İstanbul'da Şehir ve STK Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
- Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.
Bizim evlerimiz genişlese de gönüllerimiz daralıyor. Bu çok önemli. Binalarımız yükseldikçe ufkumuz kararıyor. Şehirlerimiz giderek milyonlarca insanın hep birlikte yalnız olduğu yerlere dönüşüyor. Eşyanın hakimiyet kurduğu, bencilliğin arttığı, gösteriş, şatafat ve hamiyetsizliğin yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Ne yazık ki böyle bir şehir atmosferinde sevgi de merhamet de hoşgörü ve tahammül de giderek azalıyor, adeta insanın kimyası bozuluyor. İnsanı ve tabiatı merkeze almayan hiçbir projenin ne kadar albenili olursa olsun benim gözümde hiçbir değeri yoktur.
Zekata muhtaç olanların olmadığı bir toplumu inşa etmemiz lazım. Sadakaya muhtaç olanların olmadığı bir toplumu inşa etmeliyiz. Hatta hatta dünyanın değişik yerlerinde bunun olmadığı bir insanlığı, dünyayı inşa etmemiz lazım, varsa da bugün olduğu gibi elimizin oralara uzandığı bir dünyayı inşa etmeliyiz.
Vahşi kapitalizmin hırslarına asla kapılmamalıyız.
Türkiye'nin yerel yönetim anlayışında gerçekleştirdiği köklü devrimin sonucudur. Türkiye'de belediyeler iktidar olmanın ve iktidarda kalmanın kilididir. Çünkü demokrasi, yerel yönetimlerde, belediyelerde başlar. Yerel yönetim eğer bu yanıyla güçlü değilse hiçbir partinin iktidarda başarı şansı yoktur. 2019 yılı için de bu durum aynı olacaktır. Mart ve kasım ayları… 2019 yılındaki diğer seçimlerin anahtarı mart ayındaki mahalli idareler seçimidir. Biz hazırlıklarımızı bu anlayışla yürütüyoruz. Milletimizin bizden beklentilerinin farkındayız. Bugüne kadar daima milletimizin verdiği mesajları doğru okuyan, yorumlayan ve buna göre adımlarını atan bir parti olduk. Kuruluşundan bu yana kendisiyle yarışan, başarı çıtasını sürekli yükselten bir hareket olarak, bir dava olarak bizim bırakın geriye gitmeye, yerinde saymaya dahi tahammülümüz yoktur.
1994'ün önünde İstanbul'da çöp dağları var mıydı? Vardı. İstanbul'da sular akıyor muydu? İstanbul'da hava kirliliği… Hatta bazı medya grupları maske dağıtıyordu maske, kirli hava solumayalım diye. Ama bunu gençler tabii bilmiyor. Bunların hepsini aştık, su sorunumuz yok, hava kirliliği bitti. Bütün bunların yanında çöp dağları diye bir şey söz konusu değil. Şimdi bütün mesele, gerçek anlamda bir Medine olma yoludur. Yani medeniyet yarışında öne çıkma yoludur.
Biz vatandaşlarımızın sigarayı bırakmasını kendimiz için istemiyoruz. Sağlığına zarar veriyor, evde de hanımefendiye, çocuklarına zarar veriyor. Bazen sigara içen gençleri gördüğümde içim yanıyor. Bilmiyor ki yarın ne olacak.