ABD ile müzakereler devam ederken, Washington yönetimi içinden Suriye'nin kuzeyindeki ortaklar PYD/YPG'nin ‘korunması' talepleri de eksik olmuyor. Ankara, Suriye'de atılacak adımlar için Rusya'nın da onayını arar görünürken, İdlib'de el Kaide'nin son hali Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) Türkiye destekli cihatçı grupları tasfiye etmekte olması da Moskova ile en önemli başlıklardan birisini teşkil ediyor.
Putin ile Erdoğan'ın 2019'unun ilk görüşmesini yapması öncesinde son durumu Medya Günlüğü sitesinin yazarı ve analist Aydın Sezer ile konuştuk.
‘TÜRKİYE'NİN AMERİKA'DA ETKİLİ VE YETKİLİ BİR MUHATABI YOK'
"Trump'ın çekilme kararının hemen ertesinde Putin'in yıllık basın toplantısı vardı Moskova'da. Bu soru (çekilme kararı) Putin'e sorulduğunda şüpheyle yaklaştığını, Amerika'nın daha önce de Afganistan'dan, Irak'tan çekilme yolunda kararlar aldığını ama pratikte bunun yaşanmadığını söylemişti. Aradan tam bir ay geçmesine rağmen Türkiye-Amerika ilişkileri cephesinde özellikle Suriye özelinde somut bir gelişme olmadığı gibi hemen her geçen gün yeni bir kavram, yeni bir konu, yeni bir başlık gündeme geliyor. Örneğin bir ay önce bir tampon bölge esprisi yoktu. Trump'ın çekilme kararının hemen ertesinde yine Trump'ın meşhur bir tweeti ile Türkiye'ye yönelik çok ağır ekonomik anlamlı bir tehdit vardı. Onun şokunu yaşarken birden tampon bölge gündeme geldi. Türk-Amerikan ilişkilerinde Türkiye'nin Amerika'da bir etkili ve yetkili muhatap bulamadığı kanaatindeyim. Zira dış politikaya artık kişiler arasındaki karşılıklı telefon ya da yüz yüze görüşmelerle yürütme sürecine girdik. Bolton geldi, şu şekilde kabul edildi. Graham geldi, farklı düzeyde kabul edildi. Bir senatörün Türkiye'de bu kadar geniş kapsamlı temaslar yapıp arkasından da Cumhurbaşkanı ile Trump'ın bu temasları değerlendiriyor olması dahi bana hem komik hem saçma geliyor. Biz Graham'a ne söylediğimizi onun da Trump'a ne söylediğini karşılıklı görüşmelerle teyit etme sürecindeyiz.
‘SURİYE MESELESİ YEREL SEÇİM KAMPANYASININ EN ÖNÜNE KONULAN BİR GÜNDEM'
Sezer Ankara'nın ‘tampon bölge' kurmaktan, Washington'ın ise sürekli ‘Kürtlerin korunmasından' bahsettiği bir süreçte Suriye başlığının Erdoğan yönetimi için yaklaşan yerel seçimler açısından kullanışlı bir başlığa dönüştüğü saptaması yaptı:
‘TÜRKİYE'NİN TUTUMU PUTİN'İN DİKKATİNDEN KAÇMIYOR'
Türkiye'nin dış politikasını, sonuncusu ABD'de etkili Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham'ın Ankara ziyaretinde görülen türden şifai temaslar üzerinden yürütülür hale geldiğini belirten Sezer, Ankara'nın hala iki yıl önce olduğu gibi ‘Biz mi, teröristler mi, seçiminizi yapın' diyen ülke konumunda olduğunu anımsattı. Sezer'e göre Ankara, Trump'ın çekilme kararı kendi başarısı gibi lanse ediyor, müdahale arefesinde izlenimi veriyor ve ‘ABD ile pazarlık yapıyoruz' havası yaratıyor ancak sonuç elde edemiyor. Sezer, Türk hükümetinin Trump'ı ‘ciddiye alarak' Fırat'ın doğusunda oyun kurucu olmaya çalışan bir görünüm arz ettiğini belirtirken, bunun kağıt üzerinde ortak imzalar atılarak sürecin yürütüldüğü Astana ortağı Rusya lideri Putin'in dikkatinden kaçmayacağının altını çizdi:
‘RUSYA TRUMP GİBİ TEHDİTLE DEĞİL ANKARA'NIN İMZA ATTIĞI BELGELERE DAYANARAK BEKLENTİ İÇİNE GİRİYOR'
Sezer, Türk hükümetinin ‘terörist' olarak değerlendirdiği PYD'nin Rusya ve ABD tarafından böyle görülmediğini belirtirken, aksine İdlib'deki el Nusra uzantılarının hem Rusya hem ABD hem de Ankara tarafından ‘terörist' olarak anıldığını vurguladı. Rusya'nın Trump gibi ‘tehdit mesajlarıyla' değil, Ankara'nın altına imza koyduğu belgelere dayanarak Ankara'dan taleplerde bulunduğunu anımsatan Sezer'e göre Erdoğan-Putin görüşmesinin ana gündem maddesi İdlib olacak:
‘FIRAT'IN DOĞUSUNDAN MI, BATISINDAN MI TEHDİT DAHA FAZLA?'
Sezer, Türkiye'nin ulusal güvenliğine asıl tehdidin Fırat'ın doğusundan mı, yoksa batısından mı geldiğinin tartışılması gerektiğini belirtirken, Türkiye İdlib'de taahhütlerini yerine getirmediği için Rusya ve Suriye'nin düzenleyebileceği bir operasyonun sonuçlarına vurgu yaptı. Suriye sahasına Arap Birliği'nin de müdahil olma çabalarını da anan Sezer, Suriye ile sorunların Şam'ı muhatap alarak sınırların güvence altına alınmasının gerekliliğinin altını çizdi. Ancak Sezer, yerel seçimlere kadar böylesi bir gelişme beklemiyor:
‘ILIMLI MUHALEFET DEDİĞİMİZ ZATEN GÖRÜŞME MASASINDA TEMSİL EDİLİYOR'
En son Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘kaleminden' NYT gazetesinde yayınlanan makalede Türkiye'nin Suriye'deki yerel idarelerin şekillendirme arzusu dile getirilmişken, Sezer, buna karşılık Astana ortaklarının beklentisinin Türkiye'nin Suriye'den çıkması olduğunu anımsattı. Sürecin doğasında zaten teröristlerin ÖSO ile ayrıştırılmasının bulunduğunu ve ‘ılımlı' diye anılan unsurların Astana sürecinde temsil edildiğine atıf yapan Sezer'e göre, ‘tampon bölge' tartışmalarına konu edilen bölgelerdeki nüfusun karmaşıklığı da Ankara'nın yerel konseyleri biçimlendirme misyonu açısından sorun teşkil ediyor:
‘İDLİB TERÖRİSTLERDEN ÖZGÜRLEŞTİRİLEBİLİRSE ANKARA'NIN YAPMAYA ÇALIŞTIĞI ANLAŞILABİLİR HAL ALIR'
Ankara'nın bölgedeki yerel meclislerdeki YPG/PKK unsurlarıyla ilgili konumunun ne olacağı sorusunun yerinde durduğunu, daha güneye sürülmeleri yahut yok edilmelerinin mi kast edildiğinin de belli olmadığını belirten Sezer, ‘yerel konseyler' konusunun ileride ‘kötü emsal' teşkil edebileceğinin de vurguladı. Şimdiden Rusya basınında Türkiye'nin sahada oldu bittilerle alan mevcudiyetini genişletme çabasına giriştiği yorumlarına rastladığını da aktaran Sezer, Ankara'nın müzakere masası için tutumun netleştirilmesi için İdlib'deki terörist unsurların bertaraf edilmesi konusunda performasının ıspat edilmesi gereğinin altını çizdi:
‘ALLAHTAN RUSYA BAŞARISIZ OLUNDUĞUNU AÇIKÇA DİLE GETİRMİYOR, ÇABALARI TAKDİR EDİYOR'
Türkiye'nin Tahran'daki üçlü zirvede ve Soçi'deki mutabakatla İdlib'de radikal unsurların temizlenmesi taahhüdünde bulunmasına karşın bölgenin yüzde 80'inin HTŞ'nin eline geçtiğini anımsatan Sezer, "Allahtan Rusya burada başarısız olunduğunu açıkça dile getirmiyor, çabaları takdir ediyor" dedi:
‘PUTİN, ‘ABD'NİN ÇEKİLMEYECEĞİNİ BİLİYORDUK, ÇEKİLİYORSA DA ORAYA ESAD'IN ORDUSU GELSİN' DİYECEK'
Sezer, ABD'nin çekilme kararından sonra ortaya atılan ‘tampon bölge' konusunda ise "Benim açımdan pratik hiçbir değeri olmayan boş bir tartışma" saptaması yaptı. ABD'nin de çerçevesi, sınırları belli olmayan bu bölge ile ilgili bir planı olmadığı görüşünü taşıyan Sezer'e göre çekilme meselesine en başından temkinli yaklaşan Putin, Erdoğan'la görüşmesinde "Biz ABD'nin çekilmeyeceğini biliyorduk. Çekiliyorsa da oraya Esad'ın ordusu gelsin" diyecek ve Menbiç kırsalındaki adımları gösterecek: