TSK ve birlikte hareket ettiği ÖSO güçleri, Zeytin Dalı Harekatı'nın 58. gününde Afrin ilçe merkezini ele geçirdi. Tüm açıklamalar ve işaretler YPG’nin şehirde savunma ve direniş için hazırlandığını göstermesine rağmen aniden tek kurşun atılmadan geri çekilme yaşanması bir anlaşmaya yoruluyor. YPG, çatışmanın ‘gerilla savaşı’ evresine geçtiğini duyururken, Ankara operasyonun Menbiç ve diğer yerlere genişleyeceği iddiasında.
‘AFRİN’DE YIKIMIN YÜKSEK OLMAMASIYLA ALAKALI MÜZAKERELER SONUÇ VERDİ’
Metin Gürcan’a göre sahadaki bütün göstergeler Afrin’de YPG’nin savunmaya ve direnişe sağlam bir şekilde hazırlandığı yönündeyken, Zeytin Dalı Operasyonu güneye doğru inince ilçe merkezinde yıkım maliyetinin yüksek olmamasıyla alakalı müzakereler sonuç verdi:
“Öncelikle 350-400 bin civarında nüfusun yaşadığı bir kentten bahsediyoruz. Suriye’de Rakka, Halep ve mahvolan kentler aklımıza geliyor. Afrin’in bu şekilde sivil ölümlerin yaşanmadan ve ekonomik, sosyal maliyeti büyük bir yıkım olmadan ve bununla birlikte daha fazla şehidimizin olmadığı bir şekilde kent yönetimin el değiştirmiş olması önemli bir nokta. Bu niye böyle oldu? Sahadaki bütün göstergeler Afrin’in kuzeyindeki ve batısında savunmaya sağlam bir şekilde hazırlanıldığı ve direniş olacağı yönündeydi. Bu görüşü özellikle Raco’daki ve Cinderes’teki sıcak çatışmalar güçlendiriyordu. Fakat Zeytin Dalı Operasyonu güneye doğru indikçe aynı Fırat Kalkanı’ndaki El Bab olayında olduğu gibi bir olgunluğa erişildiği görüldü. Özellikle Afrin’in ilçe merkezinde sosyal ve ekonomik maliyetlerin yıkımın yüksek olmamasıyla alakalı müzakereler bence sonuç verdi. Havada bir anlaşma kokusu olduğunu değerlendiriyorum.”
‘FIRAT’IN BATISININ PATRONU RUSYA’NIN BİLGİSİ DAHİLİNDE MASADA ŞEKİLLENMİŞ BİR MÜZAKERE GİBİ GELİYOR’
“Afrin operasyonu başladığında YPG kendi elinin güçlü olduğu zannıyla hareket etti. Afrin bölgesinin Suriye güçlerine devri konusunda Esad ile görüşmelerden sonuç alınamadığı biliniyor. Fakat TSK ile ÖSO’nun ortak operasyonu ve bunun başarıyla devam etmesi neticesinde Fırat’ın batısının patronu Rusya’nın mutlaka bilgisi dahilinde ortada masada şekillenmiş müzakere sonucu var gibi geliyor. Önümüzdeki günlerde bunu anlayacağız zaten. Afrin ilçe merkezinde epey bir sivil göçü var ama bizim beklediğimiz kadar yok. İlçe merkezinde etnik anlamda kim varsa ortak bir yapı kurulacak ve il meclisi konseyi teşkil edilecek. Bundan sonra elde tutma ve yeniden inşa dönemi başlayacak ve çoğulcu ruh dikkate alınıp devam edilecek.”
