Gündem Dışı'nda Serhat Sarısözen'in bu haftaki konuğu Hürriyet yazarı Kenan Başaran'dı. Başaran'la 17 Eylül 1967'de İkinci Lig'de Kayserispor'la Sivasspor'un, Kayseri Şehir Stadı'nda karşı karşıya geldiği, Oktay Aktan'ın 20. dakikada attığı golle stadın bir anda karıştığı ve Oktay'ın daha sonra "Keşke ayağım kırılsaydı da atmasaydım" dediği golden sonra 39'u Sivaslı 41 kişinin hayatını kaybettiği olayları anlatan ‘Sivas-Kayseri Türkiye'nin En Büyük Futbol Faciası' kitabı hakkında bilgi verdi.
‘YEREL BASIN OLAYLARI MANİPÜLE ETTİ'
Yaptığı araştırmalar sonrasında, sanıldığı gibi insanların kurşunla ya da bıçakla öldürülmediği; havasızlıktan veya birbirini ezmek suretiyle hayatını kaybettiğini söyleyen Kenan Başaran, yerel basının olayları başta manipüle ettiğine dikkat çekerek, Adli Tıp'tan, otopsi sonuçları açıklandıktan sonra basının dilinin yumuşadığını belirtti.
"Devletin beslendiği gelenek ‘Doğu geleneği' olduğundan, olayların büyümemesi için yaşananların üstünün kapatıldığını" ifade eden Başaran, erken dönemde olaylarla yüzleşilseydi her şeyin farklı olacağını söyledi.
‘HER İKİ TARAF DA KENDİ ÖYKÜSÜNÜ ANLATMAK İSTİYOR'
Başaran, kitabını iki şehir arasında husumet yaratmak için değil, tarihe not düşmek ve bir daha benzer bir kederin olmaması için yazdığını söyledi.
Mağdurların yakınlarına tazminat ödenerek olayın kapatıldığını savunan Başaran, kitabı kaleme almasıyla amacının, ‘yarayı yeniden kaşımak' olmadığını, iki şehir arasındaki bu ‘yarayı iyileştirmek' olduğunu vurguladı. Başaran, "Her iki taraf da kendi öyküsünü anlatmak, kendi açısından sebeplerini duyurmak istiyor, bu sebeple görüştüğüm insanlar ‘iyi ki bu kitabı yazmışsın' dediler" diye konuştu.
Facianın nedenlerinin sosyolojik olarak da değerlendirildiği ve olayın bazı tanıklarının iki kentin tarihsel çekişmesine ve ‘kıskançlığa' bağladığı olaylar zincirinden sonra Sivas ve Kayseri birbirinden kaçırılarak olayların üstü kapatılmaya çalışıldı, iki takıma uzun süre birbiriyle maç yaptırılmadı. Uzunca bir süre Kayseri plakalı araçların Sivas'a sokulmadığını, ticari ilişkilerin sekteye uğradığını söyleyen Başaran, facianın üstünden 22 yıl geçtikten sonra Sivasspor ve Kayserispor'un yeniden bir futbol karşılaşmasında karşı karşıya gelebildiğini söyledi.
Dönemin Kayseri valisinin güvenlik önlemlerini almadığını ileri süren Başaran, olaylar sonrasında Sivas Valisinin derhal istifa ettiğini, buna karşın Kayseri Valisinin istifa etmekte direndiğini söyledi.
‘FUTBOL SİLAH KULLANILMAYAN BİR SAVAŞTIR'
George Orwell'in "Eğer dünyayı kaplamış kötülük zincirine bir halka daha eklemek istersen, bunun için Araplarla İsraillilerin, Almanlarla Çeklerin, Hintlilerle İngilizlerin, Ruslarla Lehlerin, İtalyanlarla Yugoslavların karşılaşacağı ve her birinin de yüz binlerce taraftar tarafından izleneceği futbol müsabakaları organize etmekten daha iyi bir yol düşünülemez. Futbolun fair play (dürüst oyun) ile alakası yoktur. Futbol kin, kıskançlık, kibir, tüm kuralları reddetme ve şiddeti seyretmenin verdiği sadistçe mutlulukla birbirine sıkı sıkıya bağlıdır; başka bir deyişle ‘futbol silah kullanılmayan bir savaştır'" sözüne katıldığını ifade eden Başaran, futbolun bir centilmenlik oyunu olarak dikte edildiğini fakat futbolun yapısının buna müsait olmadığını, örneğin İngilizlerin geçmişte sert oynamayı bir erkeklik işareti olarak gördüğünü hatırlattı.
‘TARAFTAR ARTIK SADECE ATTIĞI GOLLE SEVİNMİYOR'
Cinsel birtakım sıkıntıların futbolla aşıldığını söyleyen Başaran, tarihsel olarak baktığımızda futbol yüzünden ticari savaşların yapıldığını vurguladı. Artık futbolun ticari bir oyuna döndüğünü söyleyen Başaran, "Futbol üzerinden romantizm yapmak çok saçma, taraftar artık sadece attığı golle sevinmiyor, kulübünün bilançolarına da bakıyor, kar-zarar hesabı yapıyor, taraftar tıpkı şirket üyesi gibi hareket ediyor" diye konuştu.
KENAN BAŞARAN KİMDİR?
1975'te Erzurum'da doğdu. 1999'da Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Bilişim Anabilim Dalı'ndan mezun oldu. 2003'te Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Bilişim Yüksek Lisans programını tamamladı. Meslek yaşamına 1995'te Yaşam Radyo'da muhabir olarak başladı. Aynı radyoda 1997-99 döneminde yayın yönetmenliği görevinde bulundu. 1999-2000 arasında Perspektif Dergisi İstanbul Temsilciliği görevini üstlendi. 2000-2001 döneminde General Electric Türkiye Beyaz Eşya Temsilcisi GEPA AŞ'de Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalıştı. 2001-2005 döneminde de Foreks Bilgi İletişim'de haber editörü olarak görev yaptı. Eylül 2005'te girdiği Referans gazetesinde editörlük ve futbol ekonomisi üzerine köşe yazarlığı, analiz, haber ve söyleşiler kaleme aldı. Ekim 2010'dan itibaren Radikal gazetesinde başlayan spor yazarlığını, 2014'ten beri Hürriyet'te sürdürüyor. İstanbul Şehir Hatları'nın vapurlarını konu edinen ‘İstanbul'un Gelinleri' adlı belgesel çalışmasıyla 2005 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Radyo Ödülü'nü, ‘Üç büyüklere forma reklamı verenlerin yarısı tarihe karıştı' yazısıyla da 2008 Nezih Demirkent Ulusal Basın Ödülü'nü kazandı.