Yapılan açıklamalarda, Erdoğan'ın "Türkiye ve Rusya iş birliği, Suriye'nin barış, güvenlik ve istikrarı açısından mihenk taşıdır" sözleri dikkat çekerken, Putin de, "Suriye meselesinin kalıcı çözümü üzerinde çalışmaktayız. Siyasi ve diplomatik yollarla sorunu çözmeyi istiyoruz" mesajını verdi. Liderler, yeni üçlü zirveyi de İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin de katılımıyla önümüzdeki ay Rusya'da gerçekleştirme kararı aldı.
"RUSYA İŞ BİRLİĞİNİ YIKMAMAK ADINA İDLİB KONUSUNDA TÜRKİYE'YE SÜRE TANIYOR"
Bu önemli buluşmayı Sputnik'e değerlendiren Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, öncelikle İdlib konusunda zirve öncesinde meydana gelen gelişmelerin Soçi mutabakatını riske atan yönde ilerlediğini belirterek, "Radikal gruplar İdlib'de kritik bölgeleri ele geçirmişti, dolayısıyla bu konuda bir sıkıntı yaşanma ihtimali vardı. Rusya'nın operasyon kartını öne sürmesi bekleniyordu ancak yapılan açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla Rusya, Suriye konusunda iş birliğini yıkmamak, ortadan kaldırmamak adına İdlib konusunda Türkiye'nin çabalarına süre tanımak istiyor" dedi.
"TÜRKİYE'Yİ RAHATLATAN ADIM"
Bu bağlamda Putin'in de "Türkiye'nin İdlib'te radikallerle mücadele için çok çalıştığını" dediğini söyleyen Orhan, "Her ne kadar sahada radikaller kazanım elde etse de Türkiye'nin aksi yönde büyük bir çaba sarf ettiğini, dolayısıyla belli bir süre daha tanınması gerektiğini ifade etti. Bu şimdilik İdlib konusunda Türkiye'yi rahatlatan bir adım" diye konuştu.
PUTİN'İN ‘ADANA MUTABAKATI' HATIRLATMASI: TÜRKİYE İÇİN OLUMLU
Şimdilik Rusya'nın güvenli bölge konusunda Türkiye'nin tereddütlerine olmulu yanıt vermiş gibi göründüğünü kaydeden Orhan, Putin'in "Adana mutabaktı" açıklamasına da değindi.
Orhan, "Bu iki açıdan önemli; bir, Rusya, Türkiye'nin terörle mücadelesine ve güvenlik hassasiyetlerine saygı duyuyor dolayısıyla güvenli bölgeyi sınırında kurması konusunda bir itirazı olmayacak gibi görünüyor. İkincisi, her ne kadar Şam ile YPG ve ya Kürtler anlaşsa bile bunun kesinlikle terör örgütlerini, PKK'yı kapsamayacağı vurgusunu yapmak istemiş olabilir. Yani ileride rejim bu bölgeleri ele geçirse bile ‘terörle mücadele konusunda Türkiye ile birlikte çalışacağız' şeklinde bir mesaj vermek istemiş olabilir. Bu da tabi Türkiye için olumlu sayılabilecek bir durum" diye konuştu.
"TARAFLAR İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA KARARLI"
Rusya'nın çıkarlarına uymayan bir Türkiye-ABD iş birliği olması durumunun Astana sürecindeki iş birliğini sabote edebileceğini belirten Orhan'a göre ancak şu anda taraflar iş birliği konusunda kararlı ve bunu genişletme niyetindeler.
"YPG-ŞAM ANLAŞMASI TÜRKİYE-RUSYA İŞBİRLİĞİNİ SIKINTIYA SOKABİLİR"
Çıkan görüş ayrılıklarına da dikkat çeken Orhan, Türkiye'nin terörle mücadelede IŞİD, El-Kaide ve YPG olmak üzere üç örgüte vurgu yaptığını, Putin'in ise açıklamalarında daha çok "kürtler" ifadelerine yer verdiğini ve bunun Türkiye'nin yaklaşımına yakın olmadığını kaydetti.
Rusya'nın rejim ile YPG'yi anlaşmaya yönlendirme çabasında olduğunun anlaşıldığını belirten Orhan, "Bu anlaşmanın zemini ne olabilir, o bir tartışma konusu. YPG'nin talebi Kuzey Irak benzeri bir federalizm ama Şam buna kesinlikle karşı çıkıyor. Bu konuda Türkiye de beklemede kalacaktır" dedi.
Orhan, Türkiye'nin hayati çıkarlarına ve güvenlik kaygılarına yanıt vermeyecek bir YPG-Şam anlaşmasının Türkiye-Rusya iş birliğini sıkıntıya sokabileceğinin de altını çizdi.
"GENİŞ ALANLARDAKİ İŞ BİRLİKLERİ SURİYE KONUSUNDA MASAYI DEVİRİP KALKMAMAYA İTİYOR"
"TAMAMLAYAN EKONOMİLER: ENTEGRE TİCARET SİSTEMİ OLUŞTURULABİLİR"
Sputnik'e konuşan Uluslararası Ekonomik Araştırma ve Çalışmalar Derneği Başkanı Prof. Dr. Harun Öztürkler ise buluşmanın ticari ilişkiler bağlamındaki önemine dikkat çekti. Rusya'nın Türkiye için ekonomik anlamda kritik öneme sahip olduğunu ifade eden Öztürkler, Akkuyu Nükleer Santrali, Türk Akımı boru hattı projelerine işaret etti. Öztürkler, iki ülke arasındaki dış ticaret ilişkisinde ise, makro büyüklükler yerine o iki ülkenin tamamlayıcı ekonomiler olup olmadığına bakılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Onun için alt sektöre bakmanız lazım; hangi ülke hangi ürünü üretiyor, o ürünler bağlamında rekabet edilebilirlikleri ne. Böyle bakıldığında Rusya ekonomisi ile Türkiye ekonomisi tamamlayan ekonomiler. Yeni dönem Türkiye'nin AB'nin üyelik sürecinin de yavaş ilerleyeceğini gösteriyor. Bütün bunların Rusya ile Türkiye'yi başka bir ticaret modeli üzerinden yakınlaştırması gerekiyor. Türkiye ekonomisi ile Rusya ekonomisi ortak, entegre bir ritim yapısı, bunun üzerine kurgulanacak entegre bir ticaret sistemi oluşturabilir."
"RUSYA KAYNAKLI TURİZM GELİRLERİNİN ARTMASI ÇOK ÖNEMLİ"
Tunca, "Türkiye'nin dövize ihtiyacı olduğu bir dönemde turizmin Rusya'yla birlikte çıkışının kısa vadede en önemli ekonomik konu olduğunu düşünüyorum. Diğer projeler uzun vadeli işler ama kısa vadede Rusya kaynaklı turizm gelirlerinin artması çok önemli. Türkiye'nin kısa vadede döviz gelirine ihtiyacı var, bu döviz gelirinin de en kısa vadede Rusya kaynaklı gelmesinin yolu, bu artan ilişkilerin turizme yansımasıdır" diye konuştu.