Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Bursa'nın Gemlik ilçesinde deprem riski altında bulunan yerleşim yerlerinde yaşayanların daha güvenli bölgeye nakledilmesine ilişkin düzenleme hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin deprem ülkesi olduğuna dikkati çeken Özhaseki, ülke topraklarının yüzde 66'sının birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde bulunduğunu, nüfusun da yaklaşık yüzde 71'inin bu bölgelerde yaşadığını söyledi. Bakan Özhaseki, bu nedenle her gün bir ilden deprem haberi geldiğine işaret ederek, daha küçük şiddetli depremlerin her gün birçok kez yaşandığını, ancak hissedilmediği için haberlere konu olmadığını bildirdi.
'BİRÇOK ŞEHİRDE GEMLİK GİBİ RİSK VAR'
"Ülkemizi bekleyen deprem tehlikesi hepimizi korkutuyor" diyen Özhaseki, şehirlerin gelişmesinde ve konutların yapılmasında 2000 yılı öncesine kadar zemin etütlerine dikkat edilmediğini vurguladı. O dönemdeki ilgililerin bu işleri çok dikkate almadıklarını belirten Özhaseki, "Birçok şehirde, Gemlik gibi şu anda büyük risk var. Haliyle Gemlik'te bulunduğu konum itibarıyla, vatandaşın anlayacağı dil üzerinden söylüyorum, çok çürük zeminlerde, balçık araziler üzerine kurulmuş olunca, Allah korusun en ufacık depremde bile yerle yeksan olacak yüzlerce ev var. Bütün bunları bilerek hareket ediyoruz" ifadesini kullandı.
Özhaseki, bu konunun KHK'ya neden girdiğine ilişkin sorular geldiğini aktararak, deprem konusu söz konusu olunca beklenemeyeceğini, burada can güvenliği ve yaşam hakkının söz konusu olduğunu için KHK'de yer aldığını anlattı.
PLANLAMA İLERLEYEN GÜNLERDE
Depremle ilgili yasa çalışmaları da olduğunu hatırlatan Özhaseki, şöyle devam etti:
"Bu arada hızlı davranabilmek adına da en ön planda yerler için kararlar alınıyor. Şimdi alınan bu karar neticesinde bozuk orman arazisi dediğimiz, üzerinde çalılık olan sert zeminli, daha önce gidilmiş, çalışılmış, tespit edilmiş yerlere Orman Bakanlığı'nın da uygun görüşüyle ilçe taşınacak. Önümüzdeki günlerde planlama süreci başlayacak. Sonra bu planlama süreci içerisinde nasıl, nerede, ne yapılacak onlara karar verilecek ve çok hızlı olarak da burada konutlar inşa edilip risk taşıyan binalar yavaş yavaş taşınacak. Bütün çalışmalar tabi ki Türkiye'yi sağlam bir zemin üzerinde oturtabilmek planı üzerine kurulu."
Bakan Özhaseki, Gemlik'te bölgedeki konutların, büyüklüğü az olan depremlerde dahi yıkılabileceğine dair haberlere ilişkin, 6-7 şiddetine dayanamayacak bir şehrin olamayacağını, şehirler kurulurken depremselliğin ön planda tutulup zemin etütlerinin ona göre hesaplanması gerektiğine dikkati çekti. İlgili bölgedeki statik hesapların olabilecek en şiddetli depremlere göre yapılması gerektiğini vurgulayan Özhaseki, "Eğer siz bunları yapmazsanız büyük bir felaket sizi bekliyor demektir. Ne yazık ki Gemlik'te de söylenilenler doğru. Biz de okuyoruz onları. Verilen raporlar öyle. 'En ufacık bir depreme dayanamayacak' diye geçiyor" ifadesini kullandı.
ORMAN BAKANLIĞI'NA TEŞEKKÜR
Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na da yer tahsisinden dolayı teşekkürlerini ileten Özhaseki, "Buradaki zemin etütleri yapıldı, sert araziler. Zemin sert, inşallah orada buna uygun bir statik içinde de hesap yapılırsa 8-9 şiddetine kadar deprem artık oraya tesir edemez" dedi.
BOŞALAN ARAZİYE İNŞAAT YAPILMAYACAK
"Orada planlanmış herhangi bir durum yok ama net olan kesin olan bir şey var; artık konut yapılmayacak oranın üzerine, inşaat yapılmayacak, orası yüksek katlı olmayacak. Oralar büyük ihtimalle belediyenin isteğine göre, vatandaşların talepleri doğrultusunda değerlendirilecek."
Türkiye'nin neredeyse tamamında kentsel dönüşüm yaptıklarına dikkati çeken Özhaseki, birçok bölgede vatandaşların yeni evlere geçmek istediğini ancak kimi yerlerde de mahallesini değiştirmek, bulunduğu yerden çıkmak istemediğini hatırlattı.
SOSYAL TESİS OLACAK
"Bu, çok net. Ama bizim yapılan anketlerde gördüğümüz, hiç kimse orada, o mahallede kalmak istemiyor. Çünkü orada kalmak demek ileride olacak bir depremde ölmek demek. Böyle bir can tehlikesini kimse taşımak istemiyor. Çünkü deprem geldiği zaman insanların en sevdiklerini alıp götürüyor. Evin içerisinde ne kadar kıymetli eşyanız varsa onu da alıp götürüyor, hatıranız yok oluyor. Kimse de böyle bir riski görmek istemiyor. Orada en sağlam zeminlere çıkmak istiyor. Zaten yaşamış oldukları o bölgede nihayetinde hayat sürecekler. Belediyenin tespit ve taleplerine göre orası büyük ihtimalle sosyal donatı alanı olarak kullanılacaktır. Kendileri de yeşillikler içerisinde, kendi eski mahallelerinde gezeceklerdir."