‘DEPREM ENGELLENEMEZ, YAPABİLECEĞİMİZ TEK ŞEY DEPREM ZARARLARININ AZALTILMASI'
Bir Japon vatandaşının afete yönelik davranışıyla, Türk vatandaşının algıları çok farklıdır. Onları çok küçük yaşlarda eğitiyorlar, afet planlamaları hazır. Deprem öncesi ve sonrasında neler yapacakları belli. Türkiye'de yaşayan yabancı ülke vatandaşları Kandilli'yi ziyaret ediyorlar. İnsanlar mantık olarak hazırlar. Olası bir Marmara depreminde nereye gidecekleri, kimlerle konuşacakları ve eylem planları hazır. Bu bir kültür meselesi ve algı meselesi. 99'a göre iyi durumdayız ama yüzde 100 hazır değiliz.
Deprem bir doğa olayı ve biz doğaya karşı gelemiyoruz. Türkiye'nin yüzde 90'ı deprem riski taşıyor. Yapabileceğimiz tek şey deprem zararlarının azaltılması. Depreme karşı güvenli olmayan yapı stokunun güvenli hale getirilmesi. Mevcut ismiyle kentsel dönüşüm bu. Bir binayı yıkıp yerine yenisini yapmakla değil, ada bazında mahalle bazında ilçe bazında makro ölçekli şeylerin yapılması lazım. Vatandaş da daha bilinçli olmalı. Bir daire verip iki daire almaktansa daha sağlam binalar için bakmalı, mantaliteyi değiştirmeli. Hiçbir şey insan hayatından daha pahalı değil.
Biz toplum olarak kaderciyiz. Tabii ki bazı şeyleri kadere bırakmak gerekiyor. Ama yapabileceğiniz her şeyi yapmanız lazım. Allah bir akıl vermiş, onu kullanmak lazım. 30 farklı deprem senaryosu çalıştık. Marmara fayının kalbine deniz tabanı sismometreleri koyduk, fayı çok hassas olarak inceledik. En küçük hareketi bile inceledik. Bu fayın parçalarının homojen olmadığını farklı özelliklere sahip olduğunu öğrendik. Senaryoların bilimsel toplantılarda tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunların halka anlatılmasıyla bir yere varamayacağımızı biliyoruz. 7.2 olsa ne olacak, 7.3 olsa ne olacak. Vatandaşa yansıması için çok büyük bir fark yok. 7 üstü deprem yıkıcı olacak. Şu gerçek var: Marmara fayının tek parça olarak kırılma ihtimali çok düşük."