ÖNDER İmam Hatipliler Derneği tarafından Kızılcahamam'da düzenlenen Kültür ve Gençlik Politikaları Kurultayı'nın kapanış programına katılan Bilal Erdoğan, son günlerde İngiltere parlamentosunda yaşanan sürece dikkat çekti.
Liderliğin çok iyi tanımlanması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Liderlik, toplumsal değişimin, statüko varken değil statükonun tehlikede olduğu bu huzursuzluk zamanlarında gerçekleştiğini bilmek ve huzursuzluk zamanlarında soğukkanlılığını kaybetmeden o değişimi yönetebilmektir. 16 yılda yaşadıklarımız budur. 28 Şubat dönemini düşünün. Toplumun inançlı kesimine ciddi zulümlerin yapıldığı ve elitist tabakanın istediği gibi bu toplumu değiştirebileceğini düşündüğü huzursuzluk zamanları…Bu zamanların beklediği liderlik, millete hemen huzur getirip işleri yatıştırmak değil, milleti, o huzursuzluğun yeniden yaşanmayacağı yeni bir statükoya kavuşturmak. Dünya 5'ten büyüktür dediğiniz zaman iddialı bir statükoyu hedef olarak önünüze koyuyorsunuz."
YERLİLİK VE MİLLİLİK VURGUSU
Erdoğan, AK Parti iktidarıyla birlikte yerlilik ve millilik vurgusunun ön plana çıktığını ifade ederek, yerlilik ve milliğin 'kazanılan vatan toprağının kaybedilmeden geleceğin inşa edilmesi' olduğunu söyledi.
"15 Temmuz gecesinden önce büyüklerimize sorsaydık, 'Böyle bir şey olur mu?' diye, 'Bu gençlerde nerede o iş' derlerdi. Ama o gece kodlarımızdaki kahramanlığı dışarı çıkarabildik. Bunu nasıl dışarı çıkarabildiğimizi sorgulamamız gerekli. Türkiye'de bundan önce de darbeler oldu, halkın içine sindiremediği işler yapıldı ama halk sokağa çıkıp yenemedi. 15 Temmuz'da ise bunu dışarı çıkarmamızı sağlayan bir açılım sağladık. Bu açılımın, cesur bir liderin önümüze düşmesinden kaynaklandığını düşünüyorum."
Kültür kodlarını tanıyıp korumanın, 'evrensele kapıların kapanması' anlamına gelmediğini söyleyen Erdoğan, gençlerin kültür coğrafyası dışındaki olayları da bilmeleri ve kendilerini geliştirmeleri gerektiğini söyledi.
'SİZE 'GERİCİ, YOBAZ' DİYECEKLER, ONLARA VERECEK CEVABIMIZ ARTIK VAR'
Müslümanların Kur'an'a ve Peygamber'in sünnetine uygun şekilde yaşaması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, "Bizler Müslümanca yaşamak zorundayız. Eğer biz Müslüman gibi yaşarsak, o zaman kimseye bir şey anlatmamıza gerek kalmayacak. Zaten Müslümanlar, yaşadıkları yerler, yaşayışları ve mutluluklarıyla gereken mesajı vermiş olacaklar" diye konuştu.
"Size 'gerici, yobaz' diyecekler. Onlara artık verecek cevabımız var. 16 yıl önce biraz daha zorlanabilirdik ama ben şunu söylüyorum; Türkiye'de imam hatiplilere ya da bugün ülkeyi yönetenlere 'gerici' diyenler, ortaya ne koydu da ilerici oldu? 1950'lerde yerli uçağımızın, arabamızın üretildiğini ve engellendiğini biliyoruz. İlerici geçinenler siz neredeydiniz? Siz aya çıktınız da, birileri sizin paçanıza mı yapıştı? 16 yıldaki büyüme hızımızı Cumhuriyet tarihi boyunca yaşayabilseydik, bugün biz İtalya'nın da Fransa'nın da önünde olacaktık. Türkiye'nin dünya çapında büyük projeleri yapabiliyor olması ve yerli teknolojide de büyük hamlelere imza atabiliyor olması, bize gerici diyenlere verilecek en büyük cevaptır."
GENÇLERE SOSYAL MEDYA İKAZI
Amerika ve Avrupa'nın, insan hakları ve demokrasi konusundaki yaklaşımlarına da değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Filistin'de seçim olduğu zaman sen seçimin sonucunu tanımazsan, Mısır'da darbe olduğu zaman darbeye darbe diyemezsen, kimse senin demokrasi demene de inanmaz. Senin sokaklarında kalkışma olduğunu zaman milleti polis mermisiyle öldürürsen, Türkiye'de kaza kurşunuyla hayatını kaybeden insanlarla ilgili yaptığın hamaset tutmaz. Evrensel değerlerle size bir şey satmaya çalıştıklarında, siz önce kendi değerlerinizi ortaya koyun."