Bazı uzmanlar, yaklaşık 10 sene önce Davos’ta meydana gelen tarihi “one minute” çıkışını hatırlatarak, New York’ta bunun tekrarını görebileceğimizden söz etmeye başladı. Ancak ilerleyen saatlerde Erdoğan’ın salondan ayrılmasıyla ilgili açıklık getirilince ortam sakinleşti. Yine de bu olay, Rus basınında oldukça geniş bir yankı buldu.
Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’na hitabına gelince, Rus basını özellikle şu mesajlara dikkat çekti. Birincisi, BM’de yapısal reform çağrısı; ikincisi, ABD’nin politikalarından duyulan rahatsızlık ifadeleri; üçüncüsü, Suriye krizinin çözümü ile ilgili açıklamalar.
30 milyonu aşkın tirajı olan ‘Komsomolskaya Pravda’ gazetesinde Erdoğan’ın BM’nin reform ihiyaçları ile ilgili dünkü açıklamaları, ‘Erdoğan: BM Güvenlik Kurulu daimi üyelerinin sayısı artmalı’ başlıklı haberle ele alındı. Söz konusu haberde Erdoğan’ın, “Güvenlik Konseyi başta olmak üzere Birleşmiş Milletlerin yapısında ve işleyişinde kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz. Onun içindir de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken de insanlığın ortak vicdanının sesi olduğumuza inanıyoruz” sözlerine yer verildi.
Rusya’nın resmi gazetesi ‘Rossiyskaya Gazeta’, Erdoğan’ın, ABD’nin son dönem politikaları ile ilgili özellikle şu açıklamaları üzerinde durdu: “Ticaret savaşları her dönemde insanlara zarar vermiştir. Ekonomik yaptırımların silah gibi kullanılması karşısında hiçbirimiz sessiz kalamayız. Dünya ticaret düzeninin tek taraflı bozulmasına karşı herp birlikte çalışmalıyız. Kaos çıkarmak kolay, düzeni sağlamak zordur. Bugün bazı ülkeler ısrarla kaos çıkarmaya çalışıyor. Umudun kaybolduğu dünya düzeni kadar büyük tehlike yoktur… Ülkemize yönelik baskı ve ithamlar haksızlıktır. Bizimle aynı perspektifi paylaşan ülkelerle bu siyasi ve ekonomik kaostan dünyayı kurtarabileceğimize inanıyoruz…”
Suriye krizinin çözümü ile ilgili Rusya’nın bağımsız gazetesi sayılan ‘Nezavisimaya gazeta’, Erdoğan’ın özellikle şu açıklamalarını göz önünde bulundurdu: “Dünyadaki ülkelerin pek çoğunun bünyesindeki radikal grupları ihraç ettikleri bir yer haline dönüşen Suriye’deki gelişmeler karşısında da aktif bir tutum içindeyiz. Gerek Cenevre ve Astana süreçlerine verdiğimiz destekle gerekse sahada oluşturmayı sürdürdüğümüz güvenli bölgeler aracılığıyla, Suriye’nin yeniden huzurlu bir yer haline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz… Son olarak Rusya ile birlikte imzaladığımız Soçi Mutabakatıyla rejimin 3,5 milyon sivilin yaşadığı İdlib çatışmasızlık bölgesine yönelik kanlı saldırılarının önüne geçtik… Suriye’de barışa ve siyasi çözüme giden yolu açık tuttuğumuza inanıyoruz…”