Erdoğan'ın Putin ile görüşmesinde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan başta olmak üzere, kalabalık bir heyet hazır bulundu. İzvestiya'nın verdiği habere göre, heyetteki isimler Erdoğan'ın niyetlerinde ciddi olduğunu gösteriyor.
Görüşmelerin sonucuna dair basın toplantısı yarım saatten az sürdü, ancak iki ülkenin liderleri, Suriye'deki ortak çabalar ve karşılıklı ekonomik işbirliği üzerine görüş belirtti. Putin, Türk Akım'ın kara kısmının zamanında biteceğini ve gaz akışının yılsonuna kadar başlayacağını umut ettiğini belirtti. Akkuyu Nükleer Santral inşaatının da plana göre ilerlediğini söyledi.
Putin ayrıca, iki taraflı stratejik işbirliği konseyinin de bu yıl Rusya'da toplanacağını açıkladı. Erdoğan ise, Rusya'dan turist akışının arttığına ve vizesiz rejimin ikili ilişkilerdeki olumlu etkisine dikkat çekti.
İDLİB VE TÜRK ORDUSUNUN SURİYE'DEKİ VARLIĞI
Rusya ve Türkiye liderleri, 2018 Eylül ayında Soçi'de İdlib'deki silahlı muhalefeti ve teröristleri sınırlamak ve çatışmasızlık bölgesi kurmak üzerine anlaşmışlardı: İdlib bölgesinde El Nusra'nın saldırıları devam ediyor.
İdlib'in Suriye ordusunun kontrolüne devredilip devredilmeyeceği üzerine basın toplantısında herhangi bir şey söylenmedi. Putin, Türkiye ve Rusya'nın bu bölgedeki gerilimi düşürmek için birlikte çalışması gerektiğini açıkladı.
Erdoğan da konuşmasında, Suriye'deki başlıca hedeflerinin teröristlerle mücadele olduğunu, bu nedenle Ankara'nın, Suriye'deki eylemlerini Moskova'nın adımlarıyla koordine etme yolunda çabalarını derinleştireceğini söyledi.
‘ŞAM SABRETMEK NİYETİNDE DEĞİL'
Makaleye göre, Türk Silahlı Kuvvetleri İdlib'den yakın zamanda çıkmayacak gibi görünüyor. Dolayısıyla Ankara'nın pozisyonu, Şam ile taban tabana zıt. Şam, Suriye topraklarında Türk ordusunun yasadışı bir şekilde bulunduğunu vurguluyor.
Suriye Parlamentosu Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Butrus Marcan'a göre, Şam, Türk ordusunun Afrin ve kuzeydoğu da dahil Suriye'nin herhangi bir yerinde bulunmasına sabretmeye niyetli değil.
İNGİLTERE, FRANSA VE ALMANYA, SURİYE ANAYASA KOMİTESİ GİRİŞİMİNİ BM ÜZERİNDEN BLOKE ETTİ
İki lider, İran'ın da katılacağı bir sonraki üçlü zirveyle ilgili daha ayrıntılı konuştu. Bu zirve Rusya'da yapılacak; tarihi ise İran yönetimiyle görüşmeler sonrası belirlenecek.
Putin, bu üçlü mekanizmayı "Suriye'deki çatışmanın çözümü için en etkili mekanizma' olarak nitelendirdi.
Rusya Devlet Başkanı şöyle dedi:
Putin, komitenin kurulmasının neden geciktiği sorusuna karşılık da şu cevabı verdi:
"Aslında çalışmalar bitmişti, ancak Cenevre'de nokta koyulması gereken son aşamada bazı partnerlerimizin bu çalışmanın tamamlanmamış olduğunu düşündüklerini duyduk. Bunun arkasından İngiltere, Fransa ve Almanya'nın BM daimi temsilcileri, BM Genel Sekreteri'ne, ‘Astana grubu' tarafından önerilen anayasa komitesi projesinin onaylanmaması çağrısı içeren bir mektup sundu. Partnerlerimizin BM Genel Sekreteri'ne bu mektubu hakkında yorumda bulunmak bile şu an bana güç geliyor."
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan da, Putin'in sözünü ettiği mektubun ‘herkesi şaşırttığının' altını çizdi. Erdoğan, komitenin kurulması için hâlâ batılı ülkelerle birlikte çalışmaya hazır olduklarını belirtti.
‘KOMİTENİN KURULMASI ÇÖZÜM İÇİN EN GÜVENİLİR YOL'
Rusya, Türkiye ve İran, aralık ayında Cenevre'de söz konusu komite üyelerinin listesini vermişlerdi. Bunlar arasında Suriye hükümetinin, Suriye muhalefetinin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri bulunuyordu. Ancak BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, önerilen listeyi onaylamayı reddetmişti. Moskova ise BM'nin tavrından şaşkınlığa kapıldığını belirtmiş ve bu sürecin sonsuza kadar devam etmeyeceğini vurgulamıştı.
‘TÜRKİYE GÜVENLİ BÖLGEYİ SADECE KENDİ ŞARTLARINA UYGUN BİÇİMDE KURMAK İSTİYOR'
Liderler Türkiye'nin Suriye sınırında güvenli bölge kurma girişimine de değindi.
Erdoğan geçtiğimiz hafta, müttefiklerini, özellikle de ABD'yi, 32 km derinliğinde bir tampon bölge kurmak için yardımda bulunmaya çağırmıştı. Erdoğan'a göre bu alan, Kürt militanların ülkeye sızmasına karşı güvenliği tesis edecek. Türkiye, bu bölgeyi kendi kontrolü altına almayı planlıyor, ancak Suriye'nin kuzeyini fiilen kontrol etmekte olan SDG ve bağlı güçler, buna kesinlikle karşı çıkıyorlar. Washington ise, Türkiye'ye bu sorunla ilgili kesin bir görüş bildirmezken, ‘Kürtlerin güvenliği' konusunda ‘kaygılı'.
Roland Bicamov'a göre, Suriye'de bir güvenli bölge meselesi, İdlib meselesiyle doğrudan ilişkili. Böyle bir bölgenin ne Şam, ne Moskova, ne de Tahran'ı memnun edeceğini vurgulayan siyaset bilimci, Türkiye'nin bu bölgeyi sadece, Washington için de kabul edilemez olan kendi şartlarına göre kurmak istediğini düşünüyor.