Proje kapsamında Türkiye'de ulusal televizyon kanallarında yayınlanan popüler dizilerde toplumsal cinsiyet kalıplarının ve rollerinin yer alış biçimlerini tespit etmek amacıyla Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri tarafından TV Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği-Mevcut Durum Araştırması hazırlandı.
12 dizinin dörder haftalık bölümlerinin her birinde yer alan ana ve yan karakterler üzerinden kadın-erkek karakterlerin sayısal dağılımı, görünürlükleri, yaş aralıkları, medeni durumları, fiziksel halleri, karakter özellikleri, işe ve eve dair sorumlulukları, rolleri, söz ve eylemleri incelendi.
'KADIN KARAKTERLER KALIPLARA SIKIŞIYOR'
Araştırmanın ortaya koyduğu bulgular şöyle:
''KADIN GİBİ OLMAK' AŞAĞILAMA ANLAMI TAŞIYOR'
'KADINLA ERKEĞİN DÜNYASINI BU KADAR AYRIŞTIRMAYA GEREK YOK'
"Karakter, duygu ve meslek çeşitliliğini artırmak önemli. Kadınla erkeğin dünyasını bu kadar ayrıştırmaya gerek yok. Hayata, işe ve eve dair sorumlulukları dengeli paylaşmak çok kıymetli. Bunu daha iyi gösterebilirsek dizilerimizde çocuklarımıza iyi bir mesaj olacak. Şiddeti sıradanlaştırmamak mühim. Bunun yanı sıra eşitlik zihinde ve dilde başlar. Dilin kullanılmasına dikkat. Son olarak da iş hayatında kadın, güçlü kadınlar ve kararları verebilen kadın figürleri muhakkak yer almalı."
'HÜZÜN İÇEREN SAHNELER KADINLAR, TEHDİT SAHNELERİ ERKEKLER İÇİN'
"Ev işi içerikli sahnelerin yüzde 92'si kadın karakterler için, iş içerikli söz ve eylemlerin yüzde 82'si erkek karakterler için yazılmış durumda. 'Genç kadın' karakter sayısı, erkek karakterlerden 2,5 kat daha fazla. ‘Kadın gibi' olmanın, kadınlar için dahi yüzde 62 aşağılama ifadesi olarak kullanıldığı göze çarpıyor. Araştırma, ağlama ve hüzün içeren sahnelerin ise yüzde 73 gibi bir çoğunlukla kadınlar için, şiddet ve tehdit içeren sahnelerin yüzde 79'unun ise erkekler için yazıldığını ortaya koydu."