İran, Rusya ve Türkiye’nin yeni Ortadoğu’nun sınırlarını çizdiğini söylemenin daha da isabetli olacağını söyleyen Mirzayan, yazısına şöyle devam etti: “Aslında bunu şimdilik oldukça şematik şekilde yapıyorlar. Moskova, Ankara ve Tahran ‘terörle mücadele bahanesiyle yeni bir gerçekliği inşa etmeye yönelik tüm denemelere karşı koymaya’ anlaştı (orta Suriye’de askeri varlık gösteren ABD’ye selam), Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü, ayrıca komşu ülkelerin ulusal güvenliğini baltalayan bölücülük çabalarına karşı koymaya hazır olduklarını ifade etti (ABD’nin desteklediği Suriyeli Kürtlere selam). Elbette ki Suriye’de diyalog gerekliliğini de ortaya koydular. Suriye’deki zaferini birileriyle paylaşmaya en az ihtiyaç duyan İranlılar dahi ‘Suriye krizinin siyasi yöntemlerle çözülmesi gerektiğini’ söylüyor.
'ERDOĞAN İRAN'A VE RUSYA'YA GÖSTERDİKLERİ 'ANLAYIŞ' İÇİN TEŞEKKÜR ETTİ'
'TRUMP MCGURK'U FİİLEN YALANLAMIŞ OLDU'
'KÜRTLERİ SAVUNMA MİSYONU MACRON'A DEVREDİLDİ'
Ancak Suriye’deki misyon tamamlandıktan sonra ne olacak? İngiliz The Times'ın doğru olarak belirttiği gibi, zirvenin konusu sadece Suriye'nin geleceği değil, aynı zamanda üç katılımcı arasındaki güçlendirici bağlardı ve (İranlı ortaklara saygılarımla birlikte) Rus siyaset uzmanlarının özellikle ilgisini çeken şey, Moskova ile Ankara arasındaki ilişkiler.
'ERDOĞAN RUS-TÜRK İTTİFAKININ 'ÇELİK GİBİ GÜÇLENDİĞİNİ' SÖYLÜYOR'
Ancak, hiç kimsenin bu konuda fazladan hayal kurduğu söylenemez. Ülkelerimiz arasında uç nokta bölgelerinde yeterince siyasi çelişkiler mevcut.
Bu nedenle şimdi bilgili siyasetçiler stratejik ittifaklara değil, taktik işbirliğine vurgu yapıyor. Bu konuda en önemli katkıyı elbette hem Rusya, hem de Türkiye ile ilişkilerini etkili bir şekilde bozmayı beceren Batı sağladı.
'BATI İLE ANKARA ARASINDAKİ İHTİLAF TAKTİK DEĞİL, STRATEJİK'
Bunların sonucu, Türklerin Batı’nın ‘kırmızı çizgileri aşması’ olarak kabul ettiği, önceki yıl 15 Temmuz’da gerçekleşen başarısız darbe girişimi oldu. Aynı zamanda Moskova, birçok habere göre Erdoğan’a çok yardım etti.
Tabii ki uluslararası ilişkilerde minnet duygularına yer yok, Türkiye daima oyununu tüm cephelerde sürdürmeye çalışacak. Ancak (Türkiye’nin iç işlerine karışmayan ve Ankara’nın Suriye’deki çıkarlarını dikkate almaya hazır olan) Rusya’nın tutumu, Türk yönetiminin ileride de ikili ilişkilerde büyük değer vermeye devam edeceğinin bir teminatı.