Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, görevde bulunduğu süre zarfında kendisinden önceki 20 yıllık belediyecilik anlayışına karşı mücadele ettiğini ve belediye meclisinin direnciyle karşılaştığını söyledi. İnönü, yaşananları Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanına benzetti.
"Şişli'de adaylık süreci büyük bir bilinmezlikle sürüyor. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna İnönü'nün yanıtı, "Göreve geldiğimden bu yana, Şişli'de 1994 yılında Gülay Atığ'ın belediye başkanlığı ile başlayan ve onu izleyen 20 yılda kurumsallaşan bir belediyecilik anlayışına karşı mücadele ettim. Emin olun kolay bir mücadele değildi bu. Bu mücadele sırasında tehdit edildim, en yakın çalışma arkadaşımı cinayete kurban verdim, her türlü saldırıya uğradım ama taviz vermedim. Çok açık söylemem gerekirse bu mücadelede partili birkaç yakın dostum ve Şişli halkı dışında büyük bir destek de görmedim. Dolayısıyla bu mücadeleyi bilerek veya bilmeyerek kesintiye uğratacak hiçbir girişimi içime sindirmem mümkün değil. Sürecin uzamasından herkes gibi ben de çok memnun değilim ama yapacak çok da bir şey yok" oldu.
Hayri İnönü, yöneltilen "Bütün bu süreç belediyenin gayrimenkulleri nedeniyle mi yaşandı?" sorusu üzerine de şunları söyledi:
— Tabii ki, Mustafa Sarıgül'ün belediye meclisi kararı ile kendi vakfının üzerine geçirdiği 500 milyon $ değerindeki 9 gayrimenkul ile Bilgi Üniversitesi'ne 2 TL'ye sattığı Kuştepe Kampüsü'nü geri almak için başlattığım mücadele önemli bir faktördü. Göreve geldikten sonra bu gayrimenkulleri geri almak için açtığım 40 davayı kazandım. Bunun çeşitli kesimlerden aldığı tepkiyi siz bir hayal edebilir misiniz?
— Aklı, vicdanı, sağduyusu olan herkesin gördüğü ve bildiği bir rezalet vardı Şişli'de. Ben bu mücadeleye başladığımda Belediye Meclisi'nin direnci ile karşılaştım. CHP'nin 28 üyesi vardı Belediye Meclis'inde. 8'i hariç tümü eski sistemin ortadan kaldırılmasına direnç gösterdi. Bugün bir kısmı DSP'ye geçti. Önümüzdeki günlerde diğerlerinin de geçmesini bekliyorum. Kolay değildi bu belediye meclisi ile çalışmak.
Aslında Şişli'de Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanı, sahneye konuyor.
Devamında Yılmaz'ın İnönü'ye yönelttiği sorular ve aldığı yanıtlar şöyle:
- Güçlü aday arayışından bahsediliyor siz ne diyorsunuz?
- Ne demek güçlü aday? Güçlü aday derken ne kastediliyor?
Sokakta iyi kavga edecek adaysa, haklılar, benim tarzım değil. Ben bu tür bir karanlıkla ancak temiz siyasetin dili ve kararlılığıyla mücadele edileceğine inanıyorum. İnanmaktan da öte bu böyle. Tartışmaya bile açmıyorum bunu. Genel Başkan'ın Parti Meclisi'nde Şişli için yeni bir araştırma yaptırırız, dediği söyleniyor. Bu da bir söylenti. Genel Başkan buradaki mücadelenin her aşamasında bilgilendirildi. Zaten yaptırılmış bir araştırma var. Ayrıca 3 günde nasıl bir araştırma yapılacak? Ben bunun da doğru olmadığını, Kemal Bey'in bu söylentilerle yıpratılmak istendiğini düşünüyorum. Hiç prim vermiyorum.
- Peki, neden Fidan Arslan Eroğlu'nun adı geçirildi?
Bunun cevabını ben veremem. Fidan Hanımı, tanımıyorum, pek çok arkadaşıma sordum, onlar da tanımıyor.