‘GÜNÜN SONUNDA KAZANAN ESAD’
Türkiye’nin Afrin operasyonunda da hukuki meşruiyetini dayandırdığını bir ilke olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünün garantörü olduğunu hatırlatan Gürcan’a göre yerini daha da sağlamlaştıran Esad, günün kazananı oldu:
‘RUSYA’NIN KURACAĞI MASADA ABD’YE YER YOK’
Yaşananların İdlib’deki operasyona paralel olarak okunması gerektiğine işaret eden Gürcan’a göre Rusya’nın Fırat’ın batısında kuracağı masada ABD’ye yer yok ve Rusya bu masayı Fırat’ın doğusunda da kurmaya çalıştığında ABD’nin verebileceği tepki, sorulması gereken bir soru:
‘HEM TSK’NIN YÜKLENMESİNİN ETKİSİ HEM DE ŞEHRİN YIKILMAMASI İÇİN ANLAŞMA’
Gürcan, TSK ve ÖSO güçlerinin Raco ve Cinderes’i aldıktan sonra taarruzlarını hızlandırdığını, YPG’nin bu yüklenmenin etkisiyle ve şehrin yıkılmaması için yapılan müzakerelerle çekildiği şeklinde yapılan açıklamaların ikisinin de doğru olduğunu söyledi:
“Afrin şehir merkezine ÖSO ile beraber TSK’nın yükleneceğini ve şehrin banliyölerinde çatışmalar yaşanacağını bekliyorduk. İlk yüklenme oldu, ilk yüklenmeden sonra Afrin’i savunacak gibi gözüken YPG’nin bu yüklenme nedeniyle de çekildiğini varsayabiliriz. Bir müzakere ile de çekildiğini varsayabiliriz. Bence her ikisi de doğru. Yüklenmenin şiddeti ve derecesi de aynı zamanda Raco ve Cindres düştükten sonra taarruzlar çok hızlı gelişti. Bence bu yüzden her iki açıklama da doğru. Bence hem yüklenmenin, Ankara’nın kararlılığının etkisi ama aynı zamanda da Afrin’in yıkılmaması için bir anlaşma. Çünkü öbür türlü bu büyük bir yıkım ve yeni bir göç dalgası demekti. Bence doğrusu da oldu. Şimdi burada olması gereken insani yardımlarla birlikte yeniden inşa sürecinin başlamasıdır. Fetih, bayrak dikme gibi yaklaşımlar mutlaka olabilir ama çok stratejik-siyasi seviyede olmadan yeniden inşaya dönülmesi gerekiyor.”
Gürcan’a göre Tel Rıfat’ın Esad güçleri tarafından kontrol edilmesi, Türkiye’ye yönelik Zeytin Dalı Operasyonu’nun Afrin merkezinin kontrolüyle olgunluğa eriştiğine ilişkin bir mesaj:
“Gözden kaçırmamak gerekiyor: Geçtiğimiz hafta Tel Rıfat bölgesi ve çevresini, Esad güçleri kontrollerine aldılar. Aslında Rusya ve Esad şu mesajı veriyor: Fırat Kalkanının El Bab’da olgunluğa ulaşması gibi Zeytin Dalı da Afrin ilçe merkezinin kontrolüyle güneye inme açısından olgunluğa ulaştı.”
‘RUSYA, ANKARA’YI FIRAT’IN DOĞUSUNA TEŞVİK EDİYOR’
“Menbiç boyutunda ABD ile müzakerelerde somut adımlar olursa Menbiç’e yönelme olabilir. Hatta ben Rusya’nın YPG ile ABD ilişkisini kırması için Ankara’yı Fırat doğusuna da teşvik ettiği kanaatindeyim. Menbiç’te pazarlıklarla, ortak bir operasyonla istenen sonuç yaratılabilir. Ama Fırat doğusunda ABD’nin YPG ile olan ilişkisini ne kadar önemseyeceği ve vereceği tepki önemli. Bu konuda çok farklı sinyaller alıyoruz. Bir rivayete göre ABD bu ilişkiye çok önem veriyor. Diğer bir rivayete göre ise çok pragmatist yaklaşıyor ve bu ilişki her an kırılabilir. Ama ben bir şekilde Ankara’nın, Rusya’nın da desteğini alarak Fırat doğusuna yükleneceğini düşünüyorum. Bu durumda ABD’nin YPG ile sahada olan ilişkisinin ciddi bir testten, sınanmadan geçeceğini tahmin edebiliriz. Washington’un bu konuda ne karar vereceği önemli. Washington’ın şu an kafası karışık ve net bir resim yok.”
‘ŞAM İLE KÜRTLER ARASINDAKİ İLİŞKİYİ RUSYA MI ABD Mİ BELİRLEYECEK MÜCADELESİ’
Gürcan’a göre ABD ile Rusya, aralarındaki en büyük güç mücadelesini, kurulacak yeni düzende Şam ile Kürtler arasındaki merkez-çevre ilişkisini kimin belirleyeceği üzerinden veriyor:
‘ANKARA SİYASİ SÜREÇTEN SOYUTLANMAMALI’
Metin Gürcan son olarak Ankara’nın sahadaki gelişmelere çok konsantre olup siyasi-diplomatik süreci unutmaması gerektiği uyarısında bulundu:
“Ama burada da sahada Türkiye’nin işini yaparken siyasi süreçlerden, anayasa yapım süreçlerinden bir şekilde soyutlanmaması lazım. Bunun için de çoğulcu demokratik seçimler, Suriye’deki kartların yeniden karılması konularında Ankara’ya arabulucu rolü düşüyor. Siyasi, diplomatik açıdan da buna hazırlanmak lazım. Sahadaki gelişmelere çok konsantre olup bu tarafı unutmamak lazım.”