‘TÜRKİYE 50 YILLIK NATO ÜYESİ BUNA RAĞMEN SURİYE'DE TERÖR ÖRGÜTÜNE 5000 TIR YARDIM YAPTILAR'
Türkiye'nin 50 yıllık NATO müttefiklerinin karşılığını göremediğine işaret eden Safi "Türkiye, samimi bir müttefik olarak 50 yıl NATO ittifakı içerisinde yer aldı. Ama NATO'dan 50 yıllık samimi müttefikliğinin karşılığını göremedi. Rusya-Türkiye krizi çıktığında NATO, Türkiye'yi koruyamayabileceğini ifade etti. Onu bırakın, bizim düşmanlarımız olan, terörist olarak gördüğümüz, terör listelerinde olan ve 50 bin kişinin ölümünden sorumlu bir örgütün Suriye uzantısını desteklediler. Bu terör örgütüne 5000 TIR silah yardımı yapıldı. Bu durum, değil Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin Türk vatandaşlarının bile kabullenemeyeceği bir durum. Öte yandan, Rusya'yla yapılan işbirliği sayesinde Türkiye, Suriye'deki büyük mücadele alanında kendi menfaatleri doğrultusunda bir alan bulabildi. Türkiye gibi bir ortağı yanına almak tabii ki Rusya'nın da elini güçlendirdi. Bu işbirliğinin uzun vadede iki tarafa büyük katkısı olacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
‘S-400 NATO ÜLKESİNİN GÜVENLİĞİNE DÖNÜK BİR PROJE'
Türkiye'nin Doğu ve Batı arasında denge gözetmesinin gereğini savunan Safi "Ancak bu demek değil ki NATO'yu tamamen gözden çıkarmalıyız. Bu bakış açısı da yanlış. Bir yanda F-35 projesi var. Türkiye'nin bu dev projenin hem ortağı hem tedarikçisi hem de müşterisi olması da ülke açısından çok ciddi bir avantaj. Ancak Türkiye'ye kolaylık, imkan veya millileştirmeye yönelik adımlar sağlanmazsa Türkiye, S-400 gibi önemli bir başka projeye de el uzatabiliyor. Yani Türkiye'nin pozisyonunun sağlamlaştırarak yoluna devam etmesi lazım. S-400 projesi, bir NATO ülkesinin hava savunmasına destek verebilecek bir proje ve NATO müttefiklerinin de çıkarlarını koruyabilecek bir proje bu. Biz bunu böyle görüyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin bugün halen Doğu ve Batı arasındaki mücadeleye sahne olduğuna işaret eden Safi "Coğrafya kaderdir. Türkiye'nin dış politikası Finlandiya veya İzlanda'nın dış politikasına benzemesi düşünülemez. Çünkü 2000 yıldır bütün mücadele Anadolu topraklarındadır. Bugün de Batı-Doğu mücadelesi (burada) devam ediyor. Biz bu mücadelenin fay hattındayız. Ancak Türkiye, Batı'nın jandarması olarak kalmayı artık kabul etmiyor, bunun ötesine geçmeyi hedefliyor. 80 milyonluk bu ülke artık bu pozisyonun ötesine geçmek istiyor" dedi ve şöyle devam etti:
"Sorun tam da burada ortaya çıkıyor. Batı ve eski ortaklarımız Türkiye'nin bu yeni pozisyonunu anlamakta zorlanıyorlar, bu durumdan rahatsızlar. Bu durumu artık kabul etmeliler. Türkiye, bu coğrafyada kendine alan açmak istiyor. Bu coğrafyada Türkiye'nin daha aktif olması kadar doğal bir şey olamaz. Cin, bir kere şişeden çıktı. Batı, Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti değişirse, Türkiye'nin bu vizyonu değişir gibi düşünce içinde. Böyle bir şey yok. Çünkü bu yeni durum, bir lider veya partiyle değil, toplumsal dinamizmle, toplumun isteğiyle oluştu. Bu değişimi durdurmak veya şekillendirmeleri kolay değil."
"Türkiye, ne Batı'ya ne Doğu'ya sırtını çevirmeli" diyen Safi "Çünkü iki taraftan biriyle kapalı bir iş birliğine girerse tarihsel bir hata yapar. Türkiye'nin Rusya, Çin ve İran'la askeri, ekonomik ve toplumsal olarak eskisinden çok daha fazla yakın bir ilişkiye girmesi ama aynı zamanda Batı'ya da sırt çevirmemesi lazım" diye konuştu.
Rusya'nın batılı ülkelerden farklı olarak hiçbir zaman Türkiye'yi Doğu ve Batı arasında bir tercihe zorlamadığının altını çizen Safi "Rusya'daki dostlarımız bana hiçbir zaman, ‘NATO'yu bırakın' gibi bir tutum içerisinde olmadı. Türkiye'nin Batı'yla işbirliği 200 yıllık bir süreç. Rusya belki de bunun da farkında olduğu için bunu söylemiyor. Bu süre zarfında Türkiye'nin ekonomisi, teknolojisi, finansı Batı'ya endeksli. Türkiye bunlardan vazgeçmemeli. Yapması gereken S-400 Akkuyu Nükleer Santrali gibi konularda adım atmalı. Aynı şekilde hava savunma sistemi konusunda da…" dedi ve şöyle devam etti:
‘TÜRKİYE ARTIK SALT MÜŞTERİ DEĞİL, HERONLARDA YAŞANAN SIKINTILARI BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMİYOR'
"NATO'nun bizi korumaya yönelik bir savunma sistemi kurmadı. Kürecik'teki radarı Batı'nın kendini korumaya yönelik sistemi. Türkiye'nin kendi koruyacak sisteme ihtiyacı var. Ayrıca, sadece bu sisteme sahip olmak, birilerine müşteri olmak doğru bir yol değil. Türkiye artık bunu istemiyor. Türkiye, kara, deniz, hava savunmamı sadece satın almak değil birlikte üretmek istiyorum" diyor. Diyorlar ki ‘biz sana bu ürünü verdik ama sen bunu kapağını bile açamazsın'. İsrail'den alınan Heronlarda da durum aynıydı. Devasa paralar verildi, üstüne üstlük terörle mücadele süreçlerimizde ciddi sıkıntılar yaşadık. O Heronlarla Türkiye'ye bilgilerin yanlış, eksik ve geç geldiği yönünde yazılar okuduk. Şimdi, F-35 alacaksın, yarın öbür gün bir savaşta istediğin gibi kullanamayacaksın. Bu yol, yol değil. Tayyip Erdoğan gitse de Türkiye artık bu yolundan dönmeyecek."