Türkiye hükümetinin AP kararını "değersiz, hükümsüz ve itibarsız" olarak nitelemesine ilişkin Piri, Ankara'nın AP'yi küçümsemesinin "akıllıca bir tavır olmadığını" söyledi. Hollandalı raportör, AP'nin "gümrük birliği, vize serbestisi ve AB fonları konusunda mutlak yetkiye sahip olduğuna" dikkat çekti. Ankara'dan kendisine gelen eleştirilere ilişkin de açıklamalar yapan Piri "Türk hükümeti beni sevmiyor olabilir ama benden sonra gelecek raportörle çok daha zor anlar yaşayacaklar" diye konuştu. "Bu Türkiye ve bu AB ile Türkiye'nin üyeliği mümkün değil" diyen Piri üyeliğin ancak "değişik bir Türkiye" ve "daha etkin ve değişik bir AB" ile mümkün olabileceğini kaydetti. Piri ile yapılan mülakat şu şekilde:
'RAPORUN İKİ MESAJI VAR'
DW Türkçe: Raporunuz Avrupa Parlamentosu'nda büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Raporunuzun ana mesajları neler?
'AŞIRI SAĞIN RAPORU GEÇSEYDİ ADIMI ÇIKARIRDIM'
Türkiye'de AB yanlıları bu kararı anlamakta zorluk çektiklerini söylemekteler. Onları nasıl ikna edeceksiniz?
Onların tutumunu anlıyorum. Bugüne kadar bir sivil toplum aktivisti, sendikacı veya bir muhalefet partisi temsilcisinin bana gelip "Lütfen katılım müzakerelerini askıya alın" dediğine tanık olmadım. Bu açıdan, alınan kararın Türkiye'de kimseye yardımcı olmadığını anlıyorum. Ama şahsım ve Avrupa Parlamentosu'ndaki çoğunluğun da kendimize ve vatandaşlarımıza karşı sorumluluklarımız var. AB Türkiye'deki mevcut hükümetle aynı masada oturup sanki bir Avrupa Birliği'ne katılım söz konusuymuş gibi yapmayı nasıl sürdürebilir? Türkiye gazeteci meslektaşlarınız için en büyük hapishane haline gelmişken… Bakın adil yargı süreci olmaksızın kaç kişi hapse atılıyor. Osman Kavala gibi bir kişi kesinlikle yanlış bir şey yapmamış olmasına rağmen belki de ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilecek. Yani bizim için tüm kırmızı çizgiler aşılmış durumda. AB değerlerine de sadık kalmak zorundayız. Ankara'daki hükümet bu değerlere saygı duymaktan çok uzakta. Türkiye'de birçok kişinin bu muhakemeyi anladığına eminim. Buna karşılık, müzakereler askıya alındıktan sonra geri dönüş olmayacağından korkuyorlar. Kendilerine şunu söylemek istiyorum: Dün oylama sırasında aşırı sağ ve EPP (Hristiyan Demokratlar) Türkiye'nin gelecekteki üyelik perspektifinin de elinden alınması için önergeler sundular. Bunlar geçmedi. Geçseydi adımı rapordan çıkartırdım. Türk hükümetine sert bir mesaj gönderilmesinden yanayım ama Türkiye halkına kapıların gelecekte de bir daha asla açılmayacağı mesajının verilmesine karşıyım.
Açıkça konuşmak gerekirse, Türkiye artık Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmiyor diyorsunuz…
Evet, açıkça öyle.
'AP'Yİ KÜÇÜMSEMEK AKILLICA DEĞİL'
O halde, 26 Mayıs'taki Avrupa Parlamentosu seçimlerini de hesaba katacak olursak, aldığınız karar bundan böyle Türkiye-AB ilişkileri açısından ne ifade edecek?
'TÜRKİYE 5 YILDIR RAPORLARA 'HÜKÜMSÜZDÜR' DİYOR'
Raporunuza ilişkin Ankara'dan gelen, "anlamsız, objektif olmaktan uzak veya aşırı sağ tezlere yakınlık" gibi değerlendirmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
'ANKARA BENDEN SONRA GELECEK RAPORTÖRLERLE DAHA ZOR ANLAR YAŞAYACAK'
Son beş yıldır AP Türkiye raportörüsünüz. Bu beş yılı birkaç cümlede özetlemek gerekirse, neler söyleyebilirsiniz?
'FATMA ATEŞ'İN ADINI UNUTAMIYORUM'
Bu son beş yılda Türkiye konusunda unutamayacağınız bir anı var mı?
'ÜYELİK ANCAK DEĞİŞİK BİR TÜRKİYE VE AB İLE MÜMKÜN'
Türkiye ve AB içindeki gelişmeleri dikkate aldığınızda, Türkiye için gelecekte üyelik odaklı bir AB perspektifine hâlâ inanıyor musunuz?