Fransa'nın BMGK hamlesini Avrupa'nın Kürt kartı kullanmadaki ısrarıyla bağdaştıran Ünver "Fransa her ne kadar sahada askeri olmayan, Suriye meselesine çok müdahil olmayan bir ülke gibi görünse de; Birinci Dünya Savaşı sonrasında manda rejiminin sahibi ve aslında Baas rejiminin hamisi konumunda. Kanaatimce, ülke bu attığı adımla ‘ben de söz sahibiyim' demeye çalışıyor. Bu noktada en vahim olan ise Avrupa ülkelerinin Kürt kartını kullanmaktan vazgeçmemedeki ısrarı" diye konuştu. Ünver, Avrupa Birliği'nin (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin "Çok endişeliyim. Bir tarafta insani durum var. İnsani yardımların ulaşacağını ve sivil halkın sahadaki askeri faaliyetlerden etkilenmemesini garanti altına almalıyız. Strateji bakımından askeri faaliyetlerin IŞİD'e odaklandığından emin olmalıyız. Askeri faaliyetlerin Cenevre'deki görüşmelerin kaldığı yerden devam etmesine ciddi zarar verebilecek olmasından da endişeliyim" şeklindeki açıklamasına da sert tepki gösterdi:
"Mogherini'nin açıklamalarına bakıyorsunuz. Çok endişeli olduğunu söylüyor ve YPG'nin ‘DEAŞ'la savaştığına' işaret ediyor. Halbuki DEAŞ'la gerçek manada yalnızca Türkiye Cumhuriyeti savaşıyor. Rakka operasyonunda DEAŞ'lı teröristlerin çekilmelerin müsaade etmeleri, YPG'lilerin DEAŞ'lıları Türkiye'ye karşı savaşmaları şartıyla hapislerden çıkarmaları gibi haberler alıyoruz. Bunları tam olarak teyit edemiyor olsak da Türkiye'nin harekâta girişmiş olması Batı dünyasında resmen tedirginlik yaratıyor. Çünkü Türkiye, bu harekâtla Kürt koridoruna izin vermeyeceğini fiiline göstermiş oldu. Çünkü sahaya girdi ve bu mücadeleyi sürdürüyor."
Batılı ülkelerin Türkiye'nin gücü ve kararlığının farkında olduğuna işaret eden Ünver "Bence Batı dünyasının bu operasyona yalnızca temkinli yaklaşması ve çok fazla ses çıkarmaması bile gücümüzü gördükleri anlamına geliyor, bu olumlu. Ben bu noktada Fransa'nın Türkiye'yle münasebetlerini çok fazla bozmak istemediğini düşünmüyorum. Örneğin Almanya'dan çok ses çıkmadı. Belki Almanya da ikili ilişkileri çok fazla bozmamak için tepkilerini AB üzernden göstermek istiyor. Keza (ABD Dışişleri Bakanı Rex) Tillerson'ın açıklaması da gayet manidardı. Ancak bu tutum veya açıklamaların hiç biri harekatı engelleyici nitelikte değil. Fransa'nın bu operasyonun BMGKye götürmesi de çok şey ifade etmeyecektir. Biz 1974 Kıbrıs Harekâtı'ndan da tecrübeliyiz. ‘Operasyonu durdurun' demeleri hiç bir şey ifade etmiyor" dedi.
Batı'nın sivillerin durumu konusunda endişelerinin bir karşılığı olmadığını söyleyen Ünver "TSK sivillere zarar gelmemesi konusunda son derece hassas. Avrupa'nın bu tepkisi, Türkiye'nin kararlılığını engelleyebilecek nitelikte değil" ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE AVRUPA'YI DA TERÖRE KARŞI KORUYOR'
Avrupalı ülkelerin tepkilerinin ‘algı yönetiminden ibaret' olduğuna değinen Ünver "Batı, PYD'nin DEAŞ'la mücadele ettiğini vurguluyorlar ve sürekli algı yönetimi yapıyorlar. Kadın gerilla fotoğrafları gösterip sempati yaratmaya çalışıyorlar. Halbuki, ne yaparlarsa yapsınlar, PYD'nin her yerde Abdullah Öcalan posterleri asan ve PKK'nın bir kolu olan bir örgüt olduğu gerçeğini değiştiremezler" dedi.
Türkiye'nin terörle mücadelesinin Avrupa'yı da "teröre" karşı koruduğuna işaret eden Ünver "Batı Kürt kartını oynamaktan vazgeçerse, Türkiye'nin mücadelesini kendilerini de korumayı kapsadığı gerçeğini anlayacak. Ancak Avrupa 19'uncu yüzyıl Batısı gibi davranmakta ısrar ediyor. Sanki karşılarında NATO müttefikleri değil Osmanlı Devleti var. Bu ülkeler, böyle yaparak hem barışı hem de AB-Türkiye ilişkilerini riske atıyor. Yaptıkları bu terör destekçiliği, emperyal güçlerin izlediği politikayla bağdaşır nitelikte.Tabii yaptıkları bu terör destekçiliğinde, Türkiye'nin Rusya ile kurduğu iyi ilişkilerin de yarattığı rahatsızlık da rol oynuyor" diye ekledi.
‘GERİLİMİN ASIL SEBEBİ BATI VE TÜRKİYE ARASINDA SÜREGELEN AYRIŞMA'
Konuyu Sputnik'e değerlendiren bir diğer isim ise Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sezgin Mercan oldu. Fransa'nın attığı adımın ‘insani meselelere dikkat çekmek odaklı' olduğuna işaret eden Mercan "Fransa'nın çağrısı Türkiye'de tedirginlik yaratsa da Fransa'dan konunun insani meselelere dikkat çekmekle ilgili olduğu şeklinde açıklama geldi. Fakat bugün tarafların yaşadığı ayrışma, bugünle sınırlı değil. Bir süredir AB ve Türkiye arasında terörle mücadele ve terör unsurlarının tanımı gibi konularda farklılaşmalar vardı. Bugünkü gerilim, bu sürecin parçası" dedi.
Türkiye ve Batılı ülkelerin Suriye'nin geleceği konusunda da önemli bir farklılaşma içerisinde olduğuna işaret eden Mercan "Her ne kadar Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda bir mutabakat olsa, bunun nasıl hayata geçeceği konusunda ciddi farklılıklar ve soru işaretleri var. Batı, şu anda olası bir insani krizle ilgili endişeli. Ancak şöyle de bir gerçek var. Türkiye, mülteci krizinin çözümüne ilişkin en büyük çabayı gösteren ülke ki bu tutumu da Batı tarafından ‘takdirle karşılanıyor'. Buna rağmen, Türkiye ne zaman bir sınır ötesi harekata girişse, hemen bu operasyonun sınırlı tutulması yönünde kaygılar gündeme geliyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa'ya gerçekleştirdiği ziyarette Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron'a Türkiye'nin güvenlik alanındaki hassasiyetlerini anlattığına da dikkat çeken Mercan "Fransa'nın Almanya'ya kıyasla AB konusunda Türkiye'ye yönelik tutumu çok daha olumlu ve yapıcı. Türkiye de, diplomatik kanallarla harekatın gerekçesini Batılı ülkelere anlattı. Türkiye'nin Batı'dan uzaklaştığı yönünde endişeler barındıran Batılı ülkeler de bu aşamadan sonra artık Türkiye'nin kullandığı diplomatik kanallar üzerinden bu bağları sağlamlaştırmalı" diye ekledi.