Türkiye günlerdir çocuk istismarı gibi ağır ve acil çözüm bekleyen bu konuyu konuşuyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, istismarın nedenlerini ve çözüm önerilerilerini RS FM'de yayınlanan Elif Ilgaz’ın hazırlayıp sunduğu 'Aklıma Takılan' programında anlattı.
Ben aslında bir cahilliğe bağlıyorum diyeceğim ama eğitimlisi de yapıyor. Ekonomik yetersizlikler var, bilgisizlikler var, ben hep adına sanal diyorum; sanal din insanları var ortada; kadını ‘tu kaka' gösteren, ‘öcü' gösteren ama sadece cinsel obje olarak gösteren… Yok 6 yaşında evlenir, yok 8 yaşında… Bu konularla hiç alakası olmayanlara, konuları akıllara düşüren tarzda ifadeler bunlar. Ama tüm bunların hepsini bir tarafa çekiyorum, cezasızlık bu artışa neden oluyor diyorum. Mahkemeye hasbelkader bu mağduriyeti anlatmak için yolu düşmüş çocukların, o faillerin cezasız olarak çıkmasından duyduğu rahatsızlıklar var. Bu bir rahatsızlık; mağdurun adalete inancını kaybettirip, yalnızlaştırırken, bundan yararlanan istismarcılar var. Bütün mesele aslında bu. Cezasızlık, eğitimsizlik, yoksulluk-yoksunluk.
Televizyon ya da yazılı medyada hep diyorlar ya, ‘Sapık yakalandı, sapık gitti', böyle bir tanımlama yok. Sapık diye bir tanımlama koyduğunuz zaman, kir pas içinde bir görüntü, saçları dağınık, üstü başı yırtık gibi bir tip canlanıyor çocukların hayal dünyasında. Oysa o sapık denen kişiler, failler ya da suçlular evin içindeki baba olabiliyor, abi olabiliyor, dede, amca, dayı olabiliyor, dışarıda komşunuz, öğretmeniniz, manavınız, mahallede yaşayanlar olabiliyor. Dolayısıyla bu konudaki araştırmalardan istismarcının profilini çıkarmaya çalıştığımızda ev içi istismarın yoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra eğitim kurumlarında istismar, ikinci sırada yer alıyor. Ama biz bunları söylediğimizde bize inanılmaz tepkiler geliyor, hedef gösteriliyoruz. İşte bu nedenle istiyoruz ki, devlet, üniversitelerle iş birliğini yaparak bir saha çalışması yapsın. Çıkan sonucu görünce hiç kimsenin bize laf söyleme gücü kalmaz o zaman.
Cinsel istismarın konuşulmaya başlanmasıyla birlikte pedofili de çok konuşuldu. Hepsi için böyle bir şey söylememiz mümkün mü?
Hayır katiyen. Pedofili hastalıktır. Bizim karşılaştığımız istismar vakalarının içinde hiç rastlaşmadığımız bir olay. Nadiren çıkıyor bu konulara dürtüsünü kontrol edemeyen. Pedofili değil çoğunluk istismarcı, hatta fırsatçı istismarcı. Öyle diyebiliriz.
Bu daha büyük bir sorun aslında…
Tabii cezasızlığın verdiği rantı kullanan fırsatçılar var. Kulağı duymayanı, gözü görmeyeni, ya da bağıramayacak olanı seçiyorlar. Hatırlayın daha geçtiğimiz aylarda yüreklerimiz yaktı ya, tekerlekli sandalyesinde tecavüze uğrayan, tacize uğrayan insanlar oldu. Böyle bir millet olduk yani. Buradan nasılsa bana ceza gelmez diyorlar. Gelmez, neden gelmez? Zaten mahkemeye gitmez mağdur, utanır. Çünkü toplumun böyle bir algısı var. Toplum diyor ki, bu kadın da kuyruk sallamasaydı adam gidip ona böyle bir şey yapmazdı. Ve mahkemeye gidilse de ceza almayacağına inanıyor.
Aileler çocukların bu söylediklerine inanmıyor mu yoksa yüzleşmekten mi kaçınıyor?
İki yönlü de. Birincisi kadın ailesi dağılacak diye bir sıkıntı yaşıyor. İkincisi de kadın ayakları yere sağlam basan, güçlü bir durumda değil. Yani özgür değil, güvenli değil. Bu nedenle de kadınlar özellikle ensestte, gözünü yuman anne oluyor çoğunlukla. Annelerin de cezai müeyyide içine alınmasını istiyorum ben. Göz yumarak faille işbirliği yaptıkları için. Benim bazen söylediğim bir cümle insanların beyninde dinamit gibi patlıyor ‘Senin ağabeyindir, bunu devam ettirmek zorundasın' diyen anne var. Böyle bir anne modelini kabul edebilir misiniz? ‘Ya da babandır' diyen anneyi. Ayrım yapmadan, anne veya baba bilip de sessiz kalan her kimse cezalandırılmalı.
En büyük sorun bu. Suç bir türlü yargı aşamasına gelemiyor. Bu nedenle bizim için en önemli konu bir acil önlem planının devletle birlikte hayata geçmesi. Bunu dillendiriyoruz, biz kendi içimizde son 10 yıldır bunu yapmaya çalışıyoruz. İstismara uğrayanlar için acil yardım hattımız var. Bize ulaşanlara buradan destek vermeye çalışıyoruz. Bizim acil yardım hattımız (0 212) 656 96 96-(0 549) 656 96 96. Hem istismara uğrayanlara güç vermemiz, olayları sahiplenmemiz hem de yaşanan istismarı medya kanalıyla kamuoyuna taşımamamız konuya duyarlılığı arttırıyor. Ama her şey, önce eğitimle başlayacak. ‘Ensesti nasıl anlarız, istismarı nasıl anlarız, çocuğumuzun özel bölgeleri nedir, bunu ona nasıl anlatabiliriz?' Ortak bir konsensusla bu konularla ilgili bilgilendirme yapılmalı, komu spotları hazırlanmalı. Bu kamu spotları ana okullardan başlayarak tüm okullarda yayınlanmalı. Tek merkezden bir acil yardım hattı kurulmalı. Devletin tek rakamlı bir numarası olmalı. Çocuğun istismara uğradığında arayabileceği, ‘Kurtarın beni' diyebileceği… Hani bir aralar diyorlardı ya kindar ve dindar nesiller diye… Ne yazık ki buna bir de istismara uğramış çocuklar eklenecek. Yani bu kadar vahim durumdayız. Bu noktadan yola çıkalım, bunu konuşalım, halının altına süpürmeyelim. Ve tabii bu noktada ceza sistemini de konuşmak gerek.
Biz yaklaşık bir buçuk yıldır bu yargı indirimiyle ilgi Adalet Bakanlığı'na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na çağrıda bulunuyoruz. Kasım ayından itibaren de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı sayın Fatma Betül Sayan Kaya ile ciddi bir çalışma içine girdik. TCK'daki (Türk Ceza Kanunu) 62. madde dediğimiz; indirim hallerinin ‘kadına karşı şiddet ve cinsel istismar konularında uygulanma durumu'na bir çözüm getirilmesini konuşuyoruz. Diyarbakır vakasında, Aile Bakanlığı çocuğu aileden aldı. Aynı mahallede, aynı apartmanda oturdukları için kız gözetim altına alındı. Ama o vakada kız çocuğu ikinci kere mağdur oldu. Yani istismarla bir mağduriyet yaşamıştı, ailesinin yanı başında olması gerekirken, annesinden uzakta bir bakım yurdunda ikinci kez mağduriyet yaşıyor. Oysa istismarcının tutukluluğu, herkes için bir rahatlama, çocuğun psikolojik durumunun da sosyal durumunun da daha iyi olmasını sağlayacaktı.
Yasalar mahkemenin önünde engel mi oluşturuyor?
Bizde yasalarla ilgili bir sıkıntı yok uygulamada var. Bence mahkemedeki uygulayanlar yasaların önüne engel. Yani çok önemli bir şey o hâkimin bunu düşünmesi ve uygulaması gerekiyor yasal madde var. O maddede diyor ki şu istismarı yaparsa tutuklanması lazım. Ya da 62-84 ailenin koruması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi maddesini bir yana bırakıyorum, onun üstünde norm olan bir İstanbul sözleşmesi var. Bakın iç uyumlaştırması yapılmadı daha henüz. Yapılmadığı için de işte kravatı takan, ayakkabısını boyayan… Biliyor. Yani hapishaneye giren insanın avukatı da biliyor, savunma avukatı da, içerideki memur da. Görevli ‘Tak kıravatı artık' diyor mahkemeye çıkarken. Cinsel suçlarla ilgili yapılmış çocukların yasaları var, Çocuk Hakları Sözleşmesi var. Biz diyoruz ki 18 altında ki herkes çocuktur. Bitti. Böyle bir sözleşmeye imza atmışsınız. Yeter ki iyi uygulansın. Ama getirip diyorlar ki 12 yaşın altındaki istismar edilen çocuğa daha fazla ceza vereceğiz, eee 13'e ne yapacağız? 14'e ne olacak? 14 çocuk değil mi?
Bu tür kararlar toplumda infiale yol açıyor, adalete güveni zedeliyor. Geçen hafta özellikle kimyasal kastrasyon, hadım ve idam konuları gündeme geldi…
Çok yanlış. Her ikisi için de avazım çıktığı kadar bağırabilirim. İdam şöyle bir psikolojik açıdan baktığımızda aslında duyguları gömmek yani ben burada sorun yaşıyorum öldüreyim, atayım, kurtulayım demek. İdama gelen süreçte zaten çocuk tecavüze uğramıştır, çocuk istismar görmüştür yani önleyici bir tedbir değildir. O son. Eğer cezasını işletilebilirsek, zaten ağırlaştırılmış cezalar var. Cezayı ağırlaştırmakla da sorun çözülmüyor. Cezayı alsın, o cezayı uygulama kabiliyetini ortaya koyalım Ama başlarken de söyledim size vakaların yargıya ulaşması çok zor. Yargıya ulaşmamış insanlar için hadım ya da idam kararı vermek neyi çözebilir ki?
Zor bir soru. Birincisi çocuğun ifade etmesi yani bunun taciz olduğunu anlayıp, yargı önünde ifade etmesi. Eskiden mahkemelerde defalarca tekrarlatılırdı. Allahtan şimdi mağdur odaları gibi, çocuk izlem merkezleri de bu anlamda hem kameralı, hem psikologlu, pedegoglu olmaya başladı. Orada bir kez kayıt alındıktan sonra, o kayıtlardan devam ediliyor. Ancak bu çocuklar için herhangi bir bakım evi yok. Rehabilatasyon sistemimiz, merkezlerimiz yok. En büyük eksiklerimizden bir tanesi de bu. O izler geçer mi derseniz? Çocuk çok küçükse eğer unutabiliyor yaşadıklarını. Bazen de her şeyin unutulduğunu düşünürken, yıllar sonra otuzlu kırklı yaşlarda sorunlar yaşanabiliyor. Açıkcası mağduru kimse düşünmüyor. Mağdur kendi yarasıyla kendisi başetmeye çalışıyor.
Çocuk istismarı ile ilgili konu gündeme geldiğinde acil yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi cumhurbaşkanı. Ve hemen akabinde zinayı gündeme getirdi. Neden zina gündeme geldi?
Bence seçim yatırımı. Yani çok dobra olacak ama ben ilişkisini kuramadım, zina ve istismar. İkisi ayrı konu. Sade bir tanım yaptık hatta bu anlamda zina; iki yetişkin insanın, evli olabilir biri, ya da ikisi de olabilir, bilemiyorum, rızalarıyla yaptığı bir ilişkiden, tanım böyle. İstismarsa, hiç alakasız bir konu. Tamamen uzak, rıza dışında, zorla, cebren, küçük yaşta, kendinden yaşça büyük olanlar tarafından yapılan beden bütünlüğüne müdahale. Şimdi alakasız bir konunun gündeme gelmesi bana bunu düşündürüyor.
1. VAKA
15 yaşındaki bir babanın kızına yaptığı ensest vakası. Anne eve geldiğinde babayı kızının odasından, üstü başı darmadağınık çıkarken görür. Kızına ne yaşandığını sorar ilk seferde yanıt alamaz. Kocasının kendisine yaptıklarını düşününce kızına babasının bir şey yapıp yapmadığını sorar. Uzun süredir tacizin maruz kaldığını, boyutunun ilerlemeye başladığını ve kendisinin engellediğini anlatır. Konunun acil yardım hattına bildirilmesinin ardından kız, uzun süre Aile Bakanlığı’nın kurumlarında psikolojik rehabilitasyon desteği aldı. Şu an baba tutuklu olarak yargılanıyor. Aynı anda da boşanma davası devam ediyor. Anne ve kız toparlanmaya çalışıyor. Ancak baba kendisine iftira atıldığını söyleyerek, çevresi üzerinden eşine ve kızına rahatsızlık vermeye devam ediyor.
2. VAKA
9 yaşında bir ilkokul öğrencisi öğretmeni tarafından cinsel tacize uğrar. Annesine anlatır. TDKF bu davanın müdahili de olur. Başta öğretmen tutuksuz yargılanır. TDKF adına Canan Güllü duruşmaya katıldığında sanığın neden tutuklu yargılanması gerektiğini anlatır ve öğretmen tutuklanır. Bu vakada anne ve babanın ortak mücadelesiyle öğretmen ceza aldı. Çocuğun psikolojik rehabilitasyonu devam ediyor.
3. VAKA
Üniversite öğrencisi 18 yaşında kadın. Anne ve babasını bir trafik kazası kaybeder. Üç abisi var. Abilerinden biri bir gece taciz girişiminde bulunur. İlerleyen günlerde de tacizlerine devam etmek isteyince diğer abilerine durumu anlatır. Acil yardım hattını ararlar.
Dava ve tacize maruz kalan kadının psikolojik rehabilitasyonu devam ediyor. Abi tutuksuz yargılanıyor. Konu Aile Bakanlığı'nın da takibinde.