Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, işlerine geri dönebilmek için başlattıkları açlık grevinin 235. gününü doldurdu. Özakça, 150 günlük tutukluluğun ardından 20 Ekim'deki duruşmada tahliye edildi. Savunma yapması için 3 duruşmaya da getirilmeyen Gülmen ise, Ankara Numune Hastanesi'nin mahkum koğuşunda tutuluyor. Kız kardeşi Beyza Gülmen, yanında refakatçi olarak kalıyor. Hastanenin dışında ise baba Şaban Gülmen, kızlarını bekliyor.
'NURİYE İLE BİRBİRİMİZİ GÖRÜNCE BİR MÜDDET KONUŞAMADIK'
Kızını 1 aydır ilk kez görebildiğini söyleyen baba, 5 dakikalık görüşme süreleri nedeniyle görüş haklarını avukatlara verdiklerini, Nuriye'nin ya avukatlarla ya da aileyle görüştürüldüğünü söyledi.
'İNSAN KENDİNİ KAYBEDİYOR'
Kızının mahkemeye getirilmemesinin tedirginliklerini artırdığını ve 2 duruşma arasının çok uzun olduğunu belirten Şaban Gülmen, "Çocuğun mahkemeye getirilmemesi, sıkıntılarının artmasına neden olacak, bu da tehlike arz ediyor. Çocuğa bir şey olursa bizde de büyük sıkıntı olacak. İnsan çileden çıkıyor. İster baba ister anne ol, insan kendini kaybediyor. Bunun bize getirdiği problemler var" diye konuştu.
'NURİYE DERMANSIZ, HALSİZ'
FLORASAN LAMBADAN RAHATSIZ OLUYOR
Hastanenin bodrum katındaki mahkum koğuşunda tutulan Nuriye'nin refakatçisi olarak kalan kız kardeşi Beyza Gülmen, ablasının uyanır uyanmaz B1 vitamini içtiğini ve en çok gün ışığı olmadığı için 24 saat açık tutulan florasan lambadan rahatsız olduğunu belirtti. Beyza Gülmen, ışığın gücünü azaltmak için lambayı plastik poşetle kapattığını ve her gece yatakları ışıktan en uzak köşeye çektiklerini söyledi.
Ablasını her gün bir doktor grubunun ziyaret ettiğini ve "İstediğiniz bir şey var mı, tedavi olmak ister misiniz?" diye sorduklarını belirten Beyza Gülmen, ablasının onlardan tek isteğinin, 'Bu kişi hasta değil, bu kişinin burada tutulmasına gerek yok' şeklinde bir rapor olduğunu söyledi.
'AÇLIK GREVİNİN ÇÖZÜMÜ, TIBBİ DEĞİL'
"Semih'in enfeksiyona açık bir durumu var. Semih için ani değişiklikler olmadı. Ancak açlık grevlerinde 100 günün üzeri, sinir sisteminin harap olacağı dönemdir. Çok tetikte ve dikkatli oluruz. Her an her şeyin olabileceği, bir gün ile diğer gün arasında çok farklılıkların olacağı bir dönem. Geçmiş örnekler gösteriyor ki 100 gün üzerinde ani ölümler de dahil her şey yaşanmış. Birçok deneyimimiz var. Alarm durumunda olduğumuz bir dönemdeler. Biz sadece saygı gösterebiliyoruz."
'NURİYE'Yİ DAHA DA KÖTÜLEŞTİRDİLER'
Gülmen'in durumunu 'yetkililerin katbekat zorlaştırdığını ve kötüleştirdiğini' ifade eden Dr. Karahancı, İnsan Hakları Komisyonu olarak mahkum koğuşlarını her sene denetlediklerini, özellikle 'Numune hastanesindeki mahkum koğuşlarının kesinlikle uygun koğuşlar olmadığını' anlattı.
'NURİYE İÇİN TECRİT HALİ OLUŞTURDULAR'
Hastanenin bodrum katında bulunan mahkum koğuşlarının güneş görmediğini, havalandırmasının ve hareket alanının olmadığını belirten Karahancı, "Sağlık sadece medikal bir şey değildir, aynı zamanda sosyal ve psikolojik iyilik halidir. Nuriye için net olarak tecrit hali oluşturdular. Kaş yapayım derken göz çıkardılar. Sağlık açısından daha iyi yaptık diyemiyorlar ve sorumluluğu kimse almıyor" dedi.
'B1 VİTAMİNİ, SU VE ŞEKER İLE MUCİZE OLMAZ'
Geçmiş deneyimler ve bulgulara göre 235 günlük açlık grevi için, "Böyle örnekler çok nadir. (293 günle) Behiç Aşçı örneği var" diyen Dr. Karahancı, şunları söyledi:
"Bu durum, hem onları takip eden sağlık heyeti olarak bizim için çok ciddi psikolojik yük hem de onların bakımını üstlenenler ve buna tanık olan toplum için bir travma. Kanıta dayalı tıpla takip ettiğimizde, 100 günün üzerinde her an her şey olabilir. Sadece B1, su ve şeker ile bizden mucize yaratmamız bekleniyor. Bilişsel düzey sağlam olabilir ama fizyolojinin bu kadar süre aynı şekilde ona eşlik etmesi mümkün değildir."