Tayyar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından istifası beklenen belediye başkanlarıyla ilgili olarak ise " Belediye başkanları istifa yerine seçimle gitse daha şık olur" dedi.
'GÖREVE GETİRİLMESİ HATAYDI, TEPKİ GÖSTERENLERDEN BİRİSİ DE BENİM'
Tayyar, Dişli'nin genel başkan danışmanlığından istifa etmesiyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Göreve getirilmesi hataydı. Ama zararın neresinden dönülse kârdır. AK Parti içerisinde kendisine çok fazla tepki vardı. Bu tepkiyi gösterenlerden birisi de benim. Hukukta suçların bireyselliği esastır. Şaban Dişli suçlu olmayabilir ama kamuda binlerce kişi yakınları sebebiyle yerlerinden olurken genel başkan danışmanı olması sıkıntıydı. İstifası çok doğru bir karar ama benim bildiğim kadarıyla kendisi istifa etmedi, istifası istendi."
Tayyar, "Dişli'nin istifasını kim istedi?" sorusuna ise, "Cumhurbaşkanı istemiştir, onun dışında bir irade yok" diye yanıt verdi.
Öte yandan Tayyar, istifası istenen belediye başkanlarıyla ilgili, "Bursa ve Balıkesir gibi bazı belediyelerin FETÖ ile mücadelede gerekli hassasiyeti göstermediğini biliyoruz. Ama Ankara'da durum öyle değil. Melih Başkan, hem Gezi olaylarında hem de 15 Temmuz'da ciddi bir mücadele verdi. Ancak uzun süre görevde kalmış olmasını Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ifade ettiği 'metal yorgunluğu' kapsamında değerlendirebiliriz" dedi.
"GENELKURMAY BAŞKANI'YLA İLGİLİ ŞÜPHE VAR"
Tayyar, "15 Temmuz gecesine ait son görüntülere ilişkin açıklamanız ilginç. 'Genelkurmay Başkanı'nın derdest edildiği görüntü nerede kardeşim?' demişsiniz. Görüntülerle ilgili kafanızda bir soru işareti mi var?" sorusunu şöyle yanıtladı:
Röportajın ilgili kısmı şöyle:
"15 Temmuz gerçek manada aydınlanırsa bugün kahraman dediklerimizin aslında darbenin içinde olduğunu göreceğiz" demişsiniz. Ne demek bu?
Kafamda soru işaretleri var ve bunlara cevap arıyorum. Genelkurmay Başkanı'nın bu darbeyi yapanlarla birlikte hareket ettiğini ve bunun başında olduğunu düşünmüyorum. FETÖ'cü subayların 15 Temmuz görevlendirmesine ilişkin, mahkemeye de intikal eden bir liste var. Bu listede Genelkurmay Başkanı'nın ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı'nın karşılığı boş bırakılmış. Bunlar muhtemelen darbe gecesi Genelkurmay Başkanı'yla görüşecekler, ikna ederlerse hareketin başına geçirecekler, ikna edemezlerse de tutuklayacaklardı. Zannediyorum FETÖ cuntası başlarına bir üst düzey komutanı getirmek istedi. Akıllarına ilk gelen de Genelkurmay Başkanı oldu. Bu talebi ilettiklerinde Genelkurmay Başkanı'nın tavrının ne olduğuyla ilgili çok çelişkili bazı bilgiler yansıyor.
Açık konuşalım; Şamil Tayyar, "Hulusi Akar o gece kararsız kaldı, taraf değiştirebilirdi" şüphesi mi taşıyor?
Evet, böyle bir şüphem var. Genelkurmay Başkanı'nın ilk aşamada ya Başbakan'ı ya da Cumhurbaşkanı'nı araması gerekirdi ama aramadı. Sabah 08.30'a kadar bir irtibatı yok. Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Akın Öztürk'ün ifadelerine baktığımızda, "Eli kolu bağlı değildi ve odasında çay içiyordu" dediklerini görüyoruz. "Televizyon izledik" diyorlar. Saat 04.00'ten itibaren durumun biraz daha karıştığını görüyoruz. 04.00, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın İstanbul'a inip halkın karşısına çıktığı saat. İster istemez sorulara cevap bulamayınca, "Komuta kademesi 04.00'e kadar bir durumu mu gözetledi?" diye merak ediyor insan…
'CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN BİR BİLDİĞİ VAR'
Peki, Şamil Tayyar'ın merak ettiği bu soruları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım merak etmiyor mu?
Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da açıkçası o geceyle alakalı benzer soruları sorduğunu ve bunlara cevap aradığını düşünüyorum. Bir kısmını da biliyorum. Zannediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bir bildiği var. Burada konuşmam doğru olmaz ama bir gün bunu tavırlarıyla, kararlarıyla mutlaka kamuoyuna yansıtacaktır. Tayyip Bey kendisine ihaneti asla unutmaz. Doğru zamanı beklediğini düşünüyorum.