‘İSRAİL 'BÖLGENİN KABADAYISI BENİM' DEMEYE ÇALIŞIYOR'
Güvenlik Uzmanı Doç. Dr. O. Can Ünver, Breaking Defense dergisinde yayınlanan makalenin dezenformasyona dayalı olduğuna işaret etti. Ünver "Türkiye, son dönemde dış politikada artan bir şekilde kendi çıkarları doğrultusunda özgürce hareket etmeye çalışıyor. Bu sadece Amerika değil diğer Batılı ülkeler tarafından da yadırganan bir durum ve Türkiye, çeşitli eleştirilere maruz kalıyor. İsrail ise ‘Batı'nın aslında en önemli sözcüsü benim' ‘Buranın kabadayısı benim' demeye çalışıyor. Makale, bütün o bilinen suçlamaları tekrarlamış. Döndürülüp dolaştırıp sözü Rusya'dan alınacak savunma sistemine getiriyor. Bence asıl mesele, Türkiye'nin hem ekonomik, gücü, nüfus gücü bakımından, bölgedeki stratejik konumu ve Arap ülkeleriyle ilişkileriyle İsrail'i ürkütüyor olması. Türkiye'nin Batı karşıtı haline geldiği savı kesinlikle doğru değil. Zaten makaleyi kaleme alan kişinin kendisi bile, Türkiye, Fransa ve İtalya uzun menzilli hava savunma sözleşmesine işaret ediyor" dedi.
F-35'lerin Türkiye'nin de içinde bulunduğu bir konsorsiyum tarafından imal edildiğini hatırlatan Ünver "Türkiye bu işin tam ortasında. Trump'ın bu tür kışkırtmalar veya provokasyonlarla Türkiye'nin derinliğinden vazgeçecek bir adım atacağına inanmıyorum. Amerika Birleşik devletleri İncirlik ve Kürecik üslerinden vazgeçmek istemiyordur. Bence bu, provokatif ve dezenformasyona dayalı bir makale. Herhangi bir kıymet-i harbiyesi yok. Amerika'nın böyle akılsız bir tutum içerisinde olacağını sanmam. Çünkü geçmişte böyle tavırlardan kendileri de zarar gördü. Türkiye'ye yönelik Soğuk Savaş dönemindeki ambargodan kendileri de zarar gördü. ‘Kötü komşu insanı ev sahibi yapar' misali, Türkiye o dönemden sonra savaş sanayisine yöneldi. Kısacası, makale üzerinde çok durulmayacak bir makale" diye konuştu.
‘AMERİKA VE İSRAİL TÜRK ORDUSUNU YOK ETMEYİ HEDEFLEYEN TATBİKAT PEŞİNDEYKEN TÜRKİYE FİİLEN NATO'DA SAYILAMAZ'
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise, son dönemde yaşananların sonucunda Türkiye'nin "artık bir NATO ülkesi sayılamayacağına işaret etti. ABD ve İsrail'in Türk ordusunu hedef alan operasyonlar yaptığını ve bu şartlar altında Türkiye'nin artık fiilen bir NATO ülkesi olmadığını söyleyen Perinçek "Biz NATO'dan ayrılmayı 60 yıldan beri savunuyoruz. Ama NATO da Türkiye'yi boşamak istiyor. Zira NATO, bir süredir Türkiye'yi doğrudan hedef alıyor. Hatırlarsınız, Norveç'te gerçekleştirdiği tatbikatta NATO'nun hedefinde doğrudan Atatürk ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı vardı. Ayrıca, Amerika, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs şu aralar sürekli Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve ordusunu hedef alan tatbikatlar yapıyor" dedi. Perinçek şöyle devam etti:
"En son 19-29 Mart arasında, bu dört ülkenin gerçekleştirdiği tatbikatta, Amerikan ve İsrail zırhlılarıyla Yunan gemilerinin namluları yine Türkiye'ye çevrilmişti. Ve o tatbikatın adı da ‘Noble Dina' (Soylu Dina) idi. Biz bu tatbikat neyin nesi diye araştırdığımızda, cevabı Tevrat ve İncil'de bulduk. Hz. Yakup'un ilk karısı Lea'dan olan kızıdır. Kenanlı (Filistinli) prens Şekem, Dina'yı kaçırıp tecavüz ediyor. Bunun üzerine Dina'nın ağabeyleri yani Hz. Yakup'un oğulları, kız kardeşlerinin intikamını alıyorlar. Kenan ilindeki bütün erkeklerin, erkekliklerini kesip hepsini öldürüyorlar. Bu tatbikatın ismiyle Dina'nın Kıbrıs olduğu ifade edilmeye çalışıyorlar. Ve ‘Türkiye, Kıbrıs'a tecavüz etti' imasında bulunuyorlar. Dina'nın ağabeyleri olan Amerika ve İsrail'in de Türkiye'nin ordusunu yok etmeyi amaçlayarak intikam peşinde olduğunu anlıyoruz. Kısacası, Türk ordusunu yok etmek için tatbikat yapıyorlar. Bu ne demek? Türkiye fiilen NATO üyesi değil zira hedef alınan, düşman görülen ülke pozisyonunda demek. Türkiye ile ABD karşı karşıya gelmiş durumda."
NATO'nun Türkiye'ye yönelik tehdit olduğunun altını çizen Perinçek "NATO'nun en büyük marifeti, Gladyo'yu NATO devletlerin içine yerleştirmesi. 15-16 Temmuz'da (2016) yaşananlar, NATO Gladyosu ile Türk ordusu arasındaki hesaplaşma, yani savaştı. 240'ın üzerinde şehit verdik. Aynı NATO, PKK'ya 5 bin TIR silah verdi. O nedenle Türkiye'nin NATO'dan ayrılması kaçınılmaz. Aynı zamanda NATO'nun Türkiye'yi aforoz ettiğini görüyoruz. Bu aforozun eyleme dönüşmesi kaçınılmaz. Artık gerçeği görmeliyiz. Ve bence NATO'dan Türkiye'ye gelen tehditler ülkenin uyanışını sağlıyor. Sonuçta Türkiye'nin düşmanlarına kucak açması, onların üs kurmasına göz yumması, gelecek açısından güven veren bir durum değil" ifadelerini kullandı.
Perinçek "NATO, Türkiye'yi tehdit ediyorsa, kendimi aldatmamalıyız. Bu gerçeği görmeliyiz. Türkiye'ye silah verilmemesi yönündeki baskılar ve bu baskıların gerçeğe dönüşmesi,Türkiye'nin kendine gelmesini sağlıyor. Sonuçta, Türkiye'nin kendi düşmanını İncirlik ve diğer yerlerde bağrında tutması, Türkiye geleceği açısından güven veren bir durum değil. Bu tür tehdit, baskı ve silah ambargoları Türkiye'nin uyanmasını sağlayan gelişmeler olarak görülebilir"dedi.
‘TÜRKİYE DOSTLARINI VE TEHDİT GÖRDÜKLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR'
ABD'nin Türkiye'yi S-400 alımı sebebiyle sürekli hedef aldığının hatırlatılması üzerine Perinçek "S-400 alımı, basit bir silah alımı değil. Bu karar ‘Domatesi hangi manavdan alsam?' gibi bir karar değil; Türkiye'yi NATO'nun silah standartları ve silah denetiminden de çıkarmaya başlayan bir karar. Stratejik olarak, Türkiye tehdit kavramını ve dostlarını değiştiriyor ve sırtını Amerika'ya dönüyor. Bu çok önemli. S-400, Türkiye'nin yeni bir savunma stratejisine girdiğinin açık göstergesi. Türkiye'nin NATO'dan çıkması ise kaçınılmaz. Zaten Türkiye, resmen NATO'da bulunsa da fiilen NATO'dan çıkmış durumda. Türkiye, çoktan NATO'dan atılmış durumda. Türkiye artık Amerika'nın Kürdistan planına karşı bölge ülkeleriyle Batı Asya ve Avrasya ülkeleriyle birleşmeye başladı" ifadelerini kullandı.
ABD'nin "büyük bir bocalama" halinde olduğunu savunan Perinçek "Amerika inisiyatifi kaybetti. Eskiden Türkiye'de istediği partiyi iktidar yapıyordu. Ama artık başaramıyor. Hem 2015 seçimlerinde hem darbe planlarında hem de 24 Haziran seçimlerinde başarısız oldu. Kurguladığı proje tutmadı. Tekrar kaybetti. Amerika'nın Türkiye'de belirleyici olduğu, yön tayin ettiği dönemler geride kaldı. Bir grup, tehdit baskı gibi yöntemleri öne çıkarırken, diğer grup Türkiye'yi kaybetmemenin Amerika açısından vahim sonuçları olacağını düşünerek Türkiye'yi yumuşak güçle ülkeyi hizaya getirmeye çalışıyor. Trump bunun ne tarafında ben bilmiyorum. Ama Amerikan hakim güçleri arasında bu iki eğilimin zaman zaman ortaya çıktığını görüyoruz. Bu aslında Amerika'nın bocaladığını gösteriyor. Bocalasınlar, bocalaya bocalaya batacaklar" diye ekledi.