Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2018 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Görüşmeler sonunda söz konusu kurumların 2018 yılı bütçeleri komisyonda kabul edildi.
Bankalara ilişkin her zaman stres testi yaptıklarını ifade eden Şimşek, 6 bankaya ceza konusunun tamamen spekülatif nitelikli bir haber olduğunu dile getirdi. Şu an itibarıyla kendilerine, BDDK'ya veya ilgili bankalara bu yönde iletilmiş bir araştırma ya da soruşturmanın olmadığını aktaran Şimşek, şöyle devam etti:
"Bu konu ABD Hazine Bakanı tarafından da yine benzer bir çerçevede düzeltilmiştir. Son dönemde uluslararası bazı basın ajansları birkaç hususta, konuda bu türden haberler üretmeye başladılar. 'Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da kredileri Almanya'nın zoruyla kesecek' dediler. Halbuki EBRD o hafta Ankara'daydı, ben daha o gün kendileriyle görüşmüştüm. EBRD yönetimiyle Washington'da görüşmüştüm. Bu seneye yakın, gelecek sene için de bir bütçeleme yani Türkiye'ye kaynak ayırma söz konusu. Nitekim hemen çıktılar ve yalanladılar. Son dönemde özellikle bankacılık sektörümüzü hedef alan spekülatif nitelikli, uluslararası kaynaklı bir sürü haber yapıldı. Bu haberlerin çoğu, o haberlere konu olan uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından yalanlandı."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'nin toplam borç stokuna ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'nin genel yönetim anlamında 2017 ikinci çeyrek itibarıyla içinde kamu, finansal kuruluşlar, finansal olmayan kuruluşlar, hane halkı, tamamen bütün borcun milli gelire oranı yüzde 146. Gelişmekte olan ülkelerde bu geniş tanımlı borç stokunun milli gelire oranı en son IMF tarafından açıklanan rakam yüzde 225. Çin'de yüzde 298, Güney Kore'de yüzde 300 civarında, Malezya'da yüzde 221, Macaristan'da yüzde 220, Brezilya'da yüzde 178, Çekya'da yüzde 165, Polonya'da yüzde 163… Bizden daha düşük borçlu olanlar tabii ki var, mesela Hindistan yüzde 105, Meksika yüzde 98 ama birçok gelişmekte olan ülke ile gelişmekte olan ülkeler ortalamasına göre Türkiye'nin borç yükü, genel anlamda söylüyorum, iddia edildiği gibi yüksek değil ama bu 'Biz daha fazla borçlanmayı teşvik edelim' anlamına gelmiyor. Daha fazla borçlanma üzerine bir büyüme kurgusu; asla böyle bir şey söz konusu değil."
‘BÜYÜK ŞİRKETLERİ DE EĞER İHRACATÇI DEĞİLLERSE, MUTLAKA FİNANSAL KORUMAYA ZORLAYACAĞIZ'
Şimşek, Merkez Bankasının alacağı yetkiyle küçük işletmelere ihracatçı olmamaları halinde dövizle borçlanmayı yasaklayacaklarını açıkladı. İhracatçılara, son 3 yıllık ortalama yıllık ihracatlarının, belirleyecekleri kata kadar döviz veya dövize dayalı borçlanmaya izin vereceklerini anlatan Şimşek, "Büyük şirketleri de eğer ihracatçı değillerse, mutlaka finansal korumaya zorlayacağız. Yani hedge etmeleri gerekecek. Borca dayalı bir büyüme modeli değil, sağlıklı bir büyüme modeli üzerinde hemfikiriz, bu konuda hiç tereddüt yoktur" dedi.
‘BÜYÜK FİRMALARA DİYECEĞİZ Kİ 'SİZ BÜYÜKSÜNÜZ, PROFESYONELSİNİZ, KUR RİSKİ ALIYORSANIZ O KUR RİSKİNİ YÖNETECEKSİNİZ'
"Örneğin son 3 yılda diyelim ki 100 milyon dolar ortalama ihracat yaptıysa, belki 300 milyon dolara kadar, bunlar da kesin şekillenmedi, bu bir çalışma, belki 3 katı, 5 katı olur bir kata bağlayacağız. Büyük firmalara diyeceğiz ki 'Siz büyüksünüz, siz profesyonelsiniz, kur riski alıyorsanız o kur riskini yöneteceksiniz, kendinizi hedge'leyeceksiniz yani finansal korumaya alacaksınız.' Ne kendini hedge etme kabiliyeti olan ne de ihracatçı olan küçük firmaların eşik değerlerini belirleyeceğiz. Özetle kur riskini orta ve uzun vadede çok daha güçlü bir şekilde yöneteceğiz. Zaten bu yönde iletişimini yaptık, bu yasal düzenleme 'torba yasa'da var. Bu yasal düzenleme sonrasında gerekli veriler oluşacak, o eşik değerler belirlenecek, ondan sonra uygulamaya konulacak."
Borçlanma konusunda atılan adımlara yönelik eleştiriler üzerine Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Niye bu kadar borçlanıyorsunuz, neye hazırlanıyorsunuz, seçim mi var? Hayır seçim yok. Neye hazırlanıyoruz? İki basit konu var. Birincisi; yılbaşından bu yana bütçe açığımız 31 milyar lira ama öngörülen açık bunun yaklaşık iki katı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu açığın finanse edilmesi lazım.
İkincisi; gelecek yılın ilk çeyreğinde 56 milyar liralık borç geri ödememiz var. Sistemimize yönelik bu kadar spekülatif saldırılar varken çok güçlü ve sağlam şekilde yılın ilk çeyreğine girmemiz lazım. Dolayısıyla nakit düzeyimizi ilk çeyreğe girerken yüksek tutacağız ve spekülatif anlamdaki bu tür saldırılara hazırlıklı olacağız. Özellikle faizlerin piyasa gereklerinin ötesinde artmamasını sağlamak üzere bir hazırlık var. Onun dışında hiçbir hazırlığımız yok; bu kadar basit ve net. İki husus var; bir tanesi yılın son 3-4 ayındaki bütçe açığının finansmanı, ikincisi de gelecek yılın ilk 3 ayındaki 56 milyar liraya varan borç geri ödememiz."