyi iptal et, Ey Kılıçdaroğlu bul 50 milyon doları de, 1 haftada bulmazsam söz siyaseti bırakacağım.
Dünyanın iftirasını atıyorlar, ben her türlü iftiraya alışığım. Kaybetmeye başlayınca bel altı vurmaya başlarlar. Bizim belediye başkanlarımızın tamamı düzgün insanlar. İstanbul'daki dostlarınıza telefon edin, Ekrem İmamoğlu İstanbul'un kaderini değiştirecek. Hiç kimseyi ötekileştirmiyor, alınterinden yana, dostluktan yana, birlikte yaşamaktan yana. Onlar ayrıştırıyorlar, biz birleştiriyoruz. Onlar kin tohumları ekiyorlar, bizler barış-huzur tohumları ekiyoruz.