Öğretim üyelerinin hazırladığı raporda, FETÖ'nün tarihi, amaçları, özellikleriyle ilgili bilgiler verildi.
Odatv'den Sami Menteş'in haberine göre, FETÖ'nün medya ve eğitim yapılanmasıyla ilgili bilgilerin de yer aldığı raporda, örgütün yurtdışı yapılanması anlatıldı.
'ÖRGÜTÜN ÖNÜ, ABD'NİN ILIMLI İSLAM PROJESİ KAPSAMINDA AÇILDI'
"FETÖ tarafından da Orta Asya ve Kafkasya bölgesine yönelik ilk stratejik yapılanma SSCB'nin dağılması sonrası ortaya çıkan siyasal konjonktürün etkisiyle başlamıştır" denilen raporda şu ifadeler yer aldı:
"Bölgeye eğitim kurumları açarak nüfuz alanı elde etmeye başlayan örgüt bunun ardından bölgenin hızlı liberalizasyon sürecinden faydalanarak ekonomik oluşumunu hayata geçirmiştir.
'PUTİN'İN YÖNETİME GELMESİYLE VE İSTİHBARAT TEŞKİLATININ YENİDEN DİZAYN EDİLMESİYLE BİRLİKTE ORTAYA ÇIKARILDI'
Raporda, FETÖ yapılanmasının Rusya'daki faaliyetlerine ülke içerisindeki Türki dillerin konuşulduğu bölgelerde 'Türk Okulları' açarak başladığı belirtilirken "FETÖ, Asya yapılanmasına Rusya'da 1990'lı yılların başında Kuzey Kafkasya'daki özerk cumhuriyetlerden Tataristan'a, Rusya içerisindeki Türk dilli diğer cumhuriyetlere, St. Petersburg'a, Sibirya ve Hakasya'ya kadar her yerde Türk okulları adı altında örgüt kurumlarını açarak faaliyetlerine başlamıştır. 2000'li yılların başında Rusya iç siyasal birliğini sağlamış, devlet başkanı Vladimir Putin'in yönetime gelmesiyle ve ülkenin istihbarat güvenlik teşkilatları yeniden dizayn edilmesiyle birlikte FETÖ'nün yabancı istihbarat servisleriyle ilişkisi ortaya çıkarılmıştır" ifadeleri kullanıldı.
'RUS İSTİHBARATI 2002'DE TESPİT ETTİ'
"2002 yılında Rus İstihbarat Teşkilatı (FSB), FETÖ okullarının Amerikan istihbarat teşkilatıyla doğrudan ilişkisi olduğunu, CIA adına Rusya'nın ulusal çıkarlarına aykırı olarak istihbarat çalışmalarında bulunduğunu, İslam'ın bağlamından koparılmış bir eğitimle Rusya'nın ve Orta Asya'nın yapısına aykırı mezunlar ve elemanlar yetiştirmeye çalıştığını, okullarındaki öğretmen ve öğrencilerin de normal öğretmen ve öğrenci dışında bir asker ve istihbaratçı motifinde yetiştiğini tespit edip, Rusya Yüksek Mahkemesi kararıyla, okulların büyük bir kısmını kapatma kararı vermiştir."
'İKİNCİ ÜLKE ÖZBEKİSTAN'
"FETÖ'nün bölge yapılanmasını çözen ikinci ülke Özbekistan olmuştur" denilen raporda, örgütün Özbekistan'da darbe yapmaya çalıştığı kaydedildi ve "Özbekistan'a 1990'lı yıllarda aynı yöntemlerle sızan örgüt, bir süre sonra Özbek devletinin ve istihbaratının dikkatini çekmiş ve okullarda verilen çarpık eğitimle Özbekistan halkının birliğine aykırı faaliyetler gösterdiği, okullarda çalışan öğretmen ve yetişen öğrencilerin ABD çıkarlarını koruma amacı taşıdıkları tespit edilmiştir. Daha da ötesi 1999 yılında Özbekistan'daki ilk darbe girişiminde Özbek lider İslam Kerimov'a karşı gerçekleştirilen suikast girişiminin arkasında FETÖ parmağı bulunmasının ardından terör örgütünün okulları kapatılmış ve örgüt mensupları sınır dışı edilmiştir. Suikast eylemini gerçekleştirmeye çalışan istihbarat elemanlarının bir kısmı da tutuklanıp cezaevlerine konulmuştur. Fakat o günlerde muhalif lider Muhammet Salih'in Türkiye tarafından korunması ve Özbekistan'a iade edilmemesi sebebiyle ikili ilişkiler en alt seviyeye inmiş ve kopma noktasına gelmiştir. Yani FETÖ ilk darbe girişimini esasen Özbekistan'da gerçekleştirmiş ve 15 Temmuz'da olduğu gibi başarıya ulaşamamıştır. Ancak örgütün Özbekistan'daki darbe girişimi Türk-Özbek ilişkilerini bozmaya yetmiştir" denildi.
'FETÖ, ABD TARAFINDAN KOLLANIYOR'
"FETÖ'nün lideri Fethullah Gülen'in ikametgâhı olması nedeniyle ABD, örgütün hâlihazırda dünya çapında faaliyetlerinin merkezi konumundadır. Örgütün ABD'de yaygın bir okul yapılanması, ticaret ağı ve sahip olduğu milyarlarca dolara ulaşan bir ekonomik hacmi mevcuttur. Bu minvalde, FETÖ'nün ABD'de sayıları 140'ın üzerinde okulu bulunmaktadır. Bu okullarda yaklaşık 60 bin öğrenci eğitim almaktadır. Aynı zamanda ekonomik faaliyetleri vasıtasıyla FETÖ ABD'de yılda 500 milyon dolardan fazla gelir elde etmektedir."
FETÖ'nün Amerikan devletinde ya da devletin bazı kurumları tarafından kollandığına dair güçlü emarelerin olduğunun da belirtildiği raporda, "ABD makamlarının FETÖ'ye ülkesinde yapılanması konusunda izin verdiği görülmektedir. Bu sayede FETÖ'nün ABD yapılanması eğitim, kültür, ticaret ve siyaset alanlarında faaliyetleri mevcuttur" denildi.
FETÖ'nün ABD'deki okullarının sayısının 140'ın üzerinde olduğunun belirtildiği raporda, okulların zaman içinde isim değişikliğine uğradığı ve her yıl yaklaşık 60 bin civarında öğrencinin okuduğu kaydedildi.
Raporda FETÖ'nün ABD yapılanmasıyla ilgili ayrıca şunlar kaydedildi:
'AB ÜLKELERİNİN FETÖ MENSUPLARINA KUCAK AÇMASI VE HER TÜRLÜ KOLAYLIĞI SAĞLAMASI…'
FETÖ'nün AB'deki faaliyetlerine de değinilen raporda, "FETÖ hem Türkiye'nin AB ile geliştirmiş olduğu yoğun ilişkileri hem de AB'nin uluslararası politikada artan nüfuzunu kendi çıkarları minvalinde kullanmayı amaçlamıştır. Bunun yanında özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından AB ülkelerinin gerek topraklarında yerleşik gerekse de Türkiye'den firar eden FETÖ mensuplarına kucak açması ve deyim yerindeyse örgütlenmeleri yönünde her türlü kolaylığı sağlaması terör örgütünün Avrupa'yı küresel örgütlenmesi içerisinde önemli merkezlerinden biri olarak seçmesinin başlıca nedenlerinden olmuştur" ifadeleri yer aldı.
'FAALİYETLERİNİ BÜROKRASİ VE SİYASETTE NÜFUZLU DOSTLARLA DESTEKLEYEREK…'
FETÖ'nün Avrupa'daki örgütlenmesinde en güçlü olduğu ülkelerin Almanya, Avusturya ve Hollanda olduğunun kaydedildiği raporda, örgütün Almanya'da faaliyet yürüttüğü şirket ve vakıfların isimleri sıralandı:
"Eğitim alanından başka FETÖ'nün Almanya'daki sivil toplum faaliyetleri Stiftung Dialog und Bildung vakfı tarafından koordine edilmektedir. Vakıf örgütün Almanya'daki lobi ve halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütme noktasındaki etkinliğiyle dikkat çekmektedir. Bunun yanında Bund Deutscher Institutionen adlı bir başka kurum ise FETÖ'nün Almanya'daki birçok derneği arasındaki ilişkileri yönlendirmektedir.
Örgütün medya sektöründeki faaliyetleri ise World Media Group altında TV programı üretimi, pazarlama, basım-dağıtım ve yayıncılık gibi kollara ayrılmıştır. TV programı üretimini Peyk Media GmbH, pazarlamayı Tuwa Media GmbH, basım dağıtımı Sun Print & Vertriebs Gmbh, yayıncılığı Zukunft Medien GmbH ve World Media Akademi yürütmektedir. Bunlar dışında örgütün Deutsch-Türkisches Journal adıyla yayın yapan bir internet gazetesi mevcuttur.
FETÖ'nün iş dünyasındaki faaliyetleri de Bundesverband der Unternehmervereinigung (BUV) adlı bir çatı kuruluş altında devam etmektedir. Kuruluş örgütle ilişkili küçük ve orta ölçekli 3000'den fazla işletme ve şirketin faaliyetlerini koordine etmektedir."
'ÜST DÜZEY SİYASİLERE ULAŞMA ARACI OLARAK KULLANILMAKTADIR'
Avusturya'yla ilgili olarak raporda "Eğitim alanındaki faaliyetler Friede-Institüt für Dialog adlı ve başkanlığını Yasemin Aydın'ın yürüttüğü bir sözde düşünce enstitüsüyle desteklenmektedir. Enstitü esasen bir propaganda merkezi olmakla birlikte FETÖ'nün Avusturya'da üst düzey siyasilere ulaşma aracı olarak kullanılmaktadır" satırları yer aldı.
FETÖ'nün Hollanda'da 2 lise, 7 ilkokul ve 1 dershanesinin bulunduğunun belirtildiği raporda, şu ifadeler yer aldı:
"15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ'nün Hollanda'da yapılanması önemli darbeler yemektedir. Darbe girişiminin hemen ardından Hollanda'daki FETÖ okullarından 600 öğrenci ayrılırken, bu sayı günümüze kadar ikiye katlanmıştır. Roos İslami İlkokulu-IBS De Roos'un öğrenci sayısı yetersizliğinden dolayı sene sonunda kapatılacağı açıklanmıştır. FETÖ okullarını kurtarmak için okul isimlerinde değişikliğe gitmiştir. Buna göre Roos İslami İlkokulu-IBS De Roos'un yeni ismi IBS De Horizon İlkokulu; Witte Tulp İlkokulu'nun yeni ismi De Wereldburger; Cosmicus Koleji'nin yeni ismi Lyceum Kralingen olmuştur."
'BÜROKRAT ÇOCUKLARINA YÜKLÜ MİKTARDA BURS'
Örgütün Balkanlardaki okullarında okuyan öğrenci sayısının yaklaşık 20 bin olduğunun belirtildiği raporda, özellikle Arnavutluk'la ilgili satırlar dikkat çekti:
"FETÖ'nün Balkan ülkeleri arasında en güçlü olduğu yerlerden birisi Arnavutluk'tur; FETÖ bu ülkede üst düzey bürokratların çocuklarına yüklü miktarda burs sağlayarak onlarla iletişim kurmuştur; ülkedeki diğer okullara kıyasla örgüte bağlı okulların eğitim seviyesinin daha iyi olduğu söylenebilir. Ülkenin önde gelen iş adamları ve siyasetçilerinin çocuklarına adı geçen okullarda eğitim verilmesi suretiyle FETÖ, ülkenin iş, siyaset ve ekonomi çevrelerinde etkili bir ağa sahip olmaya çalışmaktadır.
Bunların dışında, Arnavutluk'ta bazı devlet üniversitelerinin gazetecilik bölümlerine nüfuz eden örgüt, etkili isimleri kendi özel üniversitelerinde çalıştırarak medyada nüfuz alanı yaratmayı da hedeflemektedir. Bu açıdan ülkenin ilk internet gazetesi olan Gazeta Start'ın da FETÖ'ye ait yayın organı olması dikkat çekicidir."
"FETÖ, diğer Balkan ülkelerinin aksine Yunanistan, Bulgaristan ve Macaristan'da daha sınırlı bir faaliyet alanına sahip olabilmiştir. Örneğin Yunanistan'da gerek Yunan devlet kurumlarının yoğun denetimi gerek Batı Trakya Türklerinin ilgi göstermemesi sebebiyle FETÖ yaygın faaliyet gösterememiştir. Öte yandan Bulgaristan'daki faaliyetlerine 1992'de başlayan FETÖ, burada da Sofya ve Filibe'deki birkaç özel kurs ve dil okulu dışında herhangi bir yapı kuramamıştır."
'ILIMLI İSLAM SÖYLEMİNİ ETKİLİ KULLANMIŞTIR'
Raporda, FETÖ'nün Ortadoğu'da Fransız ve İngiliz etkisine alternatif olarak ABD'nin etkisini yaymayı hedeflediği kaydedildi ve "Kullanışlı bir aparat olarak FETÖ, Ortadoğu ülkelerinde örgütsel faaliyetlerini genişletmesinde ılımlı İslam söylemini etkili kullanmıştır" denildi.
Emniyet raporunda şu ifadeler yer aldı:
"Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini kuvvetlendirdiği dönemde kendilerini Türkiye'nin doğal elçileri olarak sunan örgüt mensupları, faaliyet gösterdikleri ülkelerde okullar açmışlar ve örgüte finansal destek sağlayan şirketler için Pazar yaratmışlardır. Bu kapsamda özellikle, Mısır, Irak, Yemen ve Fas'ta faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bahse konu dönemde FETÖ'nün Körfez ülkelerine ise sirayet etme hususunda zorlandığı görülmektedir."
'GÜLEN, ABD'DEN SINIR DIŞI EDİLMESİ HALİNDE MISIR'A SIĞINABİLİR'
"FETÖ'nün Mısır'daki yapılanması ve faaliyetlerine baktığımızda, mesihçi bir yapı olarak kurulan örgütün başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerin aleyhine istihbarat faaliyetlerinde kullanıldığı görülmektedir.
3 Temmuz 2013'te Mısır'ın seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin dönemin Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah Sisi'nin liderliğindeki darbeyle görevinden uzaklaştırılması sonrasında gerginleşen Mısır-Türkiye ilişkilerinde FETÖ, kendisine alan açıldığını görmüştür. Bahse konu gerginlikten faydalanan FETÖ, Mısır'a istihbari bilgiler sağlayarak Sisi yönetimiyle ilişkilerini kuvvetlendirmiştir. Bu çerçevede, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası İslam İşbirliği Teşkilatı'nın FETÖ'nün terör listesine dâhil edilmesi yönündeki karar tasarısının görüşüldüğü 19 Ekim 2016 tarihli oturumunda tek çekimser kalan ülkenin Mısır olması da tesadüfi değildir.
FETÖ'nün Mısır'daki uzun yıllara dayanan faaliyetleri neticesinde bugün Mısır istihbarat kurumlarıyla da güçlü ilişkilere sahip hale gelebilmiştir. Bu çerçevede, FETÖ lideri Fetullah Gülen'in ABD'den sınır dışı edilmesi halinde Mısır'a sığınabileceği söylentileri de temelsiz değildir. Bu iddiaları doğrular şekilde, Ortadoğu ve Afrika'da faaliyet gösteren FETÖ mensuplarının, 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Mısır'da toplantılar düzenlediği ve bölgedeki faaliyetleri hakkında yeni stratejiler geliştirdikleri belirtilmektedir.48 Söz konusu iddiaların tümü, Türkiye'deki darbe girişimini destekleyen yayınlar yapan Mısır televizyonlarına konuk olarak katılıp Türkiye aleyhinde yorumlarda bulunan FETÖ mensuplarına geçen zamanda yenilerinin eklenmesiyle de örtüşmektedir."
'KIRGIZİSTAN'IN YÖNETİMİNİ ELE GEÇİRMİŞTİR'
'KIRGIZ EMNİYET TEŞKİLATINA SIZDIĞI BİLİNMEKTEDİR'
FETÖ'nün Kırgızistan'da ülke yönetiminin en uç yerlerine kadar sızmış olduğu bölge basınına bakıldığında kolaylıkla anlaşıldığının vurgulandığı raporda şunlar kaydedildi:
"Hatta Kırgız bürokrasisi içerisinde FETÖ'nün, örgüt faaliyetlerini yürütebileceği kişileri önemli kadrolara bile getirebildiği kabul edilmektedir. Örgütün zaman zaman da devletin zaaflarından faydalanarak rüşvetle militanları istedikleri yerlere getirdikleri ya da örgüt lehine olabilecek işleri yaptırdıkları gözlemlenmektedir. Bu minvalde, FETÖ'nün tıpkı Türkiye'de sınav sorularını çalarak devlete sızma stratejisi Kırgızistan'da da uyguladığı ve böylece Kırgız emniyet teşkilatına sızdığı bilinmektedir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'nin baskıları üzerine Kırgız Devleti örgüte ait okullara el konulmuş gibi davranmaktadır. Ancak gerçekte okullar isim değişikliğine giderek FETÖ yapılanmasının içerisinde kalmaya devam etmektedir. Örneği adı Sebat olan eğitim kurumlarının ismi Sapat olarak değiştirilmiş ve okullara devlet bünyesindeymiş gibi bir görünüm kazandırılmıştır."
'ALİYEV'İN ÜLKE İÇERİSİNDE FETÖ İLE MÜCADELESİNDE GÜVENEBİLECEĞİ BAŞKA İSİM OLMADIĞINI…'
FETÖ'nün Azerbaycan'da da ciddi bir tehlike olduğunun belirtildiği raporda ülkedeki yapılanmayla ilgili şu ifadelere yer verildi:
Bugün Azerbaycan devlet bürokrasisi içinde önemli pozisyonlarda olanların birçoğu hala FETÖ konusunun ciddiyetini anlamış değildir. Enerji sektörü başta olmak üzere paranın döndüğü yerleri yönetenlerin birçoğu bugün hala bu bürokratik yapı ile çıkar ilişkisi içindedir. Bu minvalde FETÖ'nün Azerbaycan'daki faaliyetlerine bakıldığında örgütün temel hedefinin Türkiye'den Azerbaycan'a giden öğrenci ve iş adamları olduğu görülmektedir. Bu noktada FETÖ Azerbaycan'daki örgüt mensuplarının önünü açmak için bu ülkeye giden FETÖ mensubu olmayan kişiler itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Ayrıca önemli ihaleler alan Türkiyeli iş adamlarının örgütün taşeron oluşumları tarafından ölüm tehditleri aldığı bilinmektedir. Bu yollarla önünü açan örgüt, Türkiye'de olduğu gibi Azerbaycan'ın da önemli devlet iştiraklerini yönetmeye çalışmış ve bunda bir ölçüde başarılı olmuştur."