Dilekçede şöyle denildi:
"Davalının Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik sarf ettiği ifadeler, Fetullahçı Terör Örgütü'nün Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik uzun zamandan beri yürüttüğü algı oluşturma çabalarının bir parçası olup, münferit bir hadise olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Esasında davalının ve mensubu bulunduğu siyasi partinin Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik söylemleri, FETÖ'nün söylemleriyle birebir örtüşmekte olup bu doğrultudaki söylem ve politikanın örgüt tarafından adı geçen siyasi partiye empoze edildiği hususunda toplumda yaygın bir kanaat oluşmuştur."
Dilekçede, 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminden hemen sonra FETÖ terör örgütü öncülüğünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik algı oluşturmak maksadıyla içeride ve dışarıda yaygın bir kampanya yürütüldüğü, Bircan'ın mensubu olduğu partinin de Genel Başkan düzeyinde bu kampanyayı sahiplendiği ve Erdoğan hakkında algı oluşturmak için yoğun çaba sarf ettiği bildirildi.
'KÖTÜ NİYETLİ YAKLAŞIMLAR DOZUNU ARTTIRARAK DEVAM EDİYOR'
"17-25 Aralık darbesinin azmettiricilerinin, Türkiye'de başarısız olmanın verdiği kin ve öfkeyle ABD'de adli soruşturma kılıfı altında benzer iddialarla dava açtığı ve davanın kamuoyuna yansıtıldığı bugünlerde, aynı kampanyanın FETÖ tarafından başlatılması ve eş zamanlı olarak davalı ve mensubu olduğu parti tarafından asılsız iddiaların dile getirilmesi ve hakarete varan ifadelerle kullanılması, yukarıda ifade edilen iş birliğinin bir yansıması olup, tesadüf olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, açtığı bütün davalardan ve şikayetlerinden vazgeçmiştir. Geçmişte olduğu gibi bugün de Sayın Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu iyi niyetin Bircan ve mensubu bulunduğu partide hiçbir karşılığının bulunmadığı, aksine tüm iyi niyetli çabalara rağmen Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik kötü niyetli yaklaşımların dozunu artırarak devam ettiğini tarihe not düşürmek açısından özellikle vurgulamak isteriz."
Bircan'ın açıklamalarının düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde değerlendirilip hukuken mazur görülmesinin mümkün olmadığı, orantısız ve gerekli olmayan sözler ile hakaret içeren konuşmanın düşünce açıklaması olarak kabul edilemeyeceği belirtilen dilekçede, eleştiri hakkını kullanan kişilerin sorumluluk bilinciyle davranmaları, hakaret teşkil edecek nitelendirmelerden uzak durmaları gerektiği bildirildi.