Erdoğan ve partisinin kazanmasındaki ilk nedenin Türkiye ekonomisinin düzelmesi olduğunu belirten Markov “2002’den beri GSYİH, artan nüfusla birlikte 3.5 bin dolardan 11 bin dolara çıktı. Anlayacağınız gibi, halk böyle başarıları bırakmak istemiyor” dedi. Markov’a göre, Erdoğan’ın çağdaş siyasi, toplumsal ve ekonomik kurumları, milyonlarca insana yakın gelen geleneksel dünya görüşüyle birleştiren siyaset modelini gütmesi de zafer elde etmesindeki bir başka etken.
'DIŞ POLİTİKASI NET'
Markov, üçüncü nedenin de Erdoğan’ın dış politikası olduğunu kaydetti: “Türkiye yönetimi ABD ve AB’ye karşı ulusal çıkarları muhafaza etme konusunda net bir politika yürütüyor. İsrail’le de zıtlaşmaktan korkmuyor. Bu arada Rusya ile de eşit partnerlik ilişkisi yürütüyor. Halkın büyük kısmı bunlara destek veriyor.”
Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geleceğini de olumlu gördüğünü belirten Markov, iki ülke arasındaki ilişkilerin 2002 yılından beri kaydadeğer ölçüde geliştiğini, 2015’teki gerginliğin üstesinden gelen liderlerin ne kadar hünerli olduklarını gösterdiğini ifade etti.
'TÜRKİYE’NİN ABD İLE FIRSATTAN ÇOK SORUNU VAR'
'TÜRKİYE HER ZAMAN AB İLE YENİ İŞBİRLİĞİ ARAYIŞINDAYDI'
Markov, yeni işbirliği imkânları arayışının Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde tipik bir durum olduğunu belirterek “AB’ye üyelik konusu, Türk siyasi sistemi ve toplumsal ilişkilerini birçok bakımdan birbirine bağlayan bir unsurdu, ancak şimdi bu unsur neredeyse kaybolmuş durumda” dedi.