‘ABD VE MÜTTEFİKLERİNİN GÖRÜŞ AYRILIKLARININ ÇOK CİDDİ BOYUTLARA VARDIĞI NOKTADA BÖYLE BİR ZİRVE GERÇEKLEŞTİ'
Zirvenin gerçekleşmesinin bile başlı başına "büyük bir başarı" olduğunu söyleyen Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal "Bu zirve, içeriğinden bağımsız olarak, yapılabiliyor olması itibariyle çok önemli bir başarıdır. Ve bu başarı da büyük ölçüde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in izlediği dış politikanın sonucudur. Çünkü ABD son yıllarda müttefiklerini dışlayan bir dış politika izliyor ve ABD ile müttefikleri arasındaki görüş ayrılıkları çok ciddi boyutlara ulaştı. Bu dörtlü zirvenin başlangıcının dayandığı noktayı hatırlamak önemli.Malum, ABD, AB'den ithal ettiği, otomobiller dahil olmak üzere, pek çok ürüne yüksek gümrük vergileri uygulamaya başlamış ve Trump da kullandığı lisanı seviyesiz bir hale getirmişti. Bu sürecin sonucunda ise Almanya ve Fransa, Rusya'yla ABD'den bağımsız olarak bir araya gelip pek çok konuyu görüşmek ve aynı zamanda bölgesel sorunlar üzerinde de görüş alışverişinde bulunmak istediklerini söylediler. Alman siyasetçiler, ABD'nin bölgedeki dış politika ve ekonomi politikalarının parçası olmak zorunda olmadıklarına işaret ederek Rusya'yla sermaye, teknoloji ve yeraltı ve yer üstü kaynaklarını birleştirerek katma değer yaratmak istediklerini söylediler. Aynı görüşler Fransa tarafından da tekrarlandı. Zirve böyle bir bağlamda gerçekleşti" ifadelerini kullandı.
‘BU ZİRVE, BAZI GÖRÜŞ FARKLILIKLARINA RAĞMEN FEVKALADE ANLAMLI'
Zirvenin dünyanın çok kutupluluğa gidiş süreci için önemli olduğunu savunan Ünal "Zirve, önce üçlü olarak düşünüldü. Ancak daha sonra Rusya Lideri Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında BRICS Zirvesi esnasında gerçekleşen görüşme esnasında zirvenin dörtlü yapılmasına karar verildi. Bu zirve, bir süredir gerçekleşemiyordu ancak sonunda gerçekleşti. Bu sebeple de zirve içeriğinden bağımsız olarak fevkalade büyük bir öneme sahip. Önümüzdeki yıllarda tarihçiler ve uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından dünyanın çok kutupluluğa gidiş süreci incelendiğinde, bu zirvenin çok önemli kilometre taşı olduğu anlaşılacaktır" diye konuştu.
‘BU TOPLANTININ SONUÇLARI TÜRKİYE AÇISINDAN AB'YE GİRMEKTEN BİLE DAHA ÖNEMLİ'
Dört ülkenin de Suriye'de siyasi çözüm konusunda mutabık olduklarına işaret eden Ünal "Ancak bazı farklılıklar var. Fransa ve Almanya, Suriye'nin kesin olarak yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Rusya, bu konuda bağlayıcı açıklama yapmaktan kaçınıyor ki bence bu doğru. Türkiye ise olası yeni bir anayasada PYD'nin elde edebileceklerini düşünerek konuya mesafeli yaklaşıyor. Ancak Türkiye, Esad'la ilgili ideolojik saplantıdan içerideki seçmen varlığı sebebiyle çıkamadığı için Rusya'nın pozisyonuna henüz gelebilmiş değil. Bu farklılıklar henüz sürse de dört ülkenin toprak bütünlüğünde mutabık kalması önemli. Yine de bu açıklamaların, yanıltıcı olabileceğini de unutmamak lazım. Mesela Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğü ve egemenliği var ama yönetilmez hale gelmiş bir devlet yapısı var. Dolayısıyla egemenlik ve toprak bütünlüğü vurgusu tek başına bütün sorunların çözümü anlamına gelmeyebilir. Ama en azından bu dört ülkenin artan şekilde bir araya gelecek olmaları ve ortak yatırımlara imza atabilecek olması önemli. Bence bu dörtlü Türkiye açısından Avrupa Birliği'ne girmesinden bile çok daha önemli. Çünkü AB'nin patronları ve Rusya'nın ekonomik ve ticari ilişkilerle ortak yatırımları görüşmelerinde Türkiye'nin de yer alması önemli. Zira bu zirve taraflar arasındaki ekonomik ilişkilerin ve ortak yatırımların artacağına işaret ediyor" diye ekledi.
‘ZİRVE, KARARLARIN UYGULANABİLMESİ AÇISINDAN CENEVRE'YE GÖRE DAHA FAZLA UMUT VAAT EDİYOR'
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan'a göreyse zirve, Suriye'de çözüm adına "tek başına umut vaat etmese de, siyasi çözümün önünün açılması ve Astana'nın kazanımlarının Cenevre'ye taşınması için" bir rol üstlenebilir:
Dörtlü zirvenin, kararların uygulanabilmesi açısından Cenevre sürecine göre daha fazla umut vaat ettiğine işaret eden Orhan "Dörtlü zirveye, sınırlı sayıda ülke katıldı ve bu ülkelerin hepsi etkili ülkeler. Bu yüzden dörtlü zirve, Cenevre görüşmelerine göre kararların uygulanabilmesi açısından daha fazla umut vaat ediyor. Çoklu mekanizmalardan ziyade Astana gibi az aktörlü ve belli konuların çözümüne odaklanmış mekanizmaların çok daha başarılı olduğunu gördük. Dörtlü zirvede de benzer bir nitelik var" dedi.
‘DÖRTLÜ ZİRVE, ZİRVELER SİLSİLESİ TETİKLEYECEK Mİ, BAKMAK LAZIM'
İdlib'deki yeni durumun Fransa ve Almanya'yı da rahatlattığına değinen Orhan "Türkiye ve Rusya'nın İdlib konusunda anlaşması, Fransa ve Almanya'ya da büyük bir rahatlık getirdi. Bu yüzden iki ülke de Türkiye'ye verdikleri desteği göstermiş oldu. Her iki ülkenin İdlib'de sağlanan uzlaşının devamı konusunda isteklerini beyan etmesi, Türkiye'nin de elini rahatlattı. Ama görüş farklılıkları sürüyor. Rusya, ‘teröristler temizlenmediği takdirde operasyon seçeneğinin masada olduğu' vurgusuna devam etti. En önemli husus ise bu toplantının tek bir zirve olarak mı kalacağı yoksa seri zirvelerin mi gerçekleşeceği. Bu yüzden meselenin geleceğine dönük temkinli yaklaşımda bulunmakta fayda var" diye ekledi.