Toplantı devam ederken açıklamada bulunan Öztrak, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya'ya "güvenli bölgeyi" görüşmeye gittiğini, "Adana Mutabakatı" diyerek geri döndüğünü söyledi.
Erdoğan'ın, 1998'de imzalanan Adana Mutabakatı'na Rusya dönüşünde atıf yapmasının, Rusya'nın emriyle bu anlaşmanın karşı tarafı olan Suriye yönetimini muhatap almaya hazırlandığını gösterdiğini öne süren Öztrak, Adana Mutabakatı'nın Türk diplomasi tarihinin önemli başarılarından biri olduğunu, Türkiye'nin tek kurşun atmadan bölge ülkeleri üzerindeki ikna gücünü de kullanarak Suriye'de haklı taleplerini kabul ettirdiğini hatırlattı.
'EMEVİ CAMİİNDE NAMAZ KILMA RÜYALARI SONA ERMİŞTİR'
Bu mutabakattan bir süre sonra Suriye-Türkiye ilişkilerinin normalleşmeye başladığını belirten Öztrak, "Erdoğan'ın beğenmediği eski Türkiye, devlet aklını, diplomatik bilgi ve birikimini kullanarak bu anlaşmayı gerçekleştirmiştir. Bu diplomatik başarıyı Putin'in Erdoğan'a hatırlatması, bir çıkış yolu olarak göstermesi ülkemizde kaybolan kurumsal hafızayı ve liyakat açığını açık seçik ortaya koymaktadır. Saray, CHP'yi ve Dışişleri Bakanlığındaki yetkin kadroları dinlemiş olsaydı Putin'den akıl almak ya da emir almak zorunda kalmazdı" diye konuştu.
Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı'nın ve etrafındakilerin bundan sonra emperyal güçlerin koridorlarda kulaklarına fısıldadıklarına değil, milletin ve onun iradesinin sesi olan Gazi Meclisin sesine kulak vermelerini bekliyoruz. 31 Mart'tan sonra açıklanacak ve yürürlüğe girecek bir ABD-Rusya mutabakatıyla emperyalist güçler tarafından ülkemize birtakım roller dayatılması ihtimaline karşı kendilerini uyarıyoruz. Aziz milletimize soruyoruz; bu iktidarın yaptığı hatalar nedeniyle Suriye'de yaşadığımız onca acıdan, verilen onca şehitten, şehirlerimizde artan huzursuzluktan, şimdi açıklanmayan ancak 31 Mart'tan sonra karşı karşıya kalma ihtimali olan dayatmalardan, senin cebinden alınmış vergilerden, Suriye'den kaçıp gelenlere 35 milyar dolar harcanmasından memnun musun? Değilsen, bak önüne sandık geliyor. 31 Mart'ta sandıkta bu hataları yapanlara gerekli uyarıyı yapacağından hiç şüphemiz yok. Umarız bu uyarı sarayın kibirli adamı ile sarayın bekçisine doğruyu göstermeye vesile olur. Kendilerine bir çeki düzen vermelerini sağlar."
AK Parti ile "sarayın bekçisinin" bahsettiği beka mücadelesinin, hortumcu piyasa ekonomisi için olduğunu savunan Öztrak, "Milletimizin geleceğini ve kaynaklarını talan etmenin adını 'beka' koydular. Bunlar kendi menfaatlerinin derdine düşmüşler. Tüm mücadelelerini de bu dönen çark bozulmasın diye yapıyorlar. Millet umurlarında dahi değil. 'Dünya 5'ten büyük' deyip duruyorlar. Biz de diyoruz ki 'Türkiye'de milletimiz de sizden ve ihaleleri pay ettiğiniz yandaş beşlinizden çok daha büyüktür' " dedi.
'OLMAYAN BÜYÜMENİN KALİTESİ NASIL OLACAK'
Ekonomide daralma beklenirken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın "2019'da kaliteli büyümeye odaklandık." dediğini hatırlatan Öztrak, "Olmayan büyümenin kalitesi nasıl olacak? Bunu bir anlatsınlar. Ekonomide gökyüzü daralmış, millet kendini fırtınalı bir denizin ortasında kaptansız kalmış bir gemide hissediyor, bunlar hangi kaliteden, hangi büyümeden bahsediyorlar anlamak mümkün değil." diye konuştu.
İktidarın "Döviz kuru düşüyor, kriz bitti dediğini" aktaran Öztrak, şunları kaydetti:
"Kur neden düşüyor? Çünkü ekonomi durdu, ekonominin dövize ihtiyacı kalmadı. Dövize ihtiyacımız kalmamasına rağmen duran bir ekonomide dünya piyasalarından tefeci faiziyle borçlanıyorlar. Bu aldıkları borçları da kamu bankaları aracılığıyla döviz piyasalarına veriyorlar, dövizi daha da aşağı çekmek için uğraşıyorlar. Ekonomi durduktan sonra döviz düşmüş, faiz düşmüş neye yarar? Bunların bildiği bir tek şey var, ekonomiyi, borcu borçla çevirerek, mahalle baskısıyla, zabıta tedbirleriyle götürmek ama millet perişan, üretici, işçi, esnaf perişan. Yaşananların sorumlusu ise onlara göre ya dış güçler ya soğan depoları ya marketler ya da pazarcılar. Kendilerinin hiçbir sorumluluğu yok. Bunları söyleyen 16 yıldır iktidarda".
'ÇÖZEMİYORSANIZ GİDECEKSİNİZ'
Öztrak, 16 yıldır iktidardaki bir kadronun şikayet hakkının olmadığını vurgulayarak, "Çözeceksiniz, çözemiyorsanız gideceksiniz" dedi.
Hazineye aktarılan Merkez Bankası karından 18-25 Ocak arasında 21,7 milyar Türk lirası alındığına dikkati çeken Öztrak, "Buna hiçbir şey dayanmaz. Gelen avansın yarısından fazlası bir hafta kullanılmış. Bu kovanın dibi yok. Bu para seçime kadar bunlara yetmez. Ne yapıyor? Gidiyor yurt dışından tefeci faiziyle borçlanıyor. Neden? İçerde faizler artmasın diye." şeklinde konuştu.
Millete açık açık tefeci faizinin ödetildiğini savunan Öztrak, yıl başında Türkiye'ye 1 milyon dolar getirip hazine kağıdına yatıran bir kişinin 22 bin 859 dolar kazandığını, bu karın ABD'de 2 yılda kazanıldığını söyledi.
Öztrak, yine bu yılın başında 1 milyon doları borsaya yatıran bir kişinin 119 bin 404 dolar kazandığına dikkati çekerek, "Dünyanın neresinde böyle bir kazanç var? Nerede, kim kazanıyor bu kadar parayı. Bunun adı gazino kapitalizmidir. Bunun adı hortumcu piyasa ekonomisidir. Bu parayı milletimiz ödüyor. Sarayın hataları bir avuç sıcak paracıyı ihya ederken, milletimiz kan ağlıyor" diye konuştu.
'CİVCİVLER ÖLÜME TERK EDİLİYOR'
Tavuk üreticilerinin zor durumda olduğunu, civcivlerin ölüme terk edildiğini kaydeden Öztrak, iktidarın kendine değil, marketteki etiketlere baktığını, şikayet ettiğini savundu.
Öztrak, inşaattaki kriz nedeniyle seramik fabrikalarının iflas ettiğini, kamuya iş yapan müteahhitlerin paralarını alamadığını, pazar esnafının malın yarım kilosunun etiketini yazdığını ileri sürerek, bir ekonomide toparlanmanın birinci koşulunun güveni sağlamak olduğunu ancak Türkiye'de ciddi bir güvensizliğin yaşandığını kaydetti.
"Sarayın akrabai taallukatı kritik görevlere ataması, devletin kasasını damadına emanet etmesi ciddi şekilde güvensizlik yaratıyor ama siz damadınızı düşünüyorsanız, millet de kendi evlatlarını düşünecektir" diyen Öztrak, yargıya yapılan atamaların da saray rejimine duyulan güveni aşındırmaya devam ettiğini savundu.
'CENNETTE TAPU DAĞITMAYA YELTENİYORLAR'
Sarayın kredibilite açığını IMF ile kapatma projesinin oldukça hızlı ilerlediğini ileri süren Öztrak, IMF'nin 2019 için Türkiye ekonomisinde beklenenden yüksek bir daralma beklediğini aktardı.
"İktidara soruyoruz, IMF ile bir anlaşma imzalayacak mısınız imzalamayacak mısınız?" diyen Öztrak, milletin bunu bilme hakkının olduğunu söyledi.
AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz'ın "Belediye başkanımıza vereceğiniz destek ruz-i mahşerde beraat belgeniz olacak" dediğini aktaran Öztrak, "Zamanında belediye arsalarını parsel parsel FETÖ'ye dağıtanlar, şimdi oy için vatandaşlara cennette tapu dağıtmaya yelteniyorlar. Daha da acısı bu sözleri söyleyen kişinin bu ülkede TBMM Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yapmış olmasıdır" diye konuştu.
Sarayı saran seçim korkusunun, sarayın bekçi kulübesine de sirayet ettiğini öne süren Öztrak, "Sarayın bekçisi seçim öncesinde Maduro'dan mağdura yatmaya başladı. 'Mazallah ABD seçimden sonra Kılıçdaroğlu'nu tanırsa ne yaparız?' demiş. Sayın Bahçeli merak etmesin sadece ABD değil, bütün dünya bizi bilir. Bizim Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'nda emperyalizme attığımız tokadı, gücünü sadece aziz milletimizden alan Kuvayımilliyecilerin partisi olduğumuzu gayet iyi bilirler" dedi.
'SEÇİM GÜVENLİĞİ ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR'
Seçim güvenliğiyle alakalı çalışmaları titizlikle sürdürdüklerini vurgulayan Öztrak, seçimi CHP'nin, milletin iş birliğinin kazandığını, tek bir oyun ziyan olmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.
"Bizim kiminle işbirliği, kiminle ittifak yaptığımız genel başkanlarımız tarafından açıklandı. Biz kimseden bir şey gizlemiyoruz ama kimse bizden niyet okumamızı beklemesin. 'Bir yerlerden ben aday çıkarmıyorum' diyorsa bir parti, o onun kendi iç işidir. CHP ve İYİ Parti milli bir işbirliğini gerçekleştirmişlerdir. Şimdi bu iş birliğinin sandıkta çok büyük bir milli mutabakata dönmesini bekliyoruz. Bu çerçevede başta Adalet ve Kalkınma Partisine oy verenler olmak üzere MHP'ye de HDP'ye de diğer tüm partilere de oy veren seçmenlerin oylarına talibiz. 57 milyon seçmenin tamamının oyuna talibiz".
"İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e yönelik eleştirilerin" sorulduğu Öztrak, "Tunç Soyer, İzmir'de çok ciddi heyecan yaratan ve tüm İzmirlileri kucaklamaya hazır olan, İzmir'in hiçbir ilçesi arasında ayrım yapmadan, İzmir'de dünyanın en gelişmiş yaşam standartlarını gerçekleştirebilecek bir kadroyla harekete geçiyor. İzmirliler de bunu görmüş vaziyette. İktidarın ve onun bekçisinin telaşı da bundan. İnsanların geçmişine, babasına, sülalesine bakıp buradan bir husumet çıkarmaya çalışmak çaresizliğin kendisidir" yanıtını verdi.
'CHP'NİN İÇ İŞİ'
Öztrak, bir sonraki PM toplantısının en kısa sürede yapılacağını kaydetti.
"Kadıköy Belediye başkanının belirlenmesinde yeniden bir oylama yapıması söz konusu mu"? sorusu üzerine Öztrak, bunun CHP'nin iç işi olduğunu, yetkili kurullarda incelemenin yapıldığını, gerek görülürse kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti.
"CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun istifasına" ilişkin soruya karşılık Öztrak, bunları kamuoyu önünde tartışarak milletin gerçek dertlerinin unutulmasını istemediklerini, bunların CHP'nin iç işleri olduğunu dile getirdi.