Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre Temmuz-Eylül dönemini kapsayan dönemde büyüme yüzde 11.1 oldu. Türkiye ekonomisi bu oranla, Avrupa Birliği (AB), G20 ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerine büyümede fark attı. Yüksek büyümede başta Kredi Garanti Fonu olmak üzere, kamu teşviklerinin desteği olduğu belirtiliyor.
Polis Akademisi öğretim görevlisi Dr. Levent Yılmaz, RS FM'de Türkiye'nin 3. çeyrek büyümesine katkı sunan faktörleri, büyümenin niteliğine yönelik eleştirileri değerlendirdi.
‘TÜRKİYE, EKONOMİK BASKIYA RAĞMEN ÇİFT HANELİ BÜYÜDÜ'
Öncü göstergeler ışığında bir süredir, Türkiye'nin çift haneli büyüme yakalayabileceğinin değerlendirildiğini belirten Yılmaz, Türkiye'nin çok ciddi bir darboğazdan geçtiği süreçte bu büyüme rakamını elde etmesini 'bir başarı hikayesi' olarak nitelendirdi:
"Darbe girişimi sürecinden bu yana Türkiye ciddi bir ekonomik baskı altında. Özellikle ABD tarafından gelen açıklamalar, dönem dönem spekülatif de olsa Türkiye'ye karşı sermaye hareketlerini olumsuz etkileyebilecek davranışlarla karşı karşıya kaldı Türkiye. Bütün bunlara rağmen 'başarı hikayesi' diyebileceğimiz bir büyüme gerçekleştirdi. Bu şartlarda yüzde 6-7 bile çok büyük bir başarı olarak değerlendirirken, çift haneli büyüme çok önemli bir başarı oldu Türkiye açısından."
Levent Yılmaz, bir süredir Türkiye'nin büyüme dinamiklerinin, büyümenin sağlıklı olup olmadığı, sürdürülebilirliği gibi, tartışıldığına dikkat çekti ancak bu eleştirilere katılmadığını belirtti.
Türkiye'yi kendi iç dinamikleri ile değerlendirmek gerektiğini ifade eden Yılmaz, inşaat sektörü ve sanayinin büyümedeki payı ile Kredi Garanti Fonu'na ilişkin eleştirilerin gerçeği yansıtmadığı görüşünde: "'İnşaatla büyüyoruz' eleştirileri oluyor. Ancak Türkiye gelişmekte olan bir ülke ve Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yapmış olduğu fiziksel-mekansal dönüşümü ancak 2000'li yıllarda başlatabildi. Bu fiziksel dönüşüm içerisinde altyapı yatırımları, havalimanı, otoyollar, lojistik, haberleşme altyapısına yönelik yatırımlar var. Bu açıdan baktığımızda hala Türkiye'nin önünde inşaat sektörü açısından değerlendirilmesi gereken bir rota olduğunu görüyoruz."
KREDİ GARANTİ FONU DESTEĞİ SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Polis Akademisi öğretim görevlisi Dr. Levent Yılmaz, Kredi Garanti Fonu'nun katkısıyla yakalanan büyümenin sürdürülebilir olmadığı şeklindeki düşünceleri de desteklemezken, Türkiye'nin bu önemli hamle ile ekonomik büyümeyi desteklediğini söyledi:
"KGF'nin tam işlerin sıkıştığı dönemde devreye alındığını ve Türkiye'nin önemli bir başarıya imza attığını gözden kaçırmamak gerekiyor. KGF'den gelen hazine kefaletli finansmanın, dönüşlerinin de mükemmel olduğunu söyleyebiliriz. Sistemin sürdürülebilirliği açısından da herhangi bir tartışma yok. Hazine destekli kefalet sistemi ile finansmana daha makul ulaşım sağlanıyor."
‘TÜRKİYE'NİN MALİ DİSİPLİN SORUNU YOK'
Türkiye'nin mali disiplin açısından da sorunu olmadığını belirten Levet Yılmaz, AB ve OECD ülkeleri içerisinde çok iyi durumda olduğunu söyledi. Yılmaz, bazı hedeflerdeki sapmalara ilişkin olarak ise dünya ekonomisi ve siyasi konjonktürün mevcut durumunu işaret etti:
"Mali disiplinle ilgili panik havası yaratılmasını gerçekçi bulmuyorum çünkü rakamlar ortada. Evet mali disipline dikkat etmemiz gerekiyor ancak Türkiye'nin mali disiplinde gevşeme gibi bir taahhütü yok. Bir sabah uyanıyorsunuz Kudüs krizi var, bir sabah Suriye, başka bir sabah Alman başbakanın açıklamaları vs. dolayısıyla bütün bu konjonktürde hedeflerinizi yerine getirememeniz makul karşılanmalı. Ancak önemli olan ne kadar esneksiniz, bu riskleri ne kadar esnek karşılayıp, yeniden strateji üretebiliyorsunuz. Ben Türkiye'nin bu esnekliği özellikle 2008 krizi de dahil, iyi gösterebildiğini düşiünüyorum."
Dr. Levent Yılmaz, yüksek büyümenin istihdama katkısı olmadığı yönündeki eleştirileri de değerlendirdi. Büyümenin istihdama yansımasının zaman aldığını, bu geçişkenliğinin hızının son derece yavaş olduğunu belirten Yılmaz, ülkedeki iç dinamiklere dikkat çekti:
"Ülkenin demografik yapısını incelediğinizde genç nüfusun hızlı artışını da görürsünüz. Yani geçtiğimiz yıl 3 milyon yeni iş yaratmanıza rağmen, işsizlik rakamının arttığını görüyorsunuz. İşsizlik rakamları analiz edilirken Türkiye'nin bu demografik yapısının da iyi incelenmesi gerekiyor. Önümüzdeki çeyrekte de, öncü göstergeler iyi bir büyüme rakamı edilebileceğini gösteriyor. Bu da istihdama zaman içerisinde yansıyacaktır."
‘EKONOMİNİN AĞIRLIK NOKTASI DOĞU'YA KAYIYOR, TÜRKİYE ÖNCÜ ÜLKE'
Polis Akademisi öğretim görevlisi Levent Yılmaz, 2017 yıl sonu büyüme beklentisinin, öncü göstergeler ışığında, yüzde 7-8 aralığında olduğunu söyledi. Bu rakamın, son derece zor şartlar altında gerçekleştirilmiş bir hikaye olarak karşımıza çıkacağını ifade eden Yılmaz, 2018'de ise tahminlerden daha iyi bir büyüme yakalanacağı görüşünde.
Türkiye'nin özelikle modern ipek yolu projesiyle birlikte öncü ülke pozisyonu edindiğinin altını çizen Yılmaz, dünyanın ağırlık noktasının kaydığı Doğu'daki ekonomilerin iyileşme sürecine gireceğini belirtti:
"Özellikle lojistik altyapı yatırımlarıyla dünyanın ekonomik ağırlık merkezi Batı'dan Doğu'ya doğru hareket ederken Türkiye'nin burada pozisyon aldığını görüyoruz, bölge ülkeleriyle beraber. Bölge ülkeleriyle beraber ortak hareket ederek bu geçişi hızlandırdığını ve burada söz sahibi olduğunu görüyoruz. Bu açıdan sadece Türkiye için değil başta Türkiye, Rusya ve İran olmak üzere bölgedeki önemli aktörlerin ekonomilerinde önümüzdeki süreçte bir iyileşme bekliyorum."