Putin kongrede yeni anayasa ve seçimlerin masaya yatırılacağını açıklarken, yaptıkları görüşmede ülkedeki dış ve iç muhalefetinin kongreye davet edilmesi konusunda anlaşma sağladıklarını kaydetti. Ruhani de Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nde bütün partilerin birleşeceğini söyledi ve Suriye'nin geleceğinde güvenli bir seçimin olmasını dilediğini söyledi. Erdoğan da mutabık kalınan kongre ile ilgili olarak "Bu çabanın başarısı başta rejim ve muhalefet olmak üzere tarafların tutumuna bağlıdır" ifadesini kullandı. Erdoğan, kongrede yer bulup bulmayacağı henüz belli olmayan PYD ile ilgili olarak da "Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü ile ülkemizin milli güvenliğine kasteden terörist unsurların süreçten dışlanması, Türkiye olarak önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir" dedi.
'BÖLGEDE YAŞANAN KAOSUN SONA ERDİRİLİP HUZURUN SAĞLANMASI AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ BİR GELİŞME'
Suriye meselesiyle ilgili tüm devletlerin bu sürece sahip çıkması gerektiğini ifade eden Çonkar, "Kanı, gözyaşını, acıları dindirecek; teröre ve daha fazla göçmen akımına sebep olan bu krizin bir an önce sonuçlandırılması yolunda herkesin katkı sağlaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu üç ülkenin yapmış olduğu bu girişim çok önemli ve çok değerlidir. Neticeyi buradan elde edebileceğimiz görülüyor. Diğer muhatapların da bu sürece sahip çıkmaları ve destek vermeleri çok önemli" diye konuştu.
'TÜM SİYASİ GRUPLARIN KENDİLERİNİ AİT HİSSEDECEKLERİ ANAYASAL UZLAŞMA SÜRECİ İŞLEMELİ'
'AKP ESAD'SIZ ÇÖZÜM DİYORDU AMA ESAD'LI BİR ÇÖZÜM OLACAĞI AÇIK'
'CENEVRE'DE TÜRKİYE, RUSYA VE İRAN'IN KARŞISINDA ABD OLACAK'
"Bundan sonra Anayasa'nın yazımı, nasıl bir devlet ortaya çıkacak, bu devlet üniter mi, federal mi olacak? Elbette toprak bütünlüğü olması gerekiyor. Ayrıca seçimler nasıl yapılacak, kimin etkin gözetiminde olacak; daha sonra iç uzlaşma ve barış süreci nasıl şekillenecek; altı yıl savaş yaşandı, muhalifler ve diğer bütün kesimler için af olacak mı? Ayrıca Suriye'nin yeniden yapılandırılması için 1 trilyon dolarlık kaynak ihtiyacından söz ediliyor, bu yeniden yapılandırma konusunda uluslararası toplumun katkısı ne kadar olacak; bütün bunlar sadece Astana ve Soçi'de yapılan görüşmelerle sağlanamayacak. Çünkü ABD bu işin içinde şu anda doğrudan bulunmuyor, onun da işin içinde olduğu Cenevre sürecinin bu işte bir yol alınıp alınmayacağını ortaya koyacak. Ve Rusya, Türkiye ve İran da aralarındaki bu irtibattan sonra Cenevre'de masaya oturduklarında karşılarında ABD'yi ve onu destekleyen diğer ülkeleri bulacaklar. Orada da bir uyum gerekiyor. Eğer bu uyum sağlanabilirse Suriye'de siyasi bir çözüm gerçekleştirilebilir."
'TÜRKİYE'NİN HASSASİYETLERİ DİKKATE ALINMALI'
Türkiye'nin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne PYD'nin katılmasına karşı çıkmasıyla ilgili de konuşan Yılmaz, "Suriye'de PYD şu anda PKK'yla tamamen içli dışlı olmuş durumda. Bu da artık çok açıkça her şekilde görülüyor. Türkiye'nin bu konuda tabii ki hassasiyetleri olmak zorunda. Umuyoruz Türkiye'nin hassasiyetleri dikkate alınarak bir yol alınmaya çalışılır, bu konu önemli tabii ki" dedi.
'SÖYLEM OLARAK ESAD KARŞITLIĞI SÜRÜYOR ANCAK FİİLİ OLARAK GERÇEK KABUL EDİLMİŞ DURUMDA'
'ASTANA İLE BAŞLAYAN DİYALOGUN SOÇİ'DE SÜRDÜRÜLMESİ OLUMLU'
Bitmez, Türkiye'nin "Esad gitmeli" politikasından vazgeçmesi gerektiğini de ifade ederek "Bugün masada şu olsun, bu olsun demekten ziyade akan kanı nasıl durdururuz, problemin önümüzdeki süreçte gerek Suriye, gerek Türkiye gerekse diğer komşu ülkelerin toprak bütünlüklerinin zarar görmeyeceği şekilde, çözümleri ülkelerin kendi içinde temin etmek kaydıyla nasıl sonuca ulaşılır, bunun konuşulması gerekir. Külfeti dağıtmak açısından da Türkiye'nin masada bu olmasın yaklaşımından daha ziyade mevcut sorunu nasıl çözeriz konusunu düşünerek adım atması, olaylara bu noktadan bakması gerekiyor" diye konuştu.
Bitmez, Türkiye'nin PYD konusundaki politikasına ise destek vererek "Hükümetin PYD konusundaki tavrı makuldür. Çünkü bölgede terör örgütlerinin peyda olmasına sebep olan ABD, El Kaide, IŞİD gibi diğer örgütleri nasıl resmi olmasa bile ortaya çıkardıysa bölgede aleni olarak PYD'yi desteklediğini, IŞİD'le mücadele bittikten sonra ABD'nin PYD'ye desteğinin bitmeyeceğini ve Amerikan askerlerinin bölgeden çekilmeyeceğini açıkça söylüyorlar. Bu açıdan PYD hususundaki hassasiyet makuldür, bu hassasiyetin devam etmesinde fayda var" ifadelerini kullandı.
'SÜREÇ CENEVRE'DEN ASYA'YA KAYIYOR'
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yunus Soner de Sputnik'e yaptığı açıklamada zirvenin gerçekleşmesini büyük bir başarı olarak değerlendirdiklerini ifade ederek "Bu zirve, bölge ülkelerinin Suriye krizine ortak çözüm bulma yönündeki girişimlerinin önemli bir adımını oluşturdu. Bölge ülkeleri arasında özellikle Rusya, İran ve Türkiye arasındaki ittifakın derinleştirilmesini son derece olumlu karşılıyoruz. Suriye'yi temsil eden güçlerin Soçi'de toplanacak olmasını da çok olumlu karşılıyoruz. Böyle bir Ulusal Suriye Kongresi'nin Soçi'de düzenlenecek olması, aynı zamanda sürecin daha çok Cenevre'den Asya'ya kayması anlamı taşıyor. Burada ABD'nin etkisi, bir nebze daha da azalmış oluyor; bu toplantının Soçi'de yaplmasının önerilmesi bu açıdan da çok önemli. Tabii bu çizginin sürdürülmesi gerekiyor; bu çizginin sürdürülmesi, ABD'nin bölgeden daha da dışlanmasıdır" dedi.
'PYD'NİN ULUSAL KONGREYE KATILMASI DEMEK, ABD'NİN KATILMASI DEMEK OLUR'
PYD'nin şimdiden Türkiye-Rusya ve Türkiye-İran arasında gerginliklere yol açtığını dile getiren Soner, "Şam'da da bu Amerikan taşeronuna yönelik ciddi bir rahatsızlık var. PYD'nin dışlanması, ABD'nin dışlanması demek olacaktır, bu, bölge ülkelerinin ittifakının önünü daha da açacak, bunun gerçekleşeceğinden hiçbir şüphemiz yok" diye konuştu.
"PYD'yi Amerikan kontrolünden kurtarmayı çok gerçekçi bulmuyoruz" diyen Soner, "PYD, ABD'den yoğun bir şekilde askeri teçhizat elde eden, ciddi ödenekler alan; en son ABD Savunma Bakanlığı bütçesinde yanılmıyorsam 200 milyon dolarlık bir ödenek bir yıl için öngörüldü. Aynı zamanda üç yıldır ABD'den yerel yönetim eğitimleri alan bir örgüt. Dolayısıyla PYD'yi Amerikan kontrolünden çıkartmak bizim açımızdan çok gerçekçi bir perspektif değil. Tersine, bu gerekçeyle ABD, Soçi'deki toplantıya da sızmış olacak ve orada ABD'nin sözcülüğünü üstlenmiş olacak. Bu da hem bölge ittifakı için bir dinamit anlamına gelir; hem de Suriye'nin geleceğinde iç kargaşanın sürmesi anlamına gelir" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE ESAD KARŞITLIĞINDAN VAZGEÇECEKTİR'