Sevgili Burhan Ayeri,
Aylar önce bir yazında, benim için üzüldüğünü yazmıştın. O tarihte mektup hakkım yoktu; sana teşekkür edemedim. Mehmet Ali'nin haşarılıklarından da bahsetmiştin. Çok hoşuma gitmişti.
Benim hem avukat, hem de mektup kısıtlılığım daha yeni kalktı. Cezaevinde kalmak zor ama olağanüstü hâl döneminde daha da zor. 'Kaderde bu da varmış' deyip sabretmekten başka çare yok.
Bizim dosyada TCK 309'la suçlanıyoruz. Yani şiddet ve cebir kullanarak anayasal rejimi değiştirmek. Ben neden laik, demokratik cumhuriyete karşı olayım? Niçin bir molla rejimini isteyeyim? Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin verdiği önemli bir karar var. Burada 309. madde uygulanması için 'cebir ve şiddet gerekli' dendikten sonra cebirin maddi cebir olduğunun altı çiziliyor.
309, TBMM'ye ilk defa 'cebir ve tehdit kullanarak' şeklinde gelmişti. CHP ve Ak Parti birlikte bunu CEBİR ve ŞİDDET yaptılar. Değişiklik önergesinin gerekçesinde aynen şöyle deniyordu; 'Anayasada güvence altına alınmış olan ifade ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında kullanılan hakların Anayasayı ihlal suçu kapsamında değerlendirilemeyeceğinin daha açık bir şekilde vurgulanması ve bu bakımdan ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi için böyle bir değişiklik gerekli görülmüştür'.