Türkiye seçimlere giderken Amerikan basınında, Erdoğan'ı hedef alan çok sayıda yazı kaleme alındı. ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan için "tehlikeli şahıs" dediği yazı buna yalnızca bir örnek. Foreign Policy'de yayınlanan ve "Türkiye yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü. Despotluk. Terörizm. İç savaş. Ufukta, zorla bölünme gibi senaryolar var" ifadelerine yer verilen yazı, istisnai değil. Aynı, ABD'li finans spekülatörü George Soros'un Türkiye'de 24 Haziran'da gerçekleştirilecek erken Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimlere yalnızca günler kala, Balkanlar üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ve Çin'i hedef alan bir yazısının bir istisna olmadığı gibi…
SEÇİMLERİN ARDINDAN ABD'DEN GELEN İLK S-400 TEHDİDİ
Amerikan medyasını sıkça odağında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüzde 52'lik bir oyla yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından "25 Haziran itibariyle ABD'nin tavrında bir yumuşama olur ve iki ülke arasındaki gerginliği biraz olsun azalır mı?" sorusu gündeme gelmişken, kayda değer bir çıkış ise ABD Dışişleri'nin Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Wess Mitchell'den geldi. Mitchell "Türkiye'ye S-400'ler almasının sonuçları olacağını net biçimde ilettik. ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırımlar getireceğiz" dedi. Aynı gün, ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Adam Schiff ise "Erdoğan'ı tebrik etmiyorum" çıkışı yaparak Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "Kapa çeneni" şeklinde tepkisiyle karşı karşıya kaldı.
Huge majority of Turks including his opponents & most of world leaders already did #CONGRATULATEERDOGAN
— Egemen BAĞIŞ (@EgemenBagis) June 26, 2018
It is about time you start accepting democracy & respect the will of the Turkish people.
Stop supporting FETO terrorists and work with your NATO ally.#CONGRATULATEERDOGAN
Art arda gelen bütün gelişmelerle tezahür eden gerilimi, AK Partili eski AB Bakanı Egemen Bağış, Sputnik'e değerlendirdi. Bağış, Kalın'ın "Kapa çeneni" şeklinde tepki gösterdiği ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Schiff'e sert sözlerle Twitter üzerinden yanıt vermişti.
‘DÜNYA 5 YIL BOYUNCA GÜÇLÜ VE HIZLI KARAR ALABİLEN BİR LİDERLE YOLA DEVAM EDECEĞİMİZİ ANLADI, YAKLAŞIMLARI DEĞİŞECEKTİR'
"Türkiye otokrasi içerisinde. Seçim sonuçları dolayısıyla Erdoğan'ı tebrik etmeyin" diyen Schiff'e "Hem muhalefetin dâhil olduğu Türkiye'den hem de dünyanın önemli bölümünden Erdoğan'a tebrik geldi. Artık Türk halkının tercihlerine saygı duyma zamanı" eleştirisi getiren Bağış, hem gerilim sürecini hem de Türkiye'ye yönelik S-400 tehdidini şu sözlerle değerlendirdi:
"Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD'li mevkidaşı Mike Pompeo'nun Haziran ayının başında gerçekleştirdiği görüşme, son dönemdeki en başarılı diplomatik girişimlerden birisi olmuştu. Orada özellikle Münbiç, Irak ve Suriye konusunda önümüzdeki dönemde müttefikimizle birlikte atacağımız adımlar, Türkiye'nin Amerika, Rusya, Suriye, İran, Irak ve AB ile dengeleri kuracağı yönündeki önemli bir sinyaldi. Türk halkının 24 Haziran'da ortaya koyduğu kararlı tutum, bütün dünya tarafından takdirle izlenmekte ve Türkiye'nin önümüzdeki 5 yıl boyunca hızlı karar alacak, tecrübeli ve güçlü bir liderle yola devam edeceğini gören dünya, Türkiye'ye daha da farklı yaklaşacaktır.
Yıllarca bileğimizi bükemediklerinin farkında olmaları sebebiyle, artık bizimle tokalaşmaları gerektiğinin onlar da farkında. Dün ABD başkanı Sayın Trump'ın Cumhurbaşkanımızı arayıp tebrik etmesi ve 11-12 Temmuz'da Brüksel'deki NATO toplantısında görüşme arzusunu ifade etmesi bence çok şeyi izah ediyor. Önümüzdeki süreçte ABD ile askeri ve siyasi ilişkilerimiz kadar ticari ve ekonomik ilişkilerimizi de artırmak için önemli adımlar atılacağını öngörüyorum. Ayrıca, 3. en büyük ticaret ortağımız Rusya'yla, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Çin ve Hindistan'la ve hâlihazırda dış ticaretimizin yüzde 60'ını sağlayan AB ile her zaman yaptığımız gibi dengeyi koruyacağımıza inanıyorum. Türkiye, Batı'nın en doğulu, Doğu'nun en Batılı ülkesidir. Ülkemiz, 24 Haziran'da kararlılığını ortaya koyan halkımız sayesinde, bölgesinin parlayan yıldızı olarak çok daha aydınlık yarınlara adım atacaktır."
‘ABD SEÇİM SONRASI BASKIYI ŞİDDETLENDİRMENİN PEŞİNDE'
Ancak Gazeteci ve "Vizesiz Müttefik" kitabının yazarı Ceyhun Bozkurt'a göre bu dengenin sağlanmasının önünde bazı zorluklar var. Bozkurt'a göre ABD'den Türkiye'ye mütemadiyen benzer tehditler geliyor ve Mitchell'in seçimlerin hemen ardından tehditte bulunması ise "tesadüfi değil":
"ABD'nin S-400'e yönelik açıklamalarına alıştık artık. Türkiye'nin füze alımı gündeme geldiğinden bu yana sürekli tehdit ediliyor. Sonuçta genç bir diplomat ama bu diplomatın kendi kendine bunu söylemesi mümkün değil. Bir politikayı dile getiriyor ve hatırladığım kadarıyla ilk kez ‘düşman hukuku'ndan bu kadar açık söz ediliyor. Dikkat çeken bunun hemen seçimin ardından olması. Seçim öncesinde adeta Türk siyasetine müdahale eder gibi "F-35'leri vermeyiz" tehditleri yapılmış, Amerikan Kongresi ve Senatosu'nda da bu yönde girişimler gerçekleşmişti. Bunun tek anlamı var, baskıyı şiddetlendirmek. Önemli olan Türkiye'de seçim sonrası oluşacak Cumhurbaşkanlığı başkanlığındaki hükümetin ne yapacağı."
ABD'nin Türkiye'nin kendi hava savunma sistemini üretmesine engel olarak "savunmasız bırakmaya çalıştığına" işaret eden Bozkurt şöyle devam ediyor:
"Türkiye ile ABD'nin karşı karşıya geldiği konuların aslında görünenden çok daha derin sorunları barındırdığı ortada. Sadece füze savunma sistemleri ile ilgili değil. Hatta bu konu bu çatışmanın sonucunda oluştu diyebiliriz. Çünkü ABD Türkiye'nin kendi hava savunma sistemini üretmesini istemiyor. Bu da Türkiye'yi savunmasız bırakacak bir politikadır. Geçmiş yıllardaki Patriot deneyimi bunun göstergesi. Türkiye'ye ürettirmiyor, kendileri gelip kuruyor, canları istemediğinde sistemi söküp götürüyorlar. Türkiye ise ‘Artık ben kendi göbek bağımı kendim keseceğim' diyerek sistemin teknolojisiyle birlikte alınması, üretiminde yer alma şartıyla hareket ediyor."
ABD ile Türkiye'nin "terör örgütlerine" yönelik tutumdan Doğu Akdeniz'e kadar pek çok konuda taban tabana zıt bir tavır içerisinde olduğunu savunan Bozkurt'a göre yeni hükümet, S-400 konusunda geri adım atmayacaktır:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ittifak ortağı MHP'nin seçim kararı ve propagandasını beka sorunu üzerine oturttuğunu unutmayalım. Zaten Türkiye ile Rusya arasında, ortak çıkarlar çerçevesinde ciddi ekonomik, askeri, politik işbirliği var ve giderek gelişiyor. Bu nedenlerle gerek Erdoğan liderliğinde oluşturulacak hükümetin, gerek birlikte hareket ettiği MHP'nin S-400 konusunda geri adım atacağını sanmıyorum. F-35 konusunda ise her ne kadar Türkiye'ye teslim edilecek uçağın tanıtım toplantısı yapılsa da hala belirsizlikler olduğunu düşünüyorum. Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde olduğu gibi karşılıklı restleşmeler bile gündeme gelebilir. Batı'nın bu tavrı sürerse, Türkiye'nin NATO müttefiklerine açtığı üslerini onlara kapatması bile ileride gündeme gelebilir. Tek farkı, geçmiştekinden ekonomik, askeri olarak daha güçlü bir Türkiye var şu an. Savunma sanayiine yönelik atılan adımlar da bunu gösteriyor. Özetle, ABD tehditlerini sürdürürse, iki taraf da zarar görür ancak Türkiye gibi bir ülkeyi kaybeden kuvvet bu işten daha zararlı çıkar. Yani esas zararı Batı dünyası görür."