‘DOLAR HAREKETLİLİĞİNE KARŞI DİRENİŞ NİTELİĞİNDE OLABİLİR'
Konuyu Sputnik'e değerlendiren Ekonomi Uzmanı ve İntegral Yatırım Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu'ya bunun üç sebebi var. Altın alımının artışının ilk sebebinin Türkiye'deki dolar hareketliliğine yönelik bir tedbir alma girişimi olabileceğine işaret eden Turşucu şöyle konuştu:
"Bildiğiniz gibi Merkez Bankası, altın rezervlerini arttırmak için bazı adımlar atmıştı. Bankalar için de döviz rezervlerinin bir kısmının altın olarak tutulması yönünde telkinde bulunmuştu. Buradaki amaç ise, doların son iki yıldır Türkiye'de değişken (volatile) bir hareketi var. Son iki yılda kurda yüzde 20 civarında yükselişler oluyor. Türk Lirası, dolar karşısında zayıf bir durumdaydı. Bu da rezerv erimesine sebep oldu. Merkez Bankası, altın rezervlerini liradaki oynaklıkların önüne geçmek için teşvik etti. Bunun artışta etkisi olabilir."
Altın alımlarındaki artışın ikinci olası sebebininse altın fiyatlarının 1400 dolar seviyesinden 1100'lere kadar düşmesiyle ilintili olabileceğine değinen Turşucu, fiyatlardaki bu düşüşün altın alımının kolaylaştırıcı etkisi olduğuna işaret etti.
‘AVRUPA VE ASYA EKONOMİLERİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL'
İntegral Yatırım Araştırma Direktörü Turşucu'ya göre altın alımındaki artışı açıklayan bir diğer değişken de Avrupa ve Asya ekonomilerinin durumu.
TCMB'nin hamlelerinin dünyadaki genel eğilimden çok farklı bir yönde olmadığına değinen Turşucu "Çin ekonomisinin beklenenden daha güçlü seyrediyor olması ve Avrupa ekonomisinde güçlenmeler olması da süreci etkilemiş olabilir. Avrupa ve Asya ekonomilerinde merkez bankalarının altın rezervlerine yükleniyor olması da etken. Merkez Bankası'ndaki rezerv artışının dünyadaki ana akımdan çok farklı bir yönü yok. Bu akıma uygun şekilde hareket ediyor" dedi.
‘BATI'YLA GERGİNLİĞİN TÜRK EKONOMİSİNE RUSYA'NINKİ GİBİ REEL BİR ETKİSİ YOK'
Türkiye'nin, Batı'yla yaşadığı gerginliğe bağlı olarak altın rezervlerini destekliyor olmasının güçlü bir ihtimal olup olmadığı sorusu üzerine Turşucu "Ben bu görüşe mesafeli yaklaşmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim. Zira bu gerginliklerin çoğu ülkesinde seçim gerçekleşen Avrupa'nın iç siyasetiyle ilgiliydi. Bu gerginliklerin ve Avrupa ülkelerinin sert söylemlerinin ekonomiye ve ticari ilişkilere somut bir etkisi yok. İkili anlaşmalar, ve ihaleler hız kesmedi. Bir dönem bizi en çok etkileyen Rusya'yla yaşadığımız uçak krizi olmuştu. Yıllık ticaret hacmimiz bir dönem 25-30 milyar dolarken daha sonra 11 milyar dolara kadar düştü. Şu anda yeniden 15 milyar seviyesine yükseldi. Batı'yla yaşanılan gerginliklerinse böyle bir etkisi olmadı" diye ekledi.