Müzakere sürecini, federal yapıda bir çözümün ve "gevşek federasyon"un ne anlama gelebileceğini Sputnik'e değerlendiren Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'e göre ortada bir aldatmaca var.
'GERÇEK BİR FEDERASYON İÇİN BİRİMLER EŞİT DURUMDA DEĞİL'
Uluçevik, KKTC'yi ilan eden bildirgenin 22. maddesinde, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıslı Rumlarla "gerçek bir federasyon" çatısı altında birleşme dışında, başka hiçbir devletle birleşmeyeceğinin belirtildiğini ifade ederken, "Burada mesaj şudur; ya gerçek bir federasyon altında birleşiriz onun dışında herhangi bir birleşme öngörmüyoruz. Bağımsız ve egemen bir devlet olarak yaşama kararlılığındayız, demektir bu" dedi.
Uluçevik, Akıncı'nın KKTC Anayasası'nın ayrılmaz bir parçası olan bağımsızlık bildirisindeki hükümlere uymak zorunda olduğunu belirterek, "Oysa şimdi Sayın Akıncı, ‘ben halkımdan aldığım yetkiyle federasyon istikametinde çalışıyorum' demektedir. O zaman kendisine sormak lazım; nasıl bir federasyon? Acaba bu federasyonu kuracak birimler eşit durumdalar mıdır? Değillerdir. Bir taraf, devlet olarak Birleşmiş Milletler'de, uluslararası toplumda muamele görmekte, öbür taraf ise bu muameleden mahrum bırakılmaktadır. Masaya iki toplum lideri olarak oturmaktadırlar ve bu toplumlar da ‘Kıbrıs Cumhuriyeti'nin toplumudur. Yapılan hile budur, işin parametlerinde sakatlık vardır" dedi.
'ÇÖZÜMÜ TÜRK KAMUOYUNA SATABİLMEK İÇİN ‘DEVLET' DENİYOR'
Uluçevik'e göre bu (constituent state) ‘oluşturucu eyalet' kavramı ise, yürütülen müzakerelerde ‘kurucu devlet' olarak yansıtılıyor ve bu da bir aldatmaca. Uluçevik, "Sırf bu çözümü Türk kamuoyuna satabilmek için ‘devlet' olarak tercüme etmektedirler, bir yanıltma vardır. Tercüme oyunuyla, maalesef iki devletli federal çözüm yolunda çalışıldığı izlenimi yaratılmak istenmektedir. Bu beyhude bir çabadır. Bunu Kıbrıs Türk halkına kabul ettirmek mümkün değildir" diye konuştu.
'MÜZAKERE SÜRECİNİN YÖNTEMLERİ DEĞİŞMELİ'
Anastasiadis'in "gevşek federasyon" teklifinin 1968'ten itibaren görüşmelerde kullanılan "yerel otonomi", "mahalli muhtariyet" tezinden başka bir anlam taşımadığını belirten Uluçevik, "Sayın Akıncı'nın ‘gevşek federasyon' kavramı üzerinde müzakere edilebilirmiş havası yaratarak, Anastasiadis'tan bilgi alması maalesef Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şeklinde bağımsız, egemen devlete ulaşmış olan Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına tamamen aykırdır ve müzakere sürecinde çarkı 2019 yılından 1968 yılına geri götürmektedir" dedi.
'GÖRÜŞMELERE BU ZEMİN ÜZERİNDE DEVAM ETMENİN FAYDASI YOK'
Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve Eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'e göre de, görüşmelere bu zemin üzerinde devam etmenin artık bir faydası yok. Gürel, "Nedeni de şu; daha Akıncı ve Anastasiadis görüşmeye oturmadan hemen önce, Rum tarafının sözcüsü Türk askeri adadan ayrılmadıkça, Türk garantileri ortadan kaldırılmadıkça bir çözümün mümkün olamayacağını söyledi. Dolasıyla Rum tarafının bu tutumu değişmedikçe görüşmelerin ne faydası var, bilemiyorum" diye konuştu.
‘Eşit devletler' vurgusu yapan Gürel, "Yapılması gereken şuydu, Annan Planı'nın Rum toplumu tarafından reddedildiği günlerde bile hem KKTC hem de Türkiye'yi yönetenlerin şunu söylemesi gerekiyordu; artık bundan sonra başkaları değil, Rum tarafı KKTC'yi eşit, egemen bir devlet olarak tanımadıkça bundan sonra ne masaya, otururuz ne de bir çözümün kapağını kaldırırız demeleri lazımdı. Belki bunu demenin gecikmiş olmasına rağmen şimdi bile zamandır" dedi.