İdlib'e yönelik olası bir operasyon bölgenin çok çeşitli örgütlerin kontrolünde olması itibarıyla Suriye'nin düzlükten önceki çözümü en zor görülen düğümünü çözmek anlamına gelecek. Tabii, Suriye'deki çıkmazın sonunu başlatacak bu süreç, beraberinde hem askeri hem diplomatik bir sürü hamle ihtiyacını beraberinde getiriyor. Peki Türkiye, Rusya ve İran'ın mutabakat sürecini takip eden bu dönemde, İdlib'e yönelik bir operasyon gerçekleşir mi? Gerçekleşirse, yöntemi ve sonuçları ne olur?
Süreci Sputnik'e değerlendiren Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan'a göre, Astana Görüşmeleri'yle birlikte Rusya, Türkiye ve İran'ın Suriye'deki belirleyici gücünü tescil etmesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Ankara'da gerçekleştirdiği görüşme; Suriye'deki bu mutabakatın somut yansımalarının yakın olduğunu gösteriyor. Orhan "Son Astana Zirvesi'nde bir anlaşma oldu ve bazı ayrıntıları basına da yansımıştı. Putin ve Erdoğan'ın Ankara'da gerçekleştirdikleri görüşmede bu konuda tam bir mutabakat sağlandığı anlaşılıyor. Şuan bütün askeri hareketliliğin, taraflar arasında koordineli şekilde yürütüldüğü söylenebilir" diyor.
Rusya ve Türkiye arasındaki olası görev dağılımına işaret eden Orhan "Anlaşıldığı kadarıyla Rus askerleri bu çatışmasızlık bölgesinin dış çeperlerindeki sınır hatlarında konuşlanacak. Rus askerlerinin İdlib içerisine doğrudan girmesini beklemek doğru olmaz. Belki şu an olduğu gibi Rusya, hava desteğiyle Nusra hedeflerinin vurulması şeklinde bir sorumluluk üstlenebilir. Yakın zamanda da Nusra'nın veya Heyet Tahrir el-Şam'ın komutanlarına yönelik bir saldırı da gerçekleştirmişti. Ancak Türkiye'nin bunun da ötesinde daha fazla sorumluluk alarak İdlib içerisinde bir harekat gerçekleştirmesi olası. Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu'yla birlikte Nusra'yı orta vadede elimine edecek, kısa vadede de zayıflatmak için birlikte hareket etmesi olası" dedi.
İdlib'deki olası bir diğer senaryonunsa doğrudan çatışma yerine uzlaşıyla Nusra'nın etki alanını daraltmak olabileceğine değinen Orhan "Bir ihtimal daha var, o da El Nusra'yla doğrudan karşı karşıya gelmeden Türkiye'nin askeri hamlesiyle birlikte Tahrir el-Şam bünyesindeki grupların Türkiye'nin gireceği hat üzerinden çekilmesi. Böyle bir durumda ilk aşamada taraflar karşı karşıya gelmez ve Türkiye Nusra Cephesi'nden temizlemek istediği alanları müzakere yoluyla temizlemiş olur. Böylece Nusra cephesi daha sınırlı bir alanda hapsedilir. Bu örgütle askeri mücadeleyse, böyle bir durumda, ileriki safhalarda gündeme gelebilir" ifadelerini kullandı.
İDLİB'DEKİ ÖRGÜTLERE NE OLUR?
İdlib'e yönelik olası bir harekata ilişkin soru işaretlerinin başındaysa, örgüt üyelerinin akıbetinin ne olacağı geliyor. Orhan'a göre İdlib'te nüfuz sahibi olan gruplara yönelik üç olası senaryo var. Nusra'nın elimine edilmesinin ardından çeşitli gruplar, Suriye'deki askeri yapıya entegre edilebilir; kendi özerk bölgelerini kontrol edebilir veya siyasi tavizler karşılığında tamamen silah bırakabilir.
Konuya ilişkin bir başka değerlendirmeyse Gazeteci Hüsnü Mahalli'den geldi. Sputnik'e konuşan Mahalli'ye göre olası tablo biraz daha net. İdlib'te 30 bin civarı Nusra ve bağlantılı örgütlerin üyesinin bulunduğuna işaret eden Mahalli şunları söyledi:
"Bu 30 bin teröristin yarısının yabancı olduğu söyleniyor. Yabancıların büyük bölümü Çeçen ve Uygur Türk'ü. Ayrıca önemli sayıda, eski sovyet cumhuriyetlerinden gelen teröristler de mevcut Putin için en önemli konu kuşkusuz bunların yok edilmesi ve ülkelerine dönmemesi. Bu da nasıl gerçekleşir? Ya bu teröristlerin teslim olmasıyla ya da Suriye'de ölmesiyle. Bunun da formülü askeri operasyon; güneyden Rusya, kuzeydense Türkiye…"
İdlib düğümünün çözülmesinin Suriye'deki düğümün çözülmesi anlamına geldiğine değinen Gazeteci Mahalli'ye göre, "Deyr ez-Zor meselesi en fazla 2-3 hafta içinde çözülecek. Geriye bir tek Rakka kalıyor. Halihazırda Rakka'nın güneyi Suriye askerleri, kuzeyi PYD kontrolünde. Orada da diyalogla çözüm olacaktır. Böylece Suriye devleti neredeyse ülkenin yüzde 99'unu kontrol altına alacaktır" dedi ve ekledi:
"Kısacası, yakın süreç İdlib'e bağlı. Idlib'de çözüm, topyekün çözüm demek. Çünkü artık Türkiyenin desteklediği muhalifler ile Suriye devleti uzlaşması çok kolay. Malum, Suriyeli muhalifleri desteklemeyi bütün taraflar bıraktı. Suudi Arabistan artık onlara beş kuruş vermiyor, keza Türkiye ve Katar da öyle. Perişan haldeler. Bundan sonra Türkiye ne derse onu yapacaklar."
Rusya'nın belirleyici rolüyle Ankara ve Şam arasındaki görüşmelerin de devam ettiğine işaret eden Mahalli "Bu görüşmelerin devam ediyor olması iki ülke arasındaki yeni bir sayfa açılmasının olası olduğunu gösteriyor. Artık dünyanın gündeminde Esad'la nasıl görüşüleceği ve Suriye'nin nasıl yeniden inşa edileceği gibi konular var" diye ekledi.