Gelişmeleri Antalya Bilim Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile konuştuk.
‘OBAMA İLE TRUMP ARASINDA GENEL GİDİŞAT MERTEBESİNDE BİR BENZERLİK VAR’
Prof. Tarık Oğuzlu’ya göre önceki ABD Başkanı Obama ile Trump’ın izledikleri yol farklı olsa da amaçları aynı. ABD kamuoyunun da ülkenin iç sorunlarına yönelirken, Ortadoğu gibi coğrafyalardan askeri anlamda uzaklaşıp ilgi alanına Doğu Asya ve Çin’e kaydırmanın söz konusu olduğunu belirten Oğuzlu, Trump’ın da farklı bir üslupla olsa bile bu çizgide ilerlediği görüşünde:
‘TÜRKİYE, RUSYA VE İRAN ARASINDA İVME KAZANMAYA BAŞLAR GÖZÜKEN BİR STRATEJİK İTTİFAK VAR’
“Trump tamamen işadamı mantığıyla olaya bakan ve yerleşik düzeni bozmaya kendisini adamış bir şahsiyet. Mücadeleyi ordu üzerinden mi özel güvenlik şirketleri üzerinden mi yapalım tartışması… Özel güvenlik şirketleri üzerinden de yapılmasının ihtimaller dahilinde olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü işin içinde para var. Daha az asker konuşlandırma var problemli yerlerde. Görevi daha profesyonellere devretme var. Irak’ta da halihazırda Amerikan askeri var. Bunlar danışmanlık kisvesi altında bulunuyorlar. Bulundukları bölgelerdeki güçleri eğitiyorlar. Bu da aslında ona yumuşak bir geçiş. Bu bir yandan var ama şunu da unutmamak lazım. Hala Ortadoğu’da hatır sayılır Amerikan askeri var. Bahreyn’de var. Katar’da Merkezi Komutanlık Karargahı var. Amerika elini ayağını tamamen çekmiş değil. Arap NATO’su yönündeki girişim zaten bahsettiğimiz ‘offshore balancing’ diye tabir ettiğimiz stratejinin bir parçası aslında. Amerika sorumluluklarını devretmeye çalışıyor, elindeki yükü paylaştırmaya çalışıyor. Bunun parçası bu. Obama bunu yaparken klasik Amerikan müttefiklerini küstürerek karşısına almıştı. Çünkü çok fazla İran’a doğru yaklaşmıştı, anlaşma yapmıştı. İran’ı kazanmaya yönelik bir dış politikaydı. Bu İsrail’i küstürdü, Suudi Arabistan’ı küstürdü. Ama Trump tam tersi yönden hareket ederek bu sefer Sünni Arap yönetimlerini, Körfez’deki emirlikleri de işin içine katarak ve biraz da Mısır, Ürdün’ü alarak birleştirip İran’ı dengeleyecekseniz, siz dengeleyin ben de perde arkasından destek vermeye devam ederim tarzında bir yaklaşım bu. Ama aynı çizginin devamıdır bu. Obama ile Trump farklı şekilde davranıyorlar ama hedefleri aynı: Amerika’nın yükünü hafifletmek. Burada kritik şey İran. Çünkü İran’a bakış çerçevesinde de Sünni ülkeler arasında moto mot bir uyuşma olduğunu söyleyemeyiz. Orada da çatlaklar var. Bir İsrail ile Suudi Arabistan’ın haşır neşir olmasını anlıyoruz. Çünkü ikisinde de bir İran düşmanlığı var. Ama Suriye kazanılacaksa bu Sünni ittifakı nasıl olacak? Suriye ile İran arasındaki yakın ilişkiyi biliyoruz. Kuveyt vs. Körfez İşbirliği Örgütü ülkeleri ama arada kalan ülkeler tarafsızlar. İran ile de Sünni ülkelerle de iyi olmak istiyorlar. Çok kolay bir strateji değil İran’ı dengelemek ve Arap NATO’su çerçevesinde atılan adımlar zor. Türkiye, Rusya ve İran arasında her geçen gün daha ivme kazanmaya başlar gözüken bir stratejik ittifak var. Amerika da bundan rahatsız.”
‘ARAP NATO’SU İÇERİSİNDE TÜRKİYE YER ALMAZ’
“Olası bir Arap NATO’su içerisinde Türkiye yer almaz. İki tane keskin blok var. İran ve destekçileri ile Arap NATO’su denilen ülkelerin birlikteliği. Türkiye şu anki konumu itibariyle de herhangi bir kanton içerisinde tam anlamıyla girmiş değil. Bizim Ortadoğu’ya bakışımız İran gibi Suudi Arabistan gibi yerine göre Mısır gibi bölgenin geneline yönelik bir stratejik vizyon ile hareket ettiğimizden kaynaklamıyor. Bizim için önemli olan Suriye’nin kuzeyindeki yapılanma ve bunun Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturmaması. Biz Esad rejimine karşı takip ettiğimiz dış politikada bile nereden nereye geldik. 2015’ten bu yana Binali Yıldırım’ın iktidara gelmesiyle birlikte daha realist bir dış politika gördük. Sünni- Arap ülkeler Türkiye ile İran’ı aynı potada görmek istemezler. Ama Türkiye o resmi de vermek istemez. Türkiye’nin böyle bir derdi yok. ‘Ben İran ile daha fazla yakınlaşayım da Sünni-Arapları karşıma alayım İran üzerinden ne yapacaksam yapayım özellikle Suriye’de’. Bu kadar bodoslamasına bir İrancılık, Türkiye’de yok. İran’a karşı İslam ordusu, Türkiye ile Suudi Arabistan birlikte gibi söylemler popülist söylemler ve iç politikanın gündemini meşgul etmek için oluşturulmuş söylemler. Stratejik bir gerçekliği yok. Ama Amerika’dan bakıldığında şu önemli. ‘Türkiye, İran’a daha fazla yakınlaşacağına ya arada kalsın ya da mümkünse Sünni bloka tutunsun’. İran ile yakın olacağına veya tamamen tarafsız olacağına en azından bize yaklaşsın der. Ama Türkiye bu topa girmez bence. Çünkü Türkiye’nin geleneksel dış politika anlayışına da geri dönmeye başladı. Olaylar çok hızlı aktığı için biz belki bunu göremiyoruz. Ama üç sene öncesinden günümüze olan gelişmeleri teker teker sayıp bakarsanız, daha mütevazi daha ayakları yere basan, bir düşünüp bir konuşan bir lider var. Daha realist, ulusal egemenlik noktasından olaya bakıyor. Böyle bir Türkiye var. Bunu Amerika da görüyor. Bunun önemli bir kazanım olduğunun farkında. Bunu daha da geliştirmesi adına bizi Rusya ve İran’dan biraz uzaklaştırması gerekiyor.”
‘TÜRKİYE, RUSYA İLE ABD ARASINDA DENGE OYUNUNU OYNAMAYA ALIŞMIŞ, BECERİ DE KAZANMIŞ’
Oğuzlu, Rusya ile ABD arasında denge oyununu oynamaya alışmış olan Türkiye’nin bu konuda beceri de kazandığı görüşünde. Türkiye’nin Suriye’de operasyon düzenlemesi halinde Oğuzlu, kapsamının oldukça dar olacağı görüşünde: