'HER ÜLKE BU KONUDA BİR ARAYIŞ İÇİNDEDİR'
Daha önce Fransa'da Charlie Hebdo dergisine yönelik terör saldırısını gerçekleştiren kişilerin, Fransa makamlarının "tehlike yaratabilecek ve risk taşıyan kişiler" listesinde olduğunu ancak bunların yakın takip altında olmadıkları için saldırıyı gerçekleştirdiklerini söyleyen Li, "Birçok ülkede suç işleme eğilimi ya da riski olan ama bugüne kadar doğrudan hukuku ihlal eden davranışta bulunmamış insanlar vardır. Ya da aşırıcılıkla ilgili hafif suçlar işlemiş insanlar da vardır. Bu tür insanlara karşı ne gibi önlemler alınmalı; bence her ülke bu konuda bir arayış içindedir. Çünkü hiçbir ülke bu kişilerin nihayetinde bir tehlike yaratmasını, kötü bir davranışta bulunmasını istemiyor. Çin tarafının seçtiği yol ise mesleki eğitim merkezidir. Eğer Türkiye gibi ülkelerde daha iyi bir yöntem bulunduysa biz de sizin tecrübelerinizden yararlanmaya hazırız" diye konuştu.
'AMACIMIZ AŞIRICILIĞI GİDERMEK'
"Bir kişinin mesleki becerileri yoksa o kişinin istihdamı zorlaşıyor ve işsizliğe yol açıyor. İşsizlik de fakirliğe yol açıyor ve bu da radikalizm ve aşırıcılığa zemin oluşturuyor. Bu önlemleri almamızın amacı aşırıcılıkla mücadele ve aşırıcılığı gidermektir. Belki sizin aklınızda şöyle bir soru işareti oluşmuş olabilir; o bölgede aşırıcılık ne durumda, ciddi hale mi geldi? Ben size şöyle bir gerçeği anlatayım; dışa kapalı ve nispeten fakir bölgelerde hukukun üstünlüğü ile ilgili bilinç ve farkındalık ile eğitim seviyesi düşük seviyede olduğu için o bölgelerdeki insanlar arasında aşırıcılığın geliştiğini görüyoruz. Örnek vermem gerekirse, içinizde Müslüman olanlar var, elimdeki kalem Japonya'da üretildi, bu haram, kullanmayın desem bunu nasıl bulursunuz? Geçtiğimiz yıllar içinde Sincan Uygur Özerk bölgesinde ortalama her gün bir terör olayı meydana gelmiştir. Herhangi bir ülke böyle bir durumla karşılaşırsa ne o ülkenin vatandaşları ne de hükümeti bunu kabul etmez. Biz bu duruma karşı önlemler almak zorundayız. Bu önlemlerin amacı, aşırıcılığı gidermektir. Çünkü biz oradaki aşırıcılığı yok ederek orada huzur ve istikrarın olmasını sağlamak istiyoruz. Türkiye'nin açıklamasında yer alan toplama kampı ifadesini asla kabul etmiyoruz, buna karşı çıkıyoruz."
'UYGURLARI POTANSİYEL TERÖRİST OLARAK GÖRMÜYORUZ'
Öldüğü söylenen ve daha sonra 10 Şubat'ta çekildiği belirtilen bir video yayımlanan Uygur ozan Abdürrahim Heyit'le ilgili de konuşan Li, "Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, o kişinin öldüğünü söylerken o kişinin hayatta olduğunu görüyoruz. Şahıs, videoda ulusal hukuku ihlal ettiğini ve Çin makamlarının soruşturma süreçlerinde yardımcı olduğunu söyledi. Aynı zamanda sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi" dedi.
'SİNCAN BÖLGESİ DIŞ DÜNYADAN YALITILMIŞ DEĞİL'
Li, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki kişilerin yakınlarından haber alınamadığı haberleriyle ilgili olarak da "Çin'de tarafı çift vatandaşlık yoktur. Eğer Türkiye kendi vatandaşlarının orada kaybolduğunu iddia ediyorsa, Çin ve Türkiye arasında bir konsolosluk yardımlaşma anlaşması mevcut. Böyle bir olay meydana geldiyse Türk tarafı konsolosluk yardımı talebinde bulunabilir. Bazı Türkiye vatandaşlarının Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki akrabalarıyla temas kuramadığı söyleniyor. Ben Türkiye'de eğitim gören bir Uygur öğrenciyle karşılaştım, ona sordum, o da ben böyle bir durumla karşılaşmadım, gayet rahat haberleşiyoruz dedi. Biz birbirimizi tanımıyorduk, aramızdaki sohbet bu şekilde gerçekleşti. Bunun dışında daha birçok farklı somut vaka olabilir. Bu somut vakalar için tek tek araştırma yapmamız lazım" diye konuştu.