Kadir Has Üniversitesi'nin Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi'nin 'Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması' kapsamında şubat ayında 23 kentte kadın ve erkek 1205 kişiyle görüşüldü.
Diken'in aktardığı habere göre bu oran 2016'da yüzde 53, geçen yıl da 55'di. Bu da iki yılda şiddeti sorun olarak görenlerin yüzde 8 arttığını ortaya koyuyor.
'AİLE İÇİ ŞİDDET BOŞANMA NEDENİ'
Ankete katılanların yüzde 72'si, aile içi şiddetin boşanma nedeni sayılacağında hemfikir.
"Erkek, ailenin dirlik düzeni için zaman zaman şiddete başvurabilir" diyenlerin orası ise yüzde 5 olarak kayda geçti. Bu orada 2016'da yüzde 14, geçen yıl yüzde 11 idi.
KADINLARIN YÜZDE 70'İNİN OYU HEMCİNSLERİNE
Katılımcı kadınların yüzde 85'i, erkeklerinse yüzde 74'ü "Bir kadın sizin görüşlerinizi savunan bir partinin lideri olsa, o partiye oy verir misiniz?" sorusuna ‘Evet' dedi.
"Diyelim ki bir seçim sezonunda çok benzer özelliklere sahip bir erkek ve bir kadın cumhurbaşkanı adayı var, hangisini tercih ederdiniz?" sorusuna kadınların yüzde 70'i, erkeklerin de yüzde 30'u kadınları tercih edeceğini söyledi.
Geçen yıl kadınların yüzde 63'ü, erkeklerin de yüzde 36'sı kadın adayı tercih edeceğini ifade etmişti.
'ŞİDDETE YÖNELİK ÇALIŞMALAR ÖNEM TAŞIYOR'
Partinin kadına yönelik şiddete karşı çalışacağını söylemesi kadınlar için büyük önem taşıyor. Kadın seçmenin yüzde 58'i bu vaadin oy verirken etkili olacağını belirtiyor. Oranda geçen yıla göre yüzde 10'luk artış gözlemleniyor.
Bir partinin seçimlerde daha fazla kadın aday göstermesi geçen yıl yüzde 30, bu yıl ise yüzde 36'lık bir kesimin desteğini alıyor.
'EŞİTLİKÇİ TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI GÜÇLENDİ'
Kadınların yüzde 28'i aktif olarak çalışıyor, yüzde 46'lık bir kesim hayatında hiç çalışmamış. Katılımcıların yüzde 35'i geçmişte çalıştığını aktardı. "Kadınların iş hayatına katılımı ülkenin refahı açısından gereklidir" ifadesine katılma oranı kadınlarda yüzde 84, erkeklerde ise yüzde 73 olarak gerçekleşti.
Üniversite, araştırmaya dair şu yorumu yaptı: "Araştırmanın verdiği sonuçlardan biri de eşitlikçi toplumsal cinsiyet algısının güçlenmesi. Kadın ve erkeklerin kamusal ve özel hayatta eşit hak ve duruşlara sahip olmaları konusundaki tutumlar genelinin ölçüldüğü araştırmada; hem kadın hem erkekler arasında eşitlikçi toplumsal cinsiyet algısının güçlendiği gözleniyor. Ancak bu artışın genelde kadının kamusal alandaki hakları ve duruşu ile sınırlı kalıp, özel hayata yansımaların daha geride kaldığı görülüyor. Bir çeşit ‘muhafazakar feminizm' yükselişinden bahsetmek mümkün. Örneğin kürtaj, ev ve çocuk bakımında eşit sorumluluk paylaşımı, evlilik dışı çocuk sahibi olmak veya birlikte yaşamak gibi konularda tutumların olumsuzlaştığı görülürken, özellikle çalışma hayatına kadınların katılımı ve ekonomik özgürlükleri konusunda eşitlikçi tutumların arttığı gözlemleniyor."