"Mesleki Eğitim Merkezleri, yasalar kapsamında kurulmuş olup, radikalizmden etkilenmiş kişileri topluma, ailesine ve modern hayata yeniden kazandırmayı amaçlayan okullardır. Belli bir süredir, Sincan bölgesinde sıklıkla terör ve şiddet olayları yaşanıyordu ve tüm yerel etnik gruplardan halklar bu durumdan çok fazla zarar gördü. Yerel yönetim bir taraftan terör faaliyetleri ile mücadele ederek terör örgütlerinin kökünü kazıyor, diğer taraftan da terör ve şiddet eğilimlerinin kaynağına, yani radikal düşüncelere karşı mücadelesini sürdürüyor."
'SUÇLARI HAFİF OLAN KİŞİLER EĞİTİLİYOR'
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Eğitim Merkezleri'nde ‘radikal dinci düşüncelerle kışkırtılmış ve terör faaliyetleri içerisine girmeye zorlanmış, ancak suçları hafif olan kişilerin' kendi iradeleriyle eğitim aldıklarını vurgulayan Cui, "Aşırı dinci düşüncelerden etkilenen ve onun kontrolü altına girmiş insanlar burada yeni bir hayata kavuşuyor" ifadelerini kullandı.
'İKİ EŞ ALMAK YASAK, ‘KAFİR' ÖLDÜRMEK CENNETE GİTME SEBEBİ DEĞİL, CİDDİ BİR SUÇTUR'
Başkonsolos Cui Wei, söz konusu eğitim merkezlerinde nelerin öğretildiğine dair soruyu ise şu şekilde cevapladı:
"Başlıca üç ana konu var. Birincisi Çince öğrenmek. Bir ülkenin vatandaşı, o ülkenin resmi ana dilini bilmiyorsa, ülkeyle nasıl kaynaşabilir, nasıl gelişme sağlayabilir? İkincisi, hukuk bilmek. Vatandaşlar, ancak yasaları öğrendiklerinde bilinçli olurlar. Örneğin, birden fazla eşe sahip olmak yasak, veya, sözde ‘kafir öldürmek' cennete girme sebebi değil, ciddi bir suçtur ve ağır bir yaptırımla sonuçlanır. Merkezlerde eğitim verilen vatandaşlara bu gibi bilgiler öğretilmektedir çünkü Sincan Bölgesi'ndeki vatandaşlar, üretilen sözde ‘dini hukuk' yoluyla kontrolden çıkarılmaya çalışılıyorlar.
'EĞİTİME KATILANLAR HAFTA SONLARI EVLERİNE GİDİYOR, TELEFONLA DA DIŞARIYLA İLETİŞİM KURABİLİYORLAR'
Global Times yazarlarından Yu Jincui, 12 Şubat tarihli yazısında Türkiye'nin 20 aktif Uygur ayrılıkçısı gruba ev sahipliği yaptığını söylemişti. Konuyla ilgili görüşlerini ve bu yönde herhangi bir tespiti olup olmadığını sorduğumuz Cui ise, söz konusu bilgiyle ilgili olarak yazara danışılması gerektiğini söyledi ancak Türkiye'de Çin karşıtı ve ayrılıkçı güçlerin faaliyet yürütmekte olduklarını açıkladı: "Aksi durumda, sıklıkla Başkonsolosluğun önüne gelip eylem yapan, bağırarak Çin'e hakaret eden, ayrılıkçı sloganlar atanlar kimlerdir?"
'SAYIN ERDOĞAN, Şİ CİNPİNG İLE OLAN GÖRÜŞMELERİNDE TERÖR GÜÇLERİNE KARŞI OLDUĞUNU AÇIKÇA DİLE GETİRDİ'
Bu durumla ilgili Türk mercilere hassasiyetlerini ilettiklerini ekleyen Cui, cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuyla ilgili tutumunu hatırlatarak, "Aynı zamanda, net bir şekilde söyleyebilirim ki sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile olan görüşmelerinde ‘Türkiye'nin ‘Doğu Türkistan' terör güçlerine kesinlikle karşı olduğunu ve bu güçlerin iki ülkenin istikrarını bozmasına izin vermeyeceğini' açıkça dile getirdi" dedi.
'TÜRKİYE, KUŞAK VE YOL'U OLUMLU KARŞILADI'
NE OLMUŞTU
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy'un, 9 Şubat'ta yaptığı yazılı açıklamada Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bulunan Yeniden Eğitim Merkezleri'ni ‘toplama kampı' ifadeleriyle tanımlaması ve sonradan hayatta olduğu ortaya çıkan Uygur şarkıcı Abdurehim Heyit'in ‘ölümünün teessürle karşılandığını' açıklaması, iki ülke arasında siyasi krize yol açmıştı.
İddialar, önce Çin'in Türkiye büyükelçiliği tarafından yalanlanmış, ardından, Heyit'in hayatta olduğunu gösteren bir video yayınlanmıştı.
Çin Dışişleri Sözcüsü Hua Chunying de, yaptığı açıklamada "Türkiye'nin saçma yalanlara dayanarak Çin'i suçlaması çok anlamsız ve sorumsuzca" diyerek, Türkiye nezdinde resmi girişimde bulunacaklarını açıklamıştı.