"ABD'nin Türkiye ve Venezüella arasındaki altın ticaretini incelemesi, ABD'nin bu ülkelerin ikili ilişkilerine müdahaledir. Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın, altının kimden alması ve kime satmasının Venezüella'nın bağımsız hakkı olduğu yönündeki açıklamasına katılıyorum. Ben, yaptırım sisteminin yıkıcı olduğunu düşünüyorum, çünkü bir ülke, dünya genelindeki ekonomik ve politik ilişkileri düzenleme hakkını üzerine alamaz. Venezüella'daki rejim, ABD'nin hoşuna gitse de gitmese de bağımsız ve meşru olduğu sürece kimlerle nasıl ticaret yapacağına kendisi karar verme hakkına sahip".
'ABD'NİN MÜDAHALELERİ DURUMU DAHA DA KÖTÜLEŞTİRİYOR'
ABD'nin Venezüella'daki ekonomik ve politik süreçlere müdahalenin, bu ülkedeki zor durumu daha da kötüleştirdiğini kaydeden uzman, şu yorumda bulundu: "ABD, Venezüella'daki ekonomik ve sosyal sorunlara yenilerini katma hakkına sahip değil. Yaptırımlar, bu ülkedeki sosyal ve ekonomik durumu daha da kötüleştiriyor. Trump, Venezüella'nın sorunlarına kendine özgü bir çözüm buldu, çatışan taraflardan birine destek verdi. Sorun şu ki halihazırda Venezüella'da, basit bir iktidar çatışması değil, birbirini tanımayan iki erkin, yürütme ve yasamanın çatışması yaşanıyor. Bu taraflardan birini desteklemek, çatışmayı derinleştirmek ve şiddet çözümüne götürmek demektir. Ülkedeki çifte yönetim olduğu koşullarda, silahlı güçler hakem rolünü oynuyor ve bu çatışmaya müdahale ederlerse son derece tatsız bir durum oluşacak".
'DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER ELDİVENLER GİBİ ÇIKARILIP ATILAMAZ'
"ABD'nin, Venezüella'nın ekonomi politikasına müdahale etme çabasının da bir sınırı var. Dış ekonomik ilişkiler, eldivenler gibi çıkarılıp atılamaz. Bu, karmaşık finans ve teknoloji ilişkiler sistemidir, burada ciddi bir karşılıklı etkileşim söz konusu. Petrol akışının yönü nasıl değiştirilebilir? Kredi ve yatırımlardan nasıl vazgeçilebilir? Her halükarda hesaplar ödenmek zorunda. Venezüella'nın Çin, Rusya ve Türkiye'yle anlaşmaları, önceki Ulusal Meclis zamanında onaylanmıştı ve mevcut meşru hükümet tarafından teyit edilmişti".