Suriye'de olayların patlak verdiği 2011 yılından bu yana Şam yönetimini denklem dışı bırakacak her türlü müdahaleye karşı kararlılığını sürdüren Rusya'nın, Suriye'de askeri operasyonlara başladığı 30 Eylül 2015 tarihinin üzerinden 3 yıl geçti.
Bugün gelinen noktada, Rusya'nın sahadaki askeri hamlelerini destekleyen diplomatik adımlarının da etkisiyle, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ABD ve PYD'nin varlık gösterdiği Fırat'ın doğusu, yine ABD'nin bulunduğu El Tanf bölgesi ve Menbiç dışında kalan neredeyse tüm topraklar üzerinde yeniden hâkimiyet sağladı.
Yine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın inisiyatifiyle, El Nusra da dâhil olmak üzere militan grupların İdlib'den çıkarılması konusunda anlaşmaya varıldı; böylelikle Suriye'deki bir düğümün daha çözülmesi yönünde ilk kez ciddi manada beklenti oluşmuş oldu.
SURİYE'NİN YÜZDE 1'İNDEN AZINA SIKIŞAN IŞİD
Rusya'nın Suriye'ye müdahil olduğu 3 yılı Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı emekli Amiral Soner Polat ile İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Naim Babüroğlu, Sputnik'e değerlendirdi.
'RUSYA'NIN SURİYE'YE ASKERİ OLARAK MÜDAHİL OLUŞU, SURİYE AÇISINDAN DÖNÜM NOKTASIDIR'
Rusya'nın Suriye'ye müdahil oluşunun 'uluslararası kurallara uygun olarak yasal ve meşru' olduğunun altını çizen Polat, "Rusya, BMGK'nın daimi üyesi olduğu için Suriye lehinde çok önemli diplomatik rüzgarların esmesine neden oldu. Ayrıca o dönem göçmen sorunuyla uğraşan Avrupa, Rusya'nın bu müdahalesinin o soruna da bir çözüm olabileceği umuduyla, Rusya'nın karşısına çıkmadı. Böylece o bölgede yeni bir dönem başladı" diye konuştu.
'HALEP'İN SURİYE KONTROLÜNE GEÇMESİ VE AMERİKA'YA KARŞI DÜZENLENEN FIRAT KALKANI HAREKATI…'
Rusya'nın 'dünya süper gücü' olarak Suriye'ye üstün bir hava desteği sağlamasının önemine işaret eden Polat, şöyle devam etti:
İdlib'de çözüme gidildiğini ve Suriye'nin yakın zamanda yalnızca "Fırat'ın doğusundaki sorunlarla" uğraşan bir ülke konumuna geleceğine değinen Polat "Fırat'ın doğusunda önemli kırılmalar yaşanacak olsa da Rusya'nın müdahalesi başlı başına bir kırılma noktasıdır. Üstelik bence bunun yalnızca stratejik değil, jeopolitik boyutta da önemli yansımaları olmuştur. Ayrıca Rusya'nın bu müdahalesinin sonucunda inanılmaz bir şekilde gelişen olayların patlak vermesiyle NATO üyesi Türkiye ile Rusya arasında, zaman zaman sıkıntılar yaşansa da, genel olarak anlayış birliğinin doğmasına neden olmuştur. Hatta uçak krizi bile hızla çözüldü" diye ekledi.
'RUSYA, LİBYA'DA YAPTIĞI HATAYI SURİYE'DE YAPMADI'
İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Naim Babüroğlu, Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığının Suriye'deki tablo açısından sonuçlarını şu sözlerle değerlendirdi:
'TÜRKİYE, RUSYA VE İRAN, SURİYE'DE ARTIK ABD'DEN BAĞIMSIZ POLİTİKA İZLEYEBİLİYOR'
Rusya'nın yürüttüğü askeri operasyonun yanı sıra siyasi inisiyatifi de ele geçirdiğine işaret eden Babüroğlu, şunları söyledi:
'RUSYA'NIN STRATEJİK ADIMLARININ SONUCUNDA ARAP NATO'SU DOĞUYOR'
Rusya'nın bölgede sağladığı üstünlüğün sonucunda ABD öncülüğünde bir ‘Arap NATO'sunun' kurulmakta olduğuna işaret eden Babüroğlu, "ABD şu anda MESA adıyla bir Arap NATO'su kurma aşamasına gelmiştir. MESA'da yer alacak ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Umman, Mısır, Ürdün ve ABD olarak belirlenmiştir. Buradaki maksat ise, NATO'nun müdahil olamadığı Suriye, İran ve Irak gibi ülkelerdeki operasyonlarda bu ‘Arap NATO'sunun' müdahil olabilmesi ve ABD'nin bu şekilde çıkar sağlamasıdır" diye ekledi.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.