Hıncal Uluç "Arda!.. Vuran kazanıyor!. Saldırın!." başlığıyla yayımlanan yazısında "Arda'nın birbiri ardında yaptıklarının mazur görülecek yanı var mı?. Adam bir yaptığından ve sonucundan ibret almıyor, yenisini, daha beterini yapıyor. O zaman vuranlar da daha beter vurmaya başlıyorlar" ifadesini kullandı.
— Ben Arda'yı daha genç takımdayken tanıdım. Onu seyretmeye Florya'ya, Beylerbeyi sahasına giderdim. Müthiş yeteneğinin yanında herkesin sevgilisi bir çocuktu. Kampta akşam yemeklerinden sonra herkes etrafında toplanır, yaptığı şakalar, taklitlerle herkesi güldürürdü. Hele bir Fatih Terim taklidi yapardı, Fatih Hocam hayatında ona güldüğü kadar hiçbir şeye gülmemiştir.
— Ama Fatih Hocam dahil hiç ama hiç kimse "Ne oluyor bu çocuğa" demedi. Hocalar demedi. Kulüpte, Federasyon'da yöneticileri demedi. Başakşehir Kulübü, başkanı, yönetimi, hocası bile sahiplenmedi Arda'yı. "Cart" diye 2.5 milyon lira ceza. Sonra da "Davanın sonunu bekleyeceğiz."
— Bekleyeceksen gerçekten, o 2.5 milyon ceza ne? Mahkemeden evvel sen mahkum etmiş olmuyor musun, o zaman? Ya da açıklasana "2.5 milyon lira sabahın dördünde, o adı bile karanlık mekanda olmanın cezasıdır". Eee! Burak da o saatte orada. Trabzon ona niye 2.5 milyon kesmiyor?.
— Yani palavra. Başakşehir Arda'ya değil, adı bin türlü rezillikle anılan, evli kadınla Akmerkez'de haltlar karıştırıp yuva yıkan sabıkalı adama inanmış ve hükmünü kesmiş. Bu, o demek!