BBC'nin İtalyan La Stampa gazetesinden aktardığına göre, koalisyon hükümetinin Avrupa ile İlişkiler Bakanı Paolo Savona parlamentoya sunduğu 2019 program raporunda, bu yıl için AB ile ilişkiler açısından hükümetin "yönelim ve önceliklerini" sıraladı. Raporda "Birliğin genişlemesi" başlığı altında şu ifadeler yer aldı:
"Hükümete göre, Batı Balkanlar ve Türkiye'yi kapsayan genişleme stratejisi, Avrupa sınırlarında demokrasi, güvenlik ve siyasi-ekonomik istikrarı pekiştirmek için ve AB'yi hem içeride hem de uluslararası planda güçlendirmek için önemli bir siyasi araç teşkil etmektedir. Bu hedef, göç krizi ve süregelen istikrarsızlıkların karakterize ettiği mevcut tarihi bağlam göz önüne alındığında daha da önem kazanmaktadır."
Raporun "dış politika ve ortak güvenlik" başlığı altında da Batı Balkanlar ve Türkiye'yi de kapsayan genişleme sürecinin, AB'nin bölgedeki eylemleri açısından "temel önemde bir çapa" işlevi gördüğü ve bu sürecin "potansiyelinin sonuna kadar kullanılması gerektiği" belirtildi. Raporda, "Tüm mevcut sıkıntılar göz önünde bulundurulsa bile bu Türkiye için de geçerli" denildi.
"Ankara, AB için temel önemde bir muhatap olmayı sürdürüyor" denilen raporda Türkiye'nin Ortadoğu ve Körfez bölgesinden Afrika Boynuzu'na kadar güvenlik ve bölgesel politikalar açısından önemine vurgu yapıldı. Türkiye ile diyalog ve iş birliğinin destekleneceği belirtildi.
La Stampa gazetesi bu haberi baş sayfasından, "Hükümet, AB'nin genişlemesine Erdoğan'ın Türkiyesi'nin de dahil olmasını istiyor" başlığıyla verdi. Gazete içinde de "Savona sürprizi. Hükümet Türkiye'nin AB'ye girmesine açık" başlığı kullanıldı ve "İtalyan hükümeti, AB'nin genişlemesinin Batı Balkanlar'la sınırlı kalmayıp Türkiye'yi de kapsamasını umuyor" denildi.
La Stampa bu politikanın, özellikle koalisyon ortağı Lig partisinin lideri ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini'nin bugüne kadar bu konudaki söylemlerine ters düştüğüne dikkat çekti.
Aynı zamanda İçişleri Bakanı olarak da görev yapan Salvini, geçmişte birçok kez Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları karnesine ve Kıbrıs'ta asker bulundurmasına atıfla böyle bir üyelikten söz etmenin "delilik" olduğunu söylemişti.
Salvini geçen yılki genel seçimlerden önce, Şubat ayında yaptığı bir açıklamada şunları söylemişti:
"Hem insan haklarından bahsedip hem de AB üyesi bir ülkeyi askeri olarak işgal eden bir ülkenin AB'ye alınması fikrini sürdürmekte ısrar etmek gülünç. Türkiye'den bahsediyorum… Türkiye'nin üyelik süreci için hala çalışılmasını inanılmaz buluyorum. Türkiye ile imtiyazlı ortaklık faydalı ve doğrudur. Türkiye ile politik, ekonomik, sosyal, kültürel, ticari açıdan iyi ilişkilere sahip olmak doğrudur. Fakat Türkiye'nin AB üyesi olmasından bahsetmek başka bir mesele, ki bence bu tamamen bir delilik."
Geçen ay da Avrupa Konseyi'nin, Salvini'nin mimarı olduğu tartışmalı "Güvenlik Kararnamesi"ne eleştiriler yöneltmesi üzerine Salvini Türkiye üzerinden şu ifadelerle karşılık vermişti:
"Avrupa Konseyi İtalya'ya saldırıyor ve Güvenlik Kararnamesi'nden endişeli olduğunu söylüyor. Ama Strasbourg, Türkiye gibi pek de demokrasi ve insan haklarının kalesi sayılamayacak bir ülkenin de üyeleri arasında yer almasından rahatsızlık duymuyor."
Koalisyon hükümetinin diğer ortağı olan 5 Yıldız Hareketi'nin siyasi lideri ve Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio da 2016'daki bir mesajında AB'nin Türkiye ile göç konusunda anlaşma imzalamasını eleştirerek "Sultan'la el sıkışırsan sen de sultanlaşırsın" demişti. Di Maio sosyal medyada yayımladığı bu mesajında, 2005'te Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin başlatılmasını sağlayan anlaşmanın iptal edilmesi ve Türk vatandaşlarına vize uygulamasının kaldırılmaması çağrısı da yapmıştı.
Salvini'ye yakınlığıyla bilinen ve yakında Avrupa ile İlişkiler Bakanlığı'ndan ayrılıp borsa denetleme kurumunun başına geçmesi beklenen Paolo Savona'nın raporu, muhalefetten tepki çekti.
Aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri partisi lideri Giorgia Meloni, "Parlamentoya sunulan raporda hükümet açıkça Türkiye'nin AB'ye girmesinin gerekli olduğunu savunuyor. Avrupa'nın zorla İslamlaştırılması sürecine karşı çıktıklarını söyleyenler, şimdi milyonlarca Müslüman'a ve İslamcı diktatör Erdoğan'a kapıları açmayı istiyor gibi görünüyor" diye tepki gösterdi.
Meloni, kendi partisininse Türkiye'nin AB üyeliğine karşı durmaya devam ettiğini vurgulayarak "Lig hemen bu raporu geri çektirsin ve bir açıklama istesin: Avrupa'nın İslamlaştırılmasını isteyenlerle iktidarda kalınamaz" dedi.