TEHLİKELİ BİR SEVİYE
Üç aylık ABD hazine bonolarının getirisi 2008’den bu yana ilk kez S&P 500 endeksinin kar getirisini aştı. Dünya finans piyasaları için kilit öneme sahip olan 10 yıllık hazine bonolarıysa yüzde 3’lük psikolojik sınırını aşarak, tehlikeli çizgiye iyice yaklaştı.
En büyük Amerikan bankalarından Morgan Stanley’in analistlerine göre eğer 10 yıllık borçlanma senetlerinin karlılık oranı yüzde 3.05’in üzerine çıkarsa, piyasalarda genel bir çöküş meydana gelecek.
ABD’nin 2 yıllık hazine bonolarının karlılığı da birçok yıldır görülmeyen zirveleri aşarak neredeyse yüzde 2.6’ya ulaştı.
Uzmanlara göre orta ve uzun vadeli karlılığın arasındaki fark, tam olarak şu anlama geliyor: yatırımcılar, Amerikan borçlarına iki yıl içinde geri ödeme ile yatırım yapmanın neredeyse ABD ekonomisine 10 yıllık borç vermek kadar riskli olduğunu görüyorlar.
Borçlanma senetleri pazarındaki durumlar Amerikan borsalarında düşüşe neden oldu ve ileride, gelişmiş ülkelerin pazarlarını tercih edebilecek yabancıların Rus tahvillerinden de çıkmasını tetikleyerek rublede de değer kaybına yol açabilir.
NE ZAMAN KRİZ GELİR?
Diğer yandan devlet tahvillerinin karlılığındaki artış, hisse senedi piyasalarını olumsuz etkiliyor. Ekonomistler, borsaların başlıca endekslerdeki düşüşü, genel bir çöküşe yol açabilecek kilit faktörlerden biri olarak görüyor. Uzmanlar, küresel ekonominin yeni bir evreye girdiğini, merkez bankalarının faiz arttırmaya hazır olduğu ülkelerin sayısının giderek arttığını belirtiyor.
Dünyadaki ekonomik istikrarı tehdit eden ikinci önemli bir nedense, Washington’un sürdürdüğü korumacı politikalar. Korumacılık, diğer ülkelerden şirketlerin tedarik zincirlerinde Amerikan ve Çin ürünlerinin fiyatlarını ve erişilebilirliğini olumsuz yönde etkileyecek, dolayısıyla ticaret hacminde düşüş meydana gelecek ve küresel ekonomiye darbe indirilmiş olacak.
Bu durumun Rusya’yı ne derece etkileyeceği konusuna gelince analistler, ABD ve Avrupa’nın 4 yıldır süren yaptırımları altındaki Rus ekonomisinin iyiden iyiye ‘tavlandığını’, ülkenin petrol fiyatlarındaki düşüş ve Batı’nın yaptırımlarıyla baş edebilmesinin yanı sıra dünya ekonomisinde meydana gelebilecek felaketlere karşı daha hazırlıklı olduğunu vurguluyor.