Gardner, Financial Times'taki makalesinde Suriyeli Kürt milislerin ABD'nin havadan desteğiyle, birkaç yıl önce Suriye ve Irak'ın üçte birini kontrol eden sözde IŞİD halifeliğine nokta koymaya yaklaştığını kaydetti.
Gardner, IŞİD'in sonu çok yaklaşmışken Batılı ülkelerin dış politikasında ne gibi değişiklikler yapılması gerektiği üzerine düşünülmesi gerektiğini söyledi.
'80'LERDE CİHATÇILARI DESTEKLEYEN ABD, 11 EYLÜL SALDIRILARINA NEDEN OLDU'
Gardner, "Eğer Batı, Ortadoğu'da ciddi hatalar yapmayı sürdürürse çok büyük bir sorun çıkar. Modern cihatçılık, Batı'nın yardımcı gücü olarak Soğu Savaş'ın sonunda ortaya çıktı. 1980'lerde Afganistan'da SSCB'ye karşı savaşan ABD destekli cihatçılar, daha sonraları 11 Eylül saldırılarına yol açan, Usame bin Ladin ve El Kaide'nin başlattığı 'kötülere karşı savaşın' tohumlarını atmış oldu" ifadelerini kullandı.
'ABD'NİN SINIRLI GÜCÜ IRAK'TA AÇIKÇA GÖRÜLDÜ'
Ancak Batı'nın bu yüzyılda Soğuk Savaş'a yüklenemeyecek çok sayıda ciddi hata yaptığının altını çizen Gardner, "Bunun en belirgin örneği, ABD öncülüğündeki koalisyonun Irak'ı işgal etmesidir. Halihazırda savaş, yaptırımlar ve zulümden yara almış ülkeyi sarsan yıkımlar, aslında ABD'nin ne kadar sınırlı güce sahip olduğunu açıkça gösterdi" diye ekledi.
Maceraperestliği ve kararsızlığı harmanlayan ABD ve Avrupa'nın Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı Suriyeli isyancıları destekleyerek, ancak kaynak aktarmadıkları için militanların Vahhabi Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından silahlandırılmasına yol açarak hatalarına devam ettiğini ve militanları cihat ideolojisine ittiğini, bunun sonucunda Suriye'nin cihatçılar için mıknatıs etkisi yarattığını vurgulayan Gardner, "Şimdiyse ABD Başkanı Donald Trump, IŞİD karşısında zafer ilan etmek ve Suriye'den ayrılmak istiyor. Batı'nın düşünmeden düzenlenmiş işgalleri fayda getirmedi ancak Libya ve Irak gibi ülkelerden askerlerin gerekçe belirtmeden çekilmesi de sonuçsuz kalmıştı" hatırlatmasında bulundu